Çocuk İstismarı ve ihmali hukuksal boyutu
Çocuk İstismarı ve ihmali hukuksal boyutu
Avukat, Aşkın Yaşar ‘Topuzoğlu’
Çocuk hakları ve çocuk haklarının korunmasına dair düzenlemeler, Türk Hukuk Sisteminde ve Uluslar arası belge ve sözleşmelerde yer almaktadır.
Türk Hukuk Sisteminde Çocukların Korunmasına dair düzenlemeler tek bir başlık altında toplanmamıştır. Çeşitli yasalarda çocukların korunması dair düzenlemeler
vardır. Çok sayıdaki temel yasalarda yeni düzenlemeler yapılmasına rağmen,çocuklarla ilgili düzenlemeler yasalarda dağınık olarak kalmış,yeni düzenlemelerin
söz konusu olmasına rağmen,bu dönemde de çocuklarla ilgili yasaların tek bir başlık altında’ Çocuk Hukuku’ olarak düzenlenmesi düşünülmemiştir.
0l.06.2005
tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu,527l sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında kanun ile l4.07.2005
tarihinde yürürlüğe giren 5395 sayılı ‘Çocuk Koruma Kanunu’ nda çocuklara ilişkin düzenlemeler yer almaktadır. Bu yasaların sistematikleri taraf olduğumuz
uluslar arası insan hakları sözleşmelerini esas alan ve bu temel ilkelerin benimsendiği düzenlemeleri içermekle birlikte, karışıklık yasa uygulayıcıları
açısından güçlük arz etmektedir.0l Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren Ceza Muhakemesi Kanunu mağdur çocuklar için son derece önemli bir düzenleme getirmiş,
eski Ceza Usul Muhakemeleri Kanununa göre yalnızca suç işlediği iddia edilen l8 yaşına kadar çocuklar için zorunlu müdafilik söz konusu iken,yeni Ceza
Mahkemeleri kanunu ile l8 yaşına kadar tüm mağdur çocuklar için ‘Zorunlu Hukuki Yardım’ a ilişkin düzenleme Türk hukukunda yer almıştır.Çocukların korunmasına ilişkin kurallar başta Anayasa’da yer alan temel ilkelerle düzenlenmiştir. Çocuğun bir kişi olarak toplum içindeki statüsü ise Medeni
Kanunla belirlenir.. Çocuk haklarının ihlali halinde uygulanacak müeyyideler Türk Ceza Kanunda yer almaktadır. İhlalin önlenmesi ve olumsuz sonuçlarının
ortadan kaldırılmasına ilişkin düzenlemeler ise Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme kanunu, Çocuk Koruma Kanunu, Ailenin Korunmasına Dair Kanun, Aile Mahkemelerinin
Kuruluş, Görev ve Yargılama Usulleri Hakkında kanun, İş Kanunu, Basın Kanunu, Çocukları Muzır Neşriyattan Koruma Yasası, İcra İflas Yasası, İlköğretim
ve Eğitim Kanunu, Milli Eğitim Temel Kanunu, ve daha pek çok yasa ve yönetmeliklerde yer almaktadır.
Ayrıca Anayasa’nın 90. maddesine göre, Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasa’ya aykırılık
iddiası ile Anayasa Mahkemesinde dava açılamaz. Anayasa’da son değişikliği de göz önünde tutularak,(T.C.Anayasası l982.Madde 90-Ek cümle:7/5/2004-5l70/7
md.: Usulune göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeni
ile çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri saklıdır.) çocuk haklarına ilişkin uluslararası sözleşmelerin doğrudan çocuk yararına
ulusal mevzuatımıza katıldığı ve iç hukuk normu halini alarak uygulama alanı bulduğunu söyleyebiliriz. Uluslar arası alanda Çocukların Anayasa’sı olan
B.M. Çocuk Haklarına Dair Sözleşme ve bu sözleşmeye ek protokoller Türkiye tarafından imzalanmış ve onaylanmıştır. Özellikle çocukların cinsel istismarı
ve önlenmesinde büyük önem taşıyan B.M Çocuk haklarına Dair Sözleşmeye ek Çocuk satışı, fuhuşu ve pornografisinin önlenmesine ilişkin ihtiyari protokol
Türkiye tarafından 4755 sayılı kanunla ve 09.05.2002 tarihinde kabul edilmiştir.
