OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK

OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK (OKB)

Obsesif kompulsif bozukluk, biyolojik bazlı psikiyatrik bir bozukluktur. Çocuklarda endişeli düşünceler (obsesyonlar) ve zaman alan ritüellerle (kompulsiyonlar) kendini gösterir.

Obsesyon; tekrarlayıcı ve zorlayıcı duygu ve düşüncelerdir. Kompulsiyon sayma, kontrol etme ya da kaçınma gibi bilinçli, standardize, tekrarlayıcı düşünce ya da davranıştır. Obsesyonlar kişinin kaygısını arttırırken, kompulsiyonlar kişinin kaygısını azaltırlar.

Obsesif kompulsif bozukluğun nüfusa dağılımına göre yaşam boyu yaygınlığı tahminen %2-3’tür. Kadın ve erkeklerde eşit oranda rastlanır. Obsesif-kompulsif bozuklukta önemli derecede genetik bir yatkınlık olduğu düşünülmektedir. En erken başlama yaşı 7, ortalama başlama yaşı 10.2 yaştır. Erkek çocuklarda kızlardan daha sık rastlanmaktadır. OKB hastalarındaki aile çalışmalarında OKB olan hastaların birinci derece akrabalarının %35’inin bu bozukluktan etkilendiği bulunmuştur.

Obsesyon ve kompulsiyonların yaygın olan bazı özellikleri bulunmaktadır.
1. Bir düşünce ya da bir bir dürtü kişinin bilincine üsteleyici ve kalıcı şekilde zorla girer.
2. Ana görünüme endişeli korku hissi eşlik eder ve sıklıkla kişiyi ilk düşünce ve dürtüye karşı karşıt tedbirler almaya iter.
3. Obsesyon ya da kompulsiyon ne kadar canlı ve zorlayıcı olursa olsun, kişi onu acayip ve mantıksız olarak algılar.
4. Obsesyon ve kompulsiyon egoya yabancıdır; yani kişinin psikolojik varlık olarak kendinlik yaşantısına yabancı olarak yaşanır.
5. Obsesyon ve kompulsiyonlardan yakınan kişi genellikle onlara direnmeye güçlü bir arzu duyar. Buna rağmen hastaların yarısı kompulsiyona az miktarda direnç gösterirler.

Tüm hastaların %80 kadarı kompulsiyonun mantıksız olduğuna inanır. Bazen obsesyonlar ve kompulsiyonlara hastalar aşırı değer verir hale gelir. Örneğin temizlik için kaybettiği zamandan dolayı işlerini kaybetmelerine rağmen, hastalar kompulsif temizliğin manevi yönden doğru olduğunda ısrar edebilirler.

En sık karşılaşılan obsesyonlar ve bunlara eşlik eden kompulsiyonlar;
Kir, mikroplar ve diğer bulaşıcı maddelerle ilgili endişeler (Bulaşma Obsesyonu): Çocuklar, kirlenmekten ve kendilerine herhangi bir şeyin bulaşmasından fazlasıyla çekinirler. Korkulan nesne çoğu zaman kaçınılması zor bir nesnedir (idrar, toz yada mikrop gibi) bu obsesyonu takip eden kompulsiyonlar içerisinde kirlenebileceği veya bir şeylerin bulaşabileceği yerlerden uzak durması, umumi tuvaleti hatta evdeki tuvaleti kullanamaması, üstü kirlenebileceği için futbol takımından ayrılması, mikrop bulaşması korkusuyla evden çıkamaması veya saatlerce yıkanması sayılabilir.

Kuşku Obsesyonu: Bu obsesyonu kontrol etme kompulsiyonu izler. Çocuk zarar görebileceğinden, sevdiklerinin yaralanabileceğinden veya kendisinden uzaklaştırılabileceğinden korkabilir; buna tepki olarak kontrol etme ihtiyacı duyarlar. Kontrol etme alışkanlığı mantıklı görülse bile aslında değildir. Sözgelimi yaşanan kuşkudan ötürü kapının kilidini defalarca kontrol edebilir.

Bir kompulsiyon olmaksızın zihne yerleşen obsesyonel düşünceler: Bu obsesyonlar genellikle cinsel yada saldırgan bir eylemle ilintili yineleyici düşüncelerdir ve kişi bu düşüncelerden ötürü kendinden utanır. Örneğin çocuklar okulda altını ıslatmaktan, beklenmedik bir anda küfretmekten veya cinsel açıdan uygunsuz bir şey yapmaktan korkabilirler. Cinsel içerikli obsesyonlar çocuklardan çok ergenlerde gözlenir. Ayrıca dinsel obsesyonlarda bu grup içerisinde değerlendirilebilir.

Düzenleme veya sıraya koyma ritüelleri (Simetri yada Kesin Olma Obsesyonu): Çocuk bardağının çatalından tam beş santim uzakta durmasını veya yazı yazarken sayfa kenarlarının eşit olması için uzun süre uğraşabilir. Yolda yürürken telefon kulübelerini sayabilir ve bunu yaparken biri müdahale ettiğinde sinirlenebilir ve kaygı düzeyleri artabilir. Bu süreci yavaşlama kompulsiyonu izler.

Tüm bu obsesyonların oluşturduğu gerilim, kompulsiyonun yerine getirilmesi ile kısa süreli olarak hafifletilir, ancak kalıcı bir yararı olmaz. Kişiyi yorgun düşürür. Günlük faaliyetlerini yapmasını engeller.

Çocuk ve ergenlerde obsesif kompulsif bozukluk sıklıkla aile çatışmaları, sosyal çekilme ve okulda başarısızlığa yol açmaktadır.

Öğretmen ve Velilere;
• Çocuğunuzda OKB’si olduğundan şüpheleniyorsanız okul rehber öğretmeninden veya konunun uzmanından yardım isteyin. Erken tanı önemlidir. Yetişkinlikte OKB tanısı alanların 1/3-1/2’sinde hastalığın başlangıcının çocukluk veya ergenlik döneminde olduğu saptanmıştır
• Çocuğunuza destek olun. Obsesyon gerçek olmasa bile çocuğunuzun hissettiği endişe gerçektir, onu anlamaya ve sakinleştirmeye çalışın.
• Dikkatini başka yöne çekerek, çocuğunuzun obsesif kompulsif davranışlarını en aza indirmeye çalışın. Çocuklar genellikle bir oyuna yada aktiviteye yoğun biçimde konsantre olduklarında obsesyon ve kompulsiyonları yaşamazlar.
• OKB’si olduğunu anlar anlamaz, çocuğunuzu tedavi ettirin. OKB için birincil tedavi ilaçtır. Psikiyatrların başlatacağı tedavide aktif rol almanız ve destekleyici olmanız önemlidir.
• Obsesif çocuklar erişkinlerden farklı olarak belirtilerine ailelerini de ortak edebilirler. Tekrarlayıcı sorularına yanıt beklerler, ailelerinin kompulsiyonlarına katılmalarını isterler. Çocuğunuz kendini güvende hissetmek için soru soruyorsa bu soruyu kendisine sormasını sağlayın; eğer kompulsif ritüellerine katılırsanız bu çocuğunuzun obsesyonlarına yeteri kadar inandığınızı ve onu “korumak” istediğinizi kanıtlar, böyle bir olasılık da çocuğunuz için korkutucu olabilir.
• Çocukların sevgi ve ilgi ihtiyaçlarının eksiksiz karşılayın.
• Çocukta kaygı uyandıracak durumları saptayarak pedagojik yaklaşım sergilemeye çalışın.
• Özellikle disiplin yöntemlerinizin etkilerini gözden geçirin.
• Anne baba olarak davranışlarınızda tutarlı olun.
• Çocuğunuzun gerçekleri doğrultusunda beklenti düzeyinizi ayarlayın ve çocuğunuzda kaygı uyandıracak beklentilerden uzaklaşın.
• Korku ve kaygıların büyük bir kısmı öğrenilmiştir, çocuğunuzda bu kaygı ve korkuları tetikleyecek aşırı koruyucu ve mükemmeliyetçi davranışlardan kaçının

Başa çıkamadığınız durumlar karşısında uzman desteği alınız. Uzman desteği ile yapılacak hatalı davranışlar önceden görülerek engellenecektir. Sağlıklı bir gelecek için çocuk ve ergenlerimize gereken özeni göstermemiz gerekmektedir.

Yazan: İbrahim ELİBAL
Uzman Psikolojik Danışman

1 Cevap
  1. 31 Mart 2013

Yorumunuzu Yazınız

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir