TUTANHAMON CİNAYETİ
Antik Mısır dönemini, Mumyalama tekniklerini, Tutanhamon Cinayetini, Tutanhamon’dan Önce Mısır hakkında bilgi veren bu sürükleyici kitabı tanıtmaya çalışacağız. Soluk soluğa okuyacağınız güzel bir kültür kitabı.
KİTABIN YAZARI : Bob BRİER
ÇEVİREN : Osman AKINAY
YAYINEVİ VE ADRESİ : Alfa Basımevi
BASIM TARİHİ : Temmuz 1999
KİTABIN ÖZETİ :
1. BÖLÜM : KRAL ÖLMEDİ
Sonbaharın sonlarında on sekizinci yılını yaşamakta olan Tutanhamon, tek başına uyumaya gider. Mısırlı köylüler eşleriyle beraber yatarken Mısır firavunları kraliçelerinden ve haremlerinden ayrı yaşarlardı. Tutanhamon, basit eşyalarla döşenmiş bir odada uyumaktadır. Nöbetçilerden kurtularak gizlice odaya girmeyi başaran bir kişi pelerininin altında saklamış olduğu Mısır topuzu diye tabir edilen bir silahla kafasına vurarak yaralar ve geldiği gibi sessizce gider. Ertesi sabah hizmetçiler tarafından yaralı bir şekilde bulunur. Derhal vezir Ay ile karısı Anhesenamon’a haber verilir. Tapınaktan kafa yaralanmalarında uzman olan bir hekim çağırılır. Hekim firavunun kafasının traş edilmesi talimatını verir. Traştan sonra kafasındaki büyük bir yara görür. Kafasından darbe almış olduğu yerde kemik parçaları yoktu. Hekim aletlerini çıkararak yarayı temizler , fakat iyileşmesi ile ilgili yapabileceği fazla bir şey olmadığını , ölürse kendisinin suçlanacağını anlar ve tedavinin zaman alacağını ima eder. Kraliçe Anhesenamon üzüntü içinde büyücüleri çağırır. Büyücüler tarafından hazırlanan karışımla tedavi edilmeye çalışılır. Önce iyileşmiş gibi görünen firavun bir müddet sonra ağrıları artar ve ölür. Genç kral öldüğünde Krallar vadisinde bulunan ve yeni tamamlanmış olan bir mezara gömülür. Tutanhamon’un bedeni mumyalanarak sonsuzluğa hazırlanmıştır.
Mumyalama işlemi fiziksel bir süreçtir. Her aşamasında dini törenler yapılır. En önemli aşaması ise vücudun çürümemesi için bedendeki nemin olduğunca çabuk bir şekilde kurutulması gerekmektedir. Mısırlılar ikinci bir hayata inandıkları için mumyalama işlemi yapmaktadırlar. Bu işlem sırasında yalnız kalbi vücutta kalır , işlevini bilmedikleri beyni atılarak geri kalan bütün organları tekrar dirildiği zaman tam olması için saklanırdı. Mumyalar sargılarla sarılarak süslenmiş tabutlara konur ve mezarında hayatta iken yapmış olduğu olaylar anlatılırdı. Ayinde hayvanlar kesilerek kurban edilirdi. Törenden sonra yemek verilir, kullanılan bütün malzemeler kırılarak bir çukura gömülür.
2. BÖLÜM : TUTANHAMON’DAN ÖNCE MISIR
Mısır M.Ö. 4000 yıllarında kurulduğu sanılmaktadır. Nil nehrinin iki kenarında konuşlanmış olup tarih boyunca krallıkla değil firavunlar tarafından yönetilmiştir. Halk çiftçilikle uğraşmasına rağmen takvim Mısırlılar tarafından bulunmuştur. Fakat onlarda dört değil üç mevsim vardır. Mısırlılar firavunları yalnız bir lider değil aynı zamanda gelişmiş bir hali olarak görmektedirler. İlk askeri kayıtlara Kral Narmer zamanında yazılmış olan tabletlerde rastlanmaktadır. Mısırı, ordu Nil nehri sayesinde ayakta tutmaktadır.
Piramitler , antik Mısır’da krallık kavramının ne kadar önemli olduğunun bir kanıtıdır. Mısır’da yetmişin üzerinde piramit vardır. Bunların bir kısmı köleler bir kısmı ise bedeli ödenmiş işçiler tarafından yapılmıştır. Dini inançları gereği mumyalama işlemi yapılmaktadır. Bu işler nedeniyle toplum içinde rahip kesimi oluşmuş, bunlar firavunu temsil ettiklerinden dini açıdan fazla bir şey bilmeleri gerekmemektedir. Yazıtlar nedeniyle gençler arasında katiplik ve rahiplik önem kazanmış olup ilerlemiştir. Her rahibin farklı bir görevi olup bunlar arasında piramitlerdeki heykellerin bakımını yapmakta vardı.
3. BÖLÜM : TUTANHAMON’UN ATALARI
Mısır, dünyada hak ettiği yerin en üstte olduğuna inanmıştı ve komşularına hükmetmeyi doğal bir hak olarak görüyordu. Bu yüzden komşu devletlere sık sık savaş açılır, işgal edilen yerlerden vergiler toplanır, vermeyen devletler ise yerle bir edilirdi. Savaş arabalarında sürücü ve okçu olmak üzere iki kişi olur , piyadeler ise yola alışmak için günde ortalama on beş mil yürürlerdi. Yapılan bütün savaşlar ve tarihleri çamurdan yapılmış olan tabletlere kazıyarak yapmışlardı. Yapılmış olan kale duvarları ve yapılarda, güneşte kurutulmuş çamur tuğlalardan yapıldığı için nehrin taşmasında ıslanarak tekrar çamur haline dönüşmüş tabletlerde aynı kaderi paylaşarak hasar görmüşlerdir. Buna rağmen bilimde, hekimlikte, savaş sanatında ve inşaat yapımında oldukça ustalaşmışlardır. Tıbbın bütün dallarında ilerlemelerine rağmen dişçilik konusunda hiç uğraşmamışlardır.
Tapınaklar, Mısırologlar için çok önemli bir bilgi kaynağı olmuştur. Firavunlar yaşadıkları sürece yapmış oldukları övünecek tüm olayları ve yapılan icatları anlatmak için piramitlerin içine bir kısmını kazıyarak bir kısmını ise boyayarak yaptıkları şekillerle anlatmışlardır. Her firavun kendisine uyan ve güç aldığını düşündüğü hayvanın figürü ile motife edilir ve o şekillerle anlatılırdı.
4. BÖLÜM : AMARNA KUTSAL ŞEHİR
Amarna kayıp kutsal bir şehir olarak tarihteki yerini almıştır. Ahenaton ve yandaşları yeni kentlerine yerleştiklerinde onları karşılayan yalnızca çıplak bir çöldü. Bu yerin modern adı Tell el Armana , kısaca Armana’dır. Bu yerin varlığı bedevi kabilelerinden öğrenilmiştir. Ahenaton krallığına yeni başkent olarak seçmiş olduğu bu yerde kimse yaşamıyordu. Bu şehir Nil nehrinden uzakta olduğu için tarımla fazla uğraşılamıyordu. Bu yüzden burada buğday değil arpa yetiştirmeye çalışmışlardır. Şehirde önce Mısır yemeklerinin iki temel ürünü olan ekmek ve bira üretmek için iki atölyeyi inşa etmişlerdir. Bu şehirde diğerlerinin aksine yapılan evlerin süslemelerinde dahi bol miktarda kral ve kraliçenin motifleri vardır. Bu dönemde evlerin ve tanrıların şekilleri büyük ölçüde değişerek tek tanrılığa doğru bir eğilim başlamış ve her yerde güneş figürleri yapılmıştır. Bu şehirde önemli olayları duyurmak için iki büyük sütun dikilmiştir. Kral Ahenaton Devlet işleri ile pek ilgilenmediği için bu dönemde ordu güç kaybetmiştir.
5. BÖLÜM : TUTANHAMON’UN ANNESİ VE BABASI
Ahenaton’un ölümünün hemen ardından, bütün ülkeye bu haberi duyurmak için ulaklar çıkartılmıştır. Bu haber, tüm ülkede üzüntü ve endişe yaratırken toplumun değişik kesimlerinde farklı duygular uyandırmıştır. Buna en çok sevinen kesim ise rahipler ve askerler olmuştur. Ahenaton o zamana kadar yapılmış olan süslü mezarların aksine basit bir mezar yaptırmış, süslemelerinde ise karısı Neferriti’nin imgelerini kazıtmıştı. Yapılan araştırmalarda Tutanhamon’un babasının Ahenaton olduğu anlaşılmaktadır. Buna rağmen birlikte hiç resimleri kazınmamıştır. Tutahamon birisi hariç hepsi kendisinden büyük olan , altı üvey kardeşi prensesle birlikte kraliyet çocuk evinde büyüdü. Burada resim yapmayı ve kumlu arazide araba sürmeyi öğreniyordu. Babası şehri terk etmediği için kendisi de avlanmaya gidemiyordu. Sarayda bazı olayların kendisinden sakladığını, gelen mektupların gizlendiğini fark etti. Bunların yazılarının kendi yazılarına benzemediğini anlaması geç olmadı. Bu tabletler o zamanın uluslararası dili olan Akad dili ile yazılmıştı. Ahenaton’un ölümü ile kraliyet ailesi son yetişkinlerini de kaybetmiş oldu. Tutanhamon kraliyet soyundan kalan tek erkek çoçuk olmasına rağmen henüz on yaşında idi. Yaşının küçük olması sebebiyle sarayda görevli memurlar arasında makam ve mevki kapma savaşı başladı. Bunun en büyük etkeni ise rahiplerden oluşmaktadır. Bu dönemde vezir Ay rahiplerin arasında üstünlüğünü kabul ettirerek diğerlerinden öne çıkar.
Taç giyme töreni için Teb’e yola çıkıldığında Tutanhanom ve Anhesenamon ilk defa Amarna dışına çıkmışlardır. Eski Mısır’a döndükleri için yirmi yıldır kullanılmayan saraylar yeniden tamir edilir ve hazır hale getirilir. Tutanhanom taç giyme törenini Karnak Tapınağında avluyu dolduran din adamları ve halkın huzurunda yapar.Kısa bir süre sonra kral ve kraliçe Armarna’ya geri dönerler. Fakat babalarının ölümünden sonra şehir eski canlılığını kaybetmiştir , sadece bir yıl kalabilirler. İki yıl içinde kraliyet tekrar Teb’e taşınır. Bir müddet sonra Armarna tamamen boşalır ve kimse kalmaz. Bunun üzerine Armarna’ya işçiler gönderilerek oradaki taş bloklar sökülerek başka projeler için kullanılır.
6. BÖLÜM : TEB’E DÖNÜŞ
Tutanhamon kendinden önceki saltanatın ihmali ve bölünmüşlüğü yüzünden kolaylıkla sallanan bir tacı başına takmıştı. Bu süreçte Mısır’ın iç sorunlarının farkında olan komşuları karışıklık çıkarmaya başlamışlardı. Mısır’ın temel ihtiyacı olan malzemeleri göndermiyor , gemilerin yollarını kesip yağmalıyor , vergilerini vermemek için çeşitli sebepler uyduruyorlardı. Ordu uzun bir zamandır savaşa girmemişti , bu yüzden ordu yeniden eğitilmeli ve silahlar yenilenmeliydi. Ordunun yeniden yapılandırılması demek yeni yüzlerce kişiye iş, devlete ise yeni vergiler demekti. Buda kapanan tapınakların ve diğer iş yerlerinin yeniden açılması demekti. Para icat edilmediği için vergiler tahıl olarak toplanıyor ve öyle hesap ediliyordu. Yapılan savaşlarla kaybedilmiş olan topraklar geri alınmış, vergi gelirleri yükselmiş ve Mısır’da refah düzeyi yeniden yükselmiştir. Yeni tapınaklar, yeni ordugahlar kurulmuş yarım, kalan tüm tapınaklar tamamlanmıştır.
7. BÖLÜM : TARİHTEKİ EN ÜNLÜ MEZAR
Normal koşullarda Mısırologlar, pratikte tamamen talan edilmiş , incelenecek sadece duvarları kalmış olan mezarlarda kazı yaparlar. Bu güne kadar Mısıroloji tarihinde bu bilgileri bir tek mezar verebilmiştir. Bu mezar Nil yakınında arkeologların “Krallar Vadisi “ dedikleri bir alanda bulunmuştur. Krallar Vadisi her yanıyla mistik bir yerdir. Arkeolojinin kordonu ve park yeri , her kazıcının çalışmak isteyeceği bir yerdir. Kireç taşlarının içine oyulmuş olan bu mezarlardaki yapılmış olan kabartmalar ve resimler ilk günkü gibi canlılığını korumaktadır. Exodus firavunu Ramses’in edebi uykuya çekildiği ve kral olacak kraliçe Hatşepsut’un gömüldüğü yerde burasıdır. Bu bölgede yüzlerce kazı yapılmasına rağmen henüz ulaşılamayan mezarlar olduğu düşünülmektedir. Doğal sebeplerden dolayı bazı mezarlar sonsuza kadar bulunamayacak şekilde kapanmakta, bulunan mezarların çoğunun ise yıllar önce mezar soyucular tarafından soyulduğu görülmüştür. Bulunan eserler ise sömürgeci devletlerin müzelerini süslemekte belli bir kısmı ise Mısır’da bulunmaktadır.
8. BÖLÜM : HİKAYEYİ ÖLÜLER ANLATSIN ( Tutanhamon’un Mumyası )
Günümüzde mumyaların incelenmesinde zarar vermeyen teknikler uygulanabilmektedir. Tutanhamon yeni bulunmuş olsaydı, mumyası, sargıları çözülmeye gerek duymadan, ileri teknoloji kullanan çeşitli yöntemlerden yararlanarak incelenebilirdi. Yapılan araştırmalar DNA ve yumuşak doku bilinmediği için yeteri kadar incelenememiştir. Bu yüzden yapılan araştırmalarda bulunan mumyalara oldukça fazla hasar verilmiştir. Yeni bulunan yöntemlerle kemik yapısı kas dokusu, hastalık ve sebepleri, hatta ne tür yiyeceklerle beslendiği bile tesbit edilmektedir. Yapılan araştırmalarda Tutanhamon’un kafasına almış olduğu darbenin üzerinde bulunan kireçlenmeden öldüğü fakat cinayetle ilgili kesin bir sonuç vermediği tesbit edilmiştir.
9. BÖLÜM : BİR DULUN YAKARIŞI
Mısır kraliçesi firavunu ölümünden sonra düşmanları olan Hitit krallığına bir mektup yazarak korktuğunu ve Hititli bir prensle evlenmek istediğini yazmıştır. Bundan şunu çıkartabiliriz. Kraliçe ülkesinde bulunan birisinden aşırı derecede korkmakta ve isimsiz bir hizmetkarla evlendirileceği korkusuyla böyle bir mektup yazmıştır. Tutanhamon’un mezarında bulunan duvar süslerinin ve ölümünden sonraki olayların incelenmesinde bulunan sonuç büyük bir ihtimalle bu işten en kazançlı çıkacak kişinin rahip Ay olduğu anlaşılmaktadır. Zaten kraliyet ve ordu onun yönetiminde bulunmakta idi.
Ay kraliçe Anhesenamonla evlenerek firavun olmuştur. Bu arada Hitit prensi katledilerek öldürülmüştür. Altmışaltı yaşında tahta çıkan Ay ancak dört yıl yaşayabilmiştir. Aydan sonra firavunluk komutan Horemheb’e geçmiştir.
Tutanhamon’un kuşkulu ölümünden sonra bir cineyet daha işlenmiş Hitit prensi katledilmiş ve kraliçe Anhasenamon ortadan kaybolmuştur. Bu üç cinayette firavun Ay’ın bu cineyetleri işlediğinde birleşmektedir.
Ben kitap okumayı çok seviyorum. Yayınlanmış kitap özetleri çok güzel oluyor. Okumakta zorlananlar için kitap özetleri faydalı oluyor. Kitap özeti çıkartılmış kitaplar arasından tercih ederek kitap okuyabiliyorlar.