Ayrıca Ülkemizde Ailenin Korunmasına Dair Kanunun uygulanması ve Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usulüne Dair Yasanın yürürlüğe girişi ve
Aile Mahkemelerinin Kurulması ile uygulama açısından oldukça önemli bir diğer sözleşme de, Avrupa Konseyi B.M. Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin Uygulanmasına
Dair Avrupa Sözleşmesidir.
Önce, Çocukların Korunmasına İlişkin Uluslar arası Mevzuat ve Çocuk Hakları Sözleşmesi, Çocuk Haklarının Uygulanmasına Dair Avrupa Sözleşmesinin öngördüğü
koruma mekanizmasını tanıyalım. Daha Sonra Türk Hukuk Sisteminde Çocukların Korunmasına İlişkin Yasal düzenlemeler ve öngörülen koruma prosedürü üzerinde
duralım.
ULUSLAR ARASI DÜZENLEMELER
1. B.M. Çocuk Haklarına Dair Sözleşme
Türkiye 20-30 Eylül l990 da Birleşmiş Milletler Genel Merkezinde toplanan “Çocuklar için Dünya Zirvesinde “sözleşmeyi imzalamıştır. Sözleşme 27.0l.l995
tarihinde yürürlüğe girerek Anayasa’nın 90.maddesine göre iç hukuk normu halini almıştır. T.B.M.M Sözleşmeyi onaylarken l7. 29. ve 30. maddelerini Lozan
anlaşmasına göre yorumlama hakkını saklı tutmuştur.
Sözleşmenin Yapısı
Sözleşme önsöz ve üç kısımdan oluşmaktadır.
Önsöz’de Birleşmiş Milletler temel ilkeleri ve bazı insan hakları bildirgeler bazı özel bölümlerine atıfta bulunmaktadır. Çocuğa ilk elden bakım ve koruma
sağlayacak olan ailenin bu konudaki sorumluluğunu vurgulamaktadır, çocuk haklarının güvenceye alınmasında uluslar arası İşbirliğinin belirleyici rolüne
de bu bölümde değinilmektedir.
Birinci Kısımda, l8 yaşın altındaki her insanın çocuk sayıldığı ve çocukların sahip oldukları haklar ve bunların gerçekleştirilmesi için devlete düşen görevler
düzenlenmiştir (l-4l madde). İkinci kısım, Sözleşmede yer alan hakların taraf devletlerce uygun araçlarla yetişkinlere ve çocuklara yaygın biçimde öğretilmesi
yükümlülüğü yer almaktadır (Madde.42.). Üçüncü kısımda, Sözleşmenin yürürlüğe girmesi ve sözleşmeye uyulmasını düzenleyen kurallar yer almaktadır (Madde.
43).
Sözleşmenin Amacı
Çocukların korunması için evrensel ilkeler belirlemek, onları her türlü istismar, ihmal ve kötü muameleye karşı korumaktır.
Sözleşmenin Özellikleri
Uluslar ararsı hukukta çocuk haklarına dair en kapsamlı belgedir. Dünya Çocuklarının “İnsan Hakları Yasası” sayılmaktadır. 18 yaşından küçük insanları çocuk
olarak nitelemektedir. Çocukların yaşama, gelişme, koruma ve Katılım Haklarına ilişkin bu güne kadar hazırlanmış en eksiksiz belgedir. Çocuk Haklarına
yasa gücü kazandıran ilk metindir. İnsan hakları alanında yapılan sözleşmeler içinde en kısa zamanda yürürlüğe giren ilk sözleşmedir. Diğer sözleşmelerden
farklı olarak çocukların katılım hakkını düzenlemektedir. Çocukların kendi haklarında karar verebilme ve kişiliklerini geliştirme, toplumsal örgütlenmelerde
kendilerini ifade edebilme haklarını tanır. Sözleşme özel ilgi ve eğitim gerektiren çocuklar için özel düzenleme ve hükümler öngörmektedir.
Sözleşmenin temel ilkeleri
• 18 yaşına kadar her birey çocuktur.
• Çocuk yaşla ve olgunlaşma ile gelişen gereksinimlere sahip bir bireydir.
• Çocuk hakkında alınan her kararda çocuğun görüşü alınmalıdır.
• Çocukla ilgili her işlemde “çocuğun yüksek yararı” göz önünde bulundurulmalıdır.
• Çocuklar doğuştan ve eşit olarak hiçbir ayırımcılığa maruz olmaksızın bütün haklardan yararlanırlar.
• Anne-baba sorumluluğu esastır. Devlet anne-babanın bu sorumluluğunu yerine getirmesinde gerekli desteği verir. Buna rağmen anne-baba sorumluluklarını
yerine getirmedikleri durumlarda devlet sorumluluğu alır.
Sözleşmenin uygulanmasının izlenmesine dair mekanizma
Taraf Devletler sözleşmede yer alan hükümlerin hayata geçirilmesini ve sözleşmenin uygun ve etkili araçlarla çocuklar ve yetişkinler tarafından bilinmesini
sağlamakla yükümlüdürler. Bu yükümlülüklerin yerine getirilişi B.M Çocuk hakları Komitesince izlenir. Sözleşmeye taraf devletler sözleşmeyi onayladıktan
iki yıl sonra ve ardından her beş yılda bir B.M Çocuk hakları Komitesine ülkelerindeki çocuk hakları ile ilgili durum hakkında rapor vermekle yükümlüdürler.
Ayrıca taraf devletler hazırladıkları bu raporları kamu oyuna yaygın biçimde duyuracaklardır.
B.M Çocuk Hakları Komitesi de Çocuk Haklarına ilişkin belirli konularda özel araştırmalar yapılmasını isteyebilir. Değerlendirmelerini taraf devletlerden
her birine ve B.M Genel Kuruluna iletebilir.
Komite Sivil Toplum Kuruluşlarının hazırladığı raporları da ayrıca incelemektedir. Bu nedende devlet raporu dışında Sivil Toplum Kuruluşları da komiteye
rapor sunabilmektedirler.
2. Çocuk Haklarına Dair Sözleşmeye ek Çocukların Satışı, çocuk fahişeliği ve çocuk pornografisi ile ilgili İhtiyari Protokol.
Çocuk istismar ve ihmalinin, özellikle cinsel istismarının önlenmesi ile ilgili önem taşıyan bir sözleşmedir. Türkiye tarafından 4755 sayılı kanun no ile
9.5.2002 tarihinde onaylanmıştır. Bu protokol Çocuk Hakları Sözleşmesinin, çocukların ekonomik istismardan ve çocuk açısından tehlike arz edebilecek veya
çocuğun eğitimini aksatabilecek veya çocuk sağlığına; çocuğun fiziksel, zihinsel, ruhsal, ahlaki yada sosyal gelişimine zarar verebilecek herhangi bir
işte çalışmaktan korunma hakkının bulunduğu göz önünde bulundurularak: Çocukların satışı,çocuk fahişeliği ve çocuk pornografisi amacı ile yapılan kayda
değer ve giderek artan uluslar arası çocuk ticaretinden ciddi endişe duyulması ve çocuk pornografi ve istismarının internet ve diğer gelişen teknolojiler
üzerinde artan erişebilirliğinden endişe duyularak sözleşme çocuğun korunması ve uyumu,gelişimi için her halkın geleneklerinin ve kültürel değerlerinin
önemini dikkate alınarak anlaşma sağlanmıştır.
Protokole göre, her taraf devlet hangi yolla olursa olsun, çocuğun cinsel istismarı, organlarının kar sağlamak amacı ile nakli, zorla çalıştırılması amaçları
ile teklifi teslimi yada kabulü durumunda bu fiil ve faaliyetlerin ülke içinde veya ülke dışında veya ferdi veya örgütlü biçimde işlenmiş olup olmamalarına
bakılmaksızın kendi suç veya ceza yasalarının tam anlamı ile kapsamı içine girdiğini garanti edecektir. Her taraf devlet bu fiillerin vehametini dikkate
alan uygun cezalarla cezalandırılabilir, suçlar haline getirecektir.
Protokol taraf devletlere çocuk mağdurların haklarını ve çıkarlarını bu protokol ile yasaklanmış uygulamalardan korumak için uygun önlemleri ceza adaleti
sürecinin her aşamasında ve özellikle:
• Çocuk mağdurların duyarlılıklarını kabul ederek ve onları tanık sıfatı ile özel ihtiyaçları da dahil olmak üzere özel ihtiyaçlarını karşılayacak usulleri
uygulayacak usulleri uygulayarak
• Çocuk mağdurları adalet sürecindeki rolleri ve sahip oldukları haklar konusunda bilgilendirmek
• Çocuk mağdurların görüşlerinin dile getirilmesine imkan vermek
• Yasal sürecin tümü boyunca çocuk mağdurlara uygun destek hizmetlerini sağlamak
• Çocuk mağdurların mahremiyetini ve kimliklerini uygun şekilde koruyarak ve kimliklerin tespit edilmesine yol açabilecek bilgilerin uygunsuz bir biçimde
yayılmasını önlemek için ulusal yasalara uygun önlemleri alarak
• Çocuk mağdur ve tanıkların ailelerinin güvenliklerini sağlayarak
• Yargılama sürecinin her aşamasında gereksiz ertelemelerden kaçınılması yükümlülüğü getirilmiştir.
Ayrıca protokol taraf devletlere protokol ile yasaklanan suçların çocuk mağdurları ile çalışan kişilerin özellikle hukuki ve psikolojik olmak üzere uygun
eğitime tabi tutulmalarını sağlayabilmek için önlemler alma yükümlülüğünü getirmiştir.
Taraf devletler, bu protokolde tanımlanan suçların tüm çocuk mağdurlarına yasal sorumlulardan zararların tazmin edilebilmesine ilişkin kanuni yollardan
ayırım gözetmeksizin yararlanmalarını sağlayacaktır. Protokol taraf devletlere mağdur çocukların korunması ve rehabilitasyonu iyileştirme çalışmaları hususunda
yükümlülükler getirmektedir. Bu tür suçların mağdurlarının sosyal açıdan topluma geri kazandırılmaları ve fiziksel ve psikolojik yönden tamamen iyileştirilmeleri,
eğitilmeleri hususunda her türlü önlemi alma zorunluluğu vardır.
3. Avrupa Konseyi B.M. Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin Uygulanmasına Dair Avrupa Sözleşmesi
Bu sözleşme Avrupa Konseyi tarafından hazırlanmış ve 25.01.1996 tarihinde Strazburg’da imzalanmıştır.
Çocuklara, B.M Çocuk Hakları sözleşmesi ile tanınan haklarının korunması için, Yargı mercileri önünde usule ilişkin haklar tanıyan bu sözleşme, Türkiye’de
Aile Mahkemelerinin kuruluşu ile ilgili 4787 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesi, Aile Mahkemelerinin kurulması ve gene Son Anayasa değişikliği de dikkate
alındığında çocukların yararına ciddi bir önem taşımