İNSAN VE SANAT – RENKLER NEYİ İFADE EDER

İNSAN VE SANAT

 

·         Sanat bize nasıl güzel yaşayacağımızı öğretir.

·         Sanat tabiatı sevmeyi öğretir.

·         İnsanları bencillikten kurtarır. Uluslar arası olduğunda evrensel bir dil olur.

·         İnsanlar arasında kaynaşmayı sağlar, birleştiricidir.

·         Sanat milliğini kaybetmeden evrensel olmalıdır.

 

SANATÇININ ÖZELLİKLERİ

 

ü       İyi bir algıya sahip olmalıdır.

ü       Hayal kurma gücünün sınırsız olmalıdır.

ü       Engin bir hayal gücüne sahip olmalıdır.

ü       Duygulu ve hassas olmalıdır.

ü       Çağrışımı zengin olmalıdır.

ü       Sürekli iç gerilim içinde olmalıdır. Böyle durumlarda sanatçı deşarj olur ve içindeki birikimi dışa vurur.

ü       Sabırlı olmalıdır.

 q       MİMESSİS KURAMINA GÖRE : Estetikte görülen şeylerin taklidi, sanat eseri olarak kabul edilir. Bu kuramı ilk olarak eflatun kullanmış sonunda a r i s t o  kullanmıştır .Bu kurama göre sanatçı gerçekliği taklit eden kişidir.

ü       Sanatçı gördüğünü aynen ortaya koymalıdır. Yaptığı esere kendi yorumunu katabilmesidir. Yani sanatçı gerçeği olduğu gibi taklit etmemelidir.

 

Sanatçının psikanalizi yapılabileceği gibi eserinin de psikanalizi yapılabilir.

  

NERBUNANT

 

Bütün hayatı boyunca sıkıntı çekmiş. Buna rağmen eser yapmaktan vazgeçmemiş. Her dönemi için bir portresini yapmış. Portrelerin de kendi psikolojik durumunu tahlil ediyor. Bunun için ışık ve gölgeden yararlanıyor. Renklerle insanların psikolojik durumunu ortaya koyuyor.

 

SANATIN MEYDANA GELMESİNDE ETKİLİ OLAN UNSURLAR

 1.       DİN   2) EKONOMİ    3) SİYASİ OTORİTE 

Ekonomi geliştikçe kişilerin sanat eserine olan ilgisi artıyor. Ve çeşitli sanat kolları ortaya çıkıyor. Teknolojinin gelişmesi ile bazı sanat kolları ortadan kalkıyor. Mesela hat sanatı, t e s h ip sanatı. Teknolojinin gelişmesi ile sinema ve fotoğraf gibi yeni sanat kolları ortaya çıkıyor. Döküm kaynak teknolojisinin gelişmesi heykel sanatının gelişmesine sebep oluyor. Demir betonun kullanılması biçim değişikliklerine sebep oluyor. Alım gücü arttığı için sanat eseri için bir Pazar kuruluyor. Sanat eseri ve sanatçı devlet tarafından korunuyor. Zengin kişiler sanatçılara destek veriyor. Devlet resim sergileri açıyor. Ekonominin gelişmesi ile sanatçılar maddi bakımdan destek buluyor. Bunun en güzel örneğini Selçukluların yaptığı kervansaraylar oluşturmaktadır.

 

Siyasi otorite sanatı nasıl etkilemiş? Sanatçının görevi toplumu aydınlatmaktır. Siyasiler bunu biliyor. Sanat her kesime hitap ettiğine göre siyasiler zaman zaman kendi fikirlerini benimsetmek için sanattan yararlanma yoluna gidiyorlar. Bu daha çok baskıcı yönetimlerde görülüyor. Eğer sanatçı siyasinin istediği eseri yapmazsa sanatçı cezalandırılıyor. Rejimin baskısına karşılık farklı sanat kolları ortaya çıkıyor. Siyasi mizah, taşlama, hiciv vb.

 Din ve sanat : sanatın ortaya çıkışı din ile oluyor. Tanrıyı insan olarak düşündükleri için onları insan şeklinde çiziyorlar. Dinde değişmez belirli kurallar vardır. Sanatta ise kurallar sanatçıyı sınırlar. Bu yüzden sanatta adamına göre değişebilir.Ahlak ve sanat : ahlak bir toplumdaki kültürden meydana gelir. Sanatın ahlaka aykırı yapılması söz konusu olamaz. Sanat adamı yaşadığı toplumun kurallarına uyarak eser ortaya koyar. Bilim ve sanat  : sanat güzele ulaşmayı amaçlar. Öznel bir nitelik taşır. Çünkü ortaya konan sanat eserinde sanatçının bir yorumu söz konusudur. Sanatçı gerçeği aynen aktarmaz. Gerçeği değiştirerek ortaya koyar. Bilim ise gerçeklere ulaşmayı ve onları araştırıp ortaya koymayı amaçlar. Gerçeğin aynen ortaya konması söz konusudur.Sanat ve teknik : teknik insanlarca faydalı olanı ulaştırmayı amaçlar. Sanatta ise estetik duygusunu uyandırmak esastır.Sanat ve coğrafya : sanat faaliyetleri yaşanılan coğrafyanın durumundan etkilenir. Sanat adamı yaşadığı coğrafyadan mutlaka etkilenir.Sanat ve uygarlık : sanatı iyice anlayabilmek için tabiatı çok iyi incelemek lazımdır diyor. (aristo) eski çağlarda insan yaşama sanatını öğrenmiştir. Örnek olarak mağaralara çizilen resimler . yaptıkları çanak çömlekler üzerine süsler yapıyor. Faydalı ile güzel farkı ilk devirlerde algılanmıyor. Sanat ile zanaat arasındaki ayrım anlaşılmıyor. Günümüzde bunun önemi ön planda. Faydalı olan ön plana çıkıyor. Elbisenin ısıtması ön plana çıkıyor. 

SANAT İLE ZANAAT ESERİNİN FARKLARI

 ü       Sanat eserleri insanları direkt olarak zanaat eserleri dolaylı olarak etkili oluyor.ü       Sanatçı eserine imza atıyor. ü       Sanat eseri bir tanedir. Sanayii eseri ise çok sayıdadır.ü       Sanatçı esri kendi kafasında şekillendirir. Ondan sonra biçimlendirir. Ve unun karşılığında her zaman ücret almaz. Zanaat da talep edenin istedikleri ön planda olur ve karşılığında ücret alır.  Çağımız sanatında güzellik ön planda değil. Müzelerin önemi artmış. müzelere ilk gittiğimizde öncelikle üzerindeki süsler kullanılan  motivler insanın dikkatini çekiyor. Medeniyetin ilerlemesi ile  çalışmalarda da değişiklik ortaya çıkıyor. Boya tabancaları kullanılıyor. Kısa olan romanlar tercih ediliyor. Bugün sanat eserlerinde konu ve içerik önemli değil. ü       Din adamları politikacılar, iş adamlar sanata ve sanatçıya korkuyla bakmışlar. Ahlakçılar ahlaklı toplum için çalışmışlar. BU AHLAKÇILAR NEDEN SANATTAN ÇEKİLMİŞLER? Sanat eseri toplum üzerinde etkili oluyor. BU İNSANLAR GERÇEKTEN AYRILIYOR HAYAL ALEMİNE DALIYOR. BU İNSAN RUHİ YÖNDEN ÇÖKÜNTÜYE UĞRAR. BU NEDENLE AHLAKÇILAR SANATA VE SANATÇIYA SERİN BAKIYORLAR. ü       PEKİ DİN ADAMLARI NİÇİN ŞÜPHE İLE BAKIYORLAR SANATA? SANATÇI MDDE İLE UĞRAŞIYOR. İNSAN SANAT ESRİNE BAKTIĞINDA O MDDEYE DALMIŞ OLUYOR. DİN ADAMLARINA GÖRE SANAT İNSANA ALLAHI DÜŞÜNDÜRMESİ GEREKİRKEN MADDEYİ DÜŞÜNDÜRÜYOR. BUNUN İÇİN SANATA KUŞKU İLE BAKIYORLAR. ü       PEKİ SİYASİLER NİYE KUŞKU İLE BAKIYORLAR? SİYASETÇİNİN AMACI YÜRÜRLÜKTE OLAN KANUNLARLA TOPLUMU YÖNETMEKTİR. SANATÇI ESERİ İLE TOPLUMUN YERLEŞMİŞ OLAN DÜZENİNİ DEĞİŞTİREBİLİYOR. SİYASETÇİLER BUNU BİLDİĞİ İÇİN SANAT VE SANATÇIYA SANSÜR UYGULANIYOR. ü       İŞ ADAMLARI NEDEN SANAT VE SANATÇIYA ŞÜPHE İLE BAKIYOR? İŞ ADAMI MADDEYİ İŞLEYEREK İNSAN YARARINA SUNUYOR. SANATLA EKMEK PİŞMEZ. YAPACAK İŞİ OLMAYAN KİMSELERİN YAPTIĞI GEREKSİZ İŞ OLARAK GÖRÜYORLAR. 

SANAT NEDİR?

 Hoşa Giden Bağlantılardır. Sanat eserinin insanların hoşuna gitmesi gerekiyor. Estetik zevkleri yansıtma biçimi. Güzele ulaşmak amaç olmaktan çıkmış günümüzde. Sanatçının en önemli özelliklerden birisi algılamadır. Sanat sanatçının iç dünyasını karşılıksız olarak diğer insanlara çizgiyle renkle aktarılmasıdır. Sanat sadece güzel sanatlarla ilgili değildir. Daha geniş bir kavramdır. Sanatçı tarafsız olmalıdır. 

1.       plastik sanatlar. ( resim , mimari, heykel) maddeye biçim verilerek meydana getirilir.

2.       Fonetik sanatlar ( edebiyat, şiir) kulağa hitap ederler.3.       Hem göze hem kulağa hitap eden sanatlar : ( tiyatro, opera , bale)4.       Tatbiki sanatlar : bahçecilik, modacılık, şehircilik. 

SANAT İKİ ŞEKİLDE İNCELENİR

 STATİK : ( RESİM, MİMARİ, HEYKEL) düşüncelerimiz hayallerimiz değişmiyor.DİNAMİK : ( TİYATRO, OPERA, BALE) duygular, düşünceler değişebiliyor.v      BİR YERDE SANATIN ORTAYA ÇIKMASI İÇİN BAZI ŞARTLAR GEREKİYOR.( SANATA ETKİ EDEN FAKTÖRLETR NELERDİR)  1.        MALZEME : (tabiat örtüsü, ormanlar, bitkiler, ülkenin kurak veya taşlık olması sanatı etkiliyor. bitki örtülerinden ilham alarak güzel eserler ortaya çıkarılıyor. Mısırda palmiyeden ilham almışlar.)2.       KÜLTÜR3.       İKLİM4.       GÖÇLER VE SAVAŞLAR5.       EKONOMİK VE SİYASİ DURUM6.       DAHA ÖNCE KURULMUŞ OLAN UYGARLIKLAR MEDENİYETLER.7.       TEKNOLOJİK GELİŞMELER8.       DİN VE İNANÇ 

SANATIN KAYNAĞI NEREDEN ÇIKMIŞ

 Ø       TABİATØ       PSİKOLOJİØ       ACI VE ÜMİTTENØ       OYUNLARDANØ       DİNDEN ( ENÇOK KABUL GÖREN BUDUR. ) 

RENK

                       Cisimler çarpan ışığın    yan sıyarak g öze gelmesiyle oluşan duyumlara RENK diyoruz. Göz ile anlaşılan bir ışık demetidir. Öncelikle ışığa ihtiyaç vardır. Rengi algılayabilmek için ışık, göz ve beyin birlikte hareket etmelidir.  

RENK ANLAMI ÜÇ SİSTEM İÇİNDE DÜŞÜNÜLÜYOR

 1)       FİZYOLOJİK SİSTEMDE RENK2)       FİZİKSEL SİSTEMDE RENK3)       PSİKOLOJİK SİSTEMDE RENK 1)       RENK beynimizde uyaran bir durumdur.2)       Çeşitli ışık cinslerinin gözün retina tabakasına gelmesiyle uyarılar sinirlerle alınan duyumlar beyine iletilir. Işığın görünüşü fizyolojik bir olaydır.3)       Renk ışıkla kaybolan ölçülerle geniş olarak belirtilen olaydır. Çeşitli titreşimlerden meydana gelir. Bu titreşimler ışık dalgalarıdır. Renk dalgaları farklı uzunluktadır. Renklerin algılanması görme ile ilgilidir. Göz insandaki en gelişmiş organdır. Göz optik bir organdır. Görebilmek için önce ışık ve nesnelerin olması gerekir. Eğer ışık olmazsa göremeyiz . görmek için en az ay ışığı kadar bir ışık lazımdır. Bu ışıkta bile görme net değildir. Net görebilmek için bol ışığa ihtiyaç vardır. göz ışık uyarımlarını belirli işlemden geçirerek algılamayı sağlıyor. Gözde ışığa karşı duyarlı alıcı bir tabaka bulunmaktadır. Göz bebeğine ışık fazla gelince kısılarak az gelince açılarak ışığın göze girişini ayarlar. Alınan sinyaller sinirleri uyarır ve bu sinyaller sinir dipleri yardımı ile beyne iletilir. Böylece görsel algılanma sağlanmış olur. 1670 yılında ünlü İngiliz fizikçi İSHAK NİLTON güneş ışığını elmas bir prizmadan geçirerek ışığı ayrışmıştır. Nilton  bu deneyinde ışığı bir beyaz perde üzerine düşürerek renklerin bir sıra meydana getirdiğini göstermiştir. Bu renk sırasına GÜNEŞ TAYFI adını vermiştir.  Güneş tayfında sırasıyla kırmızı, turuncu , sarı, yeşil, mavi, lacivert, menekşe moru. beyaz ışık bir renkler topluluğudur. Güneş tayfı içinde göz ancak altı rengi seçer. Bu renklerden sarı, kırmızı, mavi  ana renktir. Bu renklerin yapılması mümkün değildir. Turuncu, yeşil ve mor ara renklerdir. Ana renkler ara renklerin ikişer ikişer karışmasından meydana gelir. Kırmızı ile sarının karışmasından turuncu, mavi ile sarının karışmasından yeşil, kırmızı ile mavinin karışmasından mor meydana gelir. Sarı, kırmızı, turuncu sıcak renkler, mor, yeşil, mavi soğuk renkler olarak adlandırılır. göz vasıtası ile kavrama ve bütün objeleri aydınlatarak renklendiren bu ışıkların her birine RENK TESİRİ  denir. Göz uzun süre aynı renge baktığı zaman o rengi göremez. Çünkü retina o rengin zıddını meydana getirir. Göz rahatsızlıkları arasında RENK KÖRLÜĞÜ renklerin seçilememesinden ileri gelmektedir. Renk körü olan insanlar eşyaların biçimlerini görürler. Yalnız renklerini seçemezler. Yeşil ile kırmızıyı seçemezler. Bu hastalığa daltonizm denir. Renk körlüğü erkeklerde kadınlardan % daha fazladır. 

RENKLER NE İŞE YARAR

 Renklerle mesaj yollanır, iletişimde kullanılıyor,teslimiyeti ifade ediyor. İlk insanlar rengi mağaralarda kullanmış. 

İNSANLAR RENKLERİ NİÇİN KULLANMIŞLAR

  ·         BULUNULAN MEKANI DEĞİŞTİRİYOR.YAZIDAN ÖNCE İNSANLAR RENKLERİ KULLANMIŞLARDIR. Kullandıkları bu renkler zamanımıza kadar ulaşmıştır. İlk çağlarda kullanılan bu renkler insanları fizyolojik ihtiyaçlarını gidermemiştir. ·         Eski insanlar renkleri büyü amaçlı kullanmışlar. Her renge bir anlam yüklemişlerdir. O renkler duyguların ifadesi olmuştur. Tapınma törenlerinde görsel etkileyicilik normal hayattan farklı bir görünüm ve mekanın renklerle elde edilmesi insanları renk kullanmaya yöneltmiştir. ·         Farklı mekanlar yaratmak için ·         İnsanlatr kendilerini kamu fule etmek için ·         Aynı zamanda insanlar kendilerini çok korkunç ve ürkütücü göstermek için ·         Güzelleşmek, kendini beğendirmek için ·         Hiyerarşi için kullanılmıştır. Renklerin isimleri ilk çağdan itibaren eski mısırda bilinmekteydi. Renkler büyücülükte de kullanılmıştır. Mavi, sarı, kırmızı, siyah eski mısırda büyü renkleri olarak kullanılmıştır. İlk çağlarda olduğu gibi günümüzde de insanlar terslikten, aksilikten uzak tutacağına inandığı renkleri vardır. Mavi renk nazardan korunma için kullanılır. Çin ve hindistanda kırmızı mavinin anlamı doğrultusunda kullanılır. Eski insanlar gelişi güzel boyanmamıştır. Seçtikleri renkler yaşadıkları coşkuyu ya da matemi belirten renklerdir. Eski romada bazı renkleri elde etmek çok zor olduğundan bu renkleri sadece krallar kullanırdı. İnsan ırklarının da renkleri vardır. Renkler dinler ve inançlar açısından da önemli bir yer tutar. Sarı eski çağlardan beri tanrıya yakıştırılmıştır. Yeşil İslamiyetçin sembolü olarak görülmüş. 

RENKLERE TARİHTEN BU YANA BELİRLİ

ANLAMLAR YÜKLENMİŞTİR

 MAVİ: Rahatlık verir, sonsuzluğu çağrıştırır. Sakinlik, Birleştirici, Serinletici Renk Olarak Görülmüş. Bütün Erdemler Mavi Renge Verilmiş . mavi gerçeğin hayale dönüştüğü sonsuz bir yolun rengidir. İnsanı kendine çeker. Bir yönüyle de mavi içe dönüktür. Derin duyguların ifadesidir. Romantik yaşam biçimini simgeler. Sevgiye, duyguya, güzelliğe yöneliktir. Anlayışlıdır. Temel özelliği kendisi ve çevresi ile barışık olmasıdır. Mavi bulunduğu ortama uyar, insanları anlar. Sadakat ve güven verir. Sevgiliye sadakat içerir. Estetik yaşamı teşkil eder, çekicidir, hoştur, sanat felsefesinde kendine özgü güzellik diye geçer. İnce düşüncelerin , hassalığın bütün türlerine uyar. Mavideki insan duyarlığı diğerlerinden fazladır. Mavi duyguların derinliğidir, sakinleştiricidir, duygusal onarımdır, gevşemedir, iyileşmedir, sessizliğin fizyolojik ve psikolojik dingilliğin renkli temsilcisidir.  Gerilimden uzaklaşma, dinlenme, gevşeme, barış, kendini onarım ihtiyacıdır. Mavi ait olmak demektir. Yaşam ve ahlaki değerlerin denge içinde yürütülmesidir. Sonsuz huzur duygusudur. Renklerin en derin olanıdır. Ciddiyet asalet içerir. Adaletin rengidir. Soğuktur. Mavi ile iç içe olduğumuzda içimizi bir genişlik kaplar evliya rengi ermiş rengi de denir. koruyucu özelliğinden dolayı güven verir. Dengeyi sağlayan bir renktir. İnsanların konsantre olmaları gereken ortamlarda kendileri ile baş başa kaldıkları durumlarda mavinin kullanılması tercih edilmiştir. Hint felsefesinde yogo kullananlar mavi rengi kullanmışlardır. mavi ışık altında kalan kimselerin kasları gevşemekte , nabız atışı zayıflamaktadır. Diskoteklerde romantik parçalarda mavi ışık kullanılır. KIRMIZI: En  uç renklerden birisidir. Tehlike işaretidir, çekicidir. Her işin önderi olmak ister. Dışa dönüktür, eksantriktir, cesurdur, yüreklidir, risk almayı sever, kazanmayı sever, başarılı olma duygusu ile kaynar, kaybetmekten hoşlanmaz, başarısızlığı sevmez,  hep önde olmak ister, başına buyruktur, söz dinlemez aktiftir, girişkendir, önderlik yapma yeteneğine sahiptir, grupların önünde olmak ister, gölgede kalmayı sevmez, hareketlidir, belirleyicidir, gücüne güvenmenin coşkusunu yaşar, güç gösterisinden hoşlanır, TEMEL FELSEFESİ; KAZANMAK VE GÜÇLÜ OLMAKTIR.  Saldırgandır, kazanmanın kurallarını kendi belirler, kurallara uyumlu değildir, duygusal tepkilerin anlatımı çok güçlüdür, kabullenici değildir, ortama uyum sağlayıcı değildir, kendisi kabullenilsin ister, kendisine uyum sağlansın ister, uyarıcıdır, iç güdüsel bir güçtür. Acelecidir, her şeyin hemen olmasını ister. Kırmızı iştahtır, ihtirastır, arzudur, tatmin edilmesi gereken arzularla doludur, erotizme karşı arzuludur, cinsel uyarıcıdır, doyuma yönelik arzularla doludur, bu yönüyle doyumsuzluğu açlığı temsil eder. EN TEMEL ÖZELLİĞİ ; BEN MERKEZCİLİĞİDİR. bencil olduğunu rahatça söyleyebilir, egoisttir, ortak girişimciliği temsil eder. İlerlemeyi ve gelişmeyi sağlayan girişimleriyle hep gündemdedir, kontrolü elinde tutmak ister, BU ANLAMDA SİYASAL GÜÇTÜR. Kırmızı kabullenici değildir, sevgi ve nefret içerir, kırmızının tahrik ediciliği , uyarıcılığı erotik yerlerde bolca kullanılır. İlgiyi en çok çeken titreşimi en fazla olan dinamik bir renktir. Uzun süre seyredildiğinde gerginlik yaratır, sıcak bir renktir, parlaklığı enerjisinin yoğunluğu ile göze batar, bu renkte olan nesneler olduğundan daha büyük ve bize daha yakın görünür. Saltanatın ve iktidarın rengi olarak kabul edilir, bu nedenle hanlar generallerin rengi olmuştur. Lider olma özelliği taşıyor. Ben merkezli, girişimci, gölgede kalmayı sevmiyor, uyarıcı özelliği ön planda , tehlikeyi çağrıştırıyor özetle.SARI: Bulaşıcı Hastalığı Çağrıştırıyor, neşe verir, tanrıyı çağrıştırıyor, cana yakındır, başkalarını dikkatini çekmeye çalışır, ilgiyi kendine çekmeyi istiyor, ferahlatıcı özelliği var, sır saklayamaz, bir arzunun bitirilmesi endişesi yoktur. Neşe, hareket, kendini beğendirme, ön planda. Düzensizlik içeriyor. Çalışmaları ile harikalar yaratabilir, ama düzeyli değildir. Özgürlüğe uçuştur, yaptığı işten zevk almayı psikologlar sarı ile ifade etmişler.

YEŞİL: SARI İLE MAVİNİN KARIŞIMINDAN MEYDANA GELİR. PSİKOLOJİDE EN FAZLA KULLANILAN RENKLERDENDİR. Sarı ile mavi karıştığı için yeşil bambaşka farklı bir renk olmuştur. Yeşilin çeşitli tonları vardır. Her birinin anlamları birbirinden farklıdır. Sarının öne çıkan uyaran , güçlü hareketliliği mavini geride duran sakinliği yeşilde depolanmıştır. Bu nedenle yeşil statiktir. Kinetik enerji yüklüdür. Yeşil umuttur. Dünyaya umutlu bakmaktır. Canlılık ifadesidir. Yeniden doğuşu simgeler. Bu özelliği bütün anketlerde vurgulanmıştır. Genel olarak yeşil iyimserdir. Sarının iyimserliğine yeşilde özgüven eklenmiştir. Yeşil durgundur. Kendine yetme özelliği ile de otonomdur. En temel özelliklerden birisi de özgüven e üstünlük duygusudur.

Kendine güvenmeyi sever kendi yöntemlerine bağlı kalmayı sever tutarlıdır. İddialıdır, çalışmalarının ürünlerini görmek başarısının sonuçlarını görmek ister. Yeşilde sadık kalmak direnmek çok önemlidir. Kişinin zorluklara, karşıtlıklara dayanması başarıyı getirir. Başkalarının gözünde güvenini artırmak önemlidir. Kendi görüşlerinin baskın olmasını ister. Kendinin değişmez prensiplerinin temsilcisi olduğunu belirtir. İyi tanınmayı bir onur sorunu gibi görür. Prestij onun için çok önemlidir. Tanınmaya önemsenmeye, kabul edilmeye karşı aşırı bir zaafı vardır. Yeşil etkilemeyi arzulamaktadır. Kendisinin doğrularıyla fazlasıyla ilgilidir. Doğrularına o kadar güvenir ki kendi fikirlerini kabul ettirmeyi kendi değer yargılarını dayatmayı, ve ahlaki eğitime yönelmeye eğilimlidir. Bir baskı hissi , bir baskı duygusudur.

Her şeyi bilmek gibi  bir misyon yüklenmiştir. Kararlılıkla ısrarla kendi görüşlerini savunur. İnatçılık, ısrarcılıktır. Kendi yeteneğini kabul ettirmeyi başkalarına göre daha fazla kabul ettirmiştir. Dakiklik, tamlık, mantık doğruluğu yeşilin tamamlayıcılarındandır. Düzenliliktir. Otoritedir. Yaptığı her şey doğrudur, u konuda ısrarlıdır. Herhangi bir başarısızlık konusunda kendini suçlama eğiliminde değildir. Başkalarının hatası ya da ihmali yüzünden başarısız olunmuştur. Ona göre yöntemleri doğrudur. Zor karşısında ısrarlıdır, sabırlıdır, sonuca ulaşmaya çalışır. Sahiplenicidir. Bu edenle yeşil politikacıların kişiliklerine uyar.

Yeşile yüklenen anlamlar bir insanda yeteri kadar bulunmazsa kendine has yöntemi olmayan , prensiplerine uymayan, iddiası olmayan, kendini savunmayan güvensiz bir kişilik ortaya çıkar.

 Derin  doyumsuzluk ve acı oluşur. Yeşil bağımsızlık için  gururla bir başkaldırma gereksinimidir. İnsanın kendi egosunu beslemesidir.

TURUNCU: Sarı ile kırmızının  karışımı bir renktir. İkisinin özelliklerini de bünyesinde barındırır. Fakat bu renklerin bütün özellikleri turuncuda görülmez. İnsana keyifli bir başarı duygusunu yaşatır. Dışa dönüktür. İlgilenmekten ve ilgilenilmekten hoşlanır.

 Kırmızının buyurgan yapısından çok neşeli, keyifli bir coşku içerir. Kırmızının bir parça zayıflatılan gücüne sarının genişleyicilik , yayılmacılık özelliği katılmıştır. Turuncuda dışa vurum eğilimi hakim olduğu için çevresiyle ilgilenir. Kendisi çevresi ile ilgilendiği için kendisiyle de ilgilenilmesini ister. Çözümleyicidir. Çözümleyiciliğini gücüyle de destekleyerek çevresinde hep ilgi odağı olmaya devam eder. Başarısını göstererek çevreden övgü bekler. En büyük zevki çevresinde hayranlık uyandırmaktır. Yenilenen , moderne, çekici uyarımlara her zaman açıktır. İlgi alanı geniştir.

Gelecek hakkında iyimserdir. Arzu ve umutları onu yönlendirir. Turuncu kişiliğe uyan kişi etkinlik arzusunun tatmini için her zaman projeler geliştirir. Yeni ve zevkli gelişmelere yönelir.  Turuncuda prestij iyimser ve coşkuyu belirten bir renktir. Parlaktır, göz alıcıdır, sıcaktır. Turuncu arzuludur. Arzularını kontrol etmez edemez. İçinden geldiği gibi davranır. Turuncu güçlü olmanın yanında yaşamın bütün tadını doyasıya çıkarmaktır.

MOR: Kırmızı ve mavinin karışımından meydana gelen tam bir ara renktir. Berraklığını ve özelliğini kaybetmiş olan mavi ve kırmızının özelliklerini taşır.

 Kırmızının içgüdüsel üstünlüğü mavinin nazik hareketleriyle kendine yeni bir kimlik kazanmıştır. Kimlik arayışı söz konusudur. Kişinin nesne ile bütünleşmesinde mistik bir birleşme içerir. İleri derecede duygusal bir yaklaşımdır. Düşünülen ve arzu edilen her şeyin gerçek olma isteğidir. Mor büyülü bir renktir. Gerçeğe dönüştürülen bir rüyadır. Mor da özellikle de menekşe morunda büyüsellik temel kavramdır. Morda büyülü ilişkiler hedeflenir. Mor çekicidir. Diğer insanların kendini de çekici bulmasını ister. Çekicilik etkisini yaratmaktan hoşlanır. Menekşe morunda erotizm yoğun bir şekilde vurgulanır.

Mor fanteziler dünyasında olmayı yalnız keyifli bir kaçamak olarak değil bir yaşam biçimi olarak kabul eder. Gerçeklerin katılığından uzak bir dünya oluşturur. İlişkilerinde , işinde, ailesinde , cinsel yaşamında fanteziler her zaman ön plandadır. Duyarlı kişiliğe uyan mor incitmekten kırmaktan ya da incitilmekten kırılmaktan korunmaya çalışır. Kavgayı, şiddeti, kalabalığı sevmez. İnsana ve insanca duygulara değer verir. Duyarlı doğası güzele, zarife kibar olana doğrudur. Mor zevke ve zevk almaya yönelir.


 Uyarmaya ve uyarılmaya açıktır. İnsanı alıp götüren güzelliklerle heyecan yaratan duygularla doludur. En ciddi ortamda bile erotizmi çağrıştırır. Bu durumu gidermek için yeni bir kimlik ihtiyacını hisseder. İçinde bulunduğu ağır koşulları yaşamak çok zor gelmektedir. kendisini depresyona sokacak ilişkilerden kaçınmak, çevreyle ilişkisini  kesmek umutsuz, karamsar, kötümser yapacak bir durumdan kaçınmaya çalışır. İşte böyle durumda fanteziler ortaya çıkar. Düşsel olarak bu sorunların üstesinden gelmeye çalışır. Fanteziler onu gerçek yaşamın ağırlığından , çekilmezliğinden kurtarmaya çalışır. Mor bu kişiliğe uygun bir renktir. Sihir, büyü her şeyin olağanüstü olduğu bir dünya arayan insanlara uygun bir renktir.

Ezilmişlerin kırılmışların incinmişlerin iç dünyasını ifade biçimidir. Bir zamanlar Afrikalı ve Amerikalı zencilerin en çok kullandığı renktir.


14 Yorum
  1. 02 Kasım 2008
  2. 03 Kasım 2008
  3. 19 Kasım 2008
  4. 23 Aralık 2008
  5. 26 Şubat 2009
  6. 16 Mart 2009
  7. 16 Mart 2009
  8. 04 Mayıs 2009
  9. 05 Mayıs 2009
  10. 05 Mayıs 2009
  11. 12 Mayıs 2009
  12. 30 Eylül 2010
  13. 11 Kasım 2010
  14. 07 Mart 2012

Yorumunuzu Yazınız

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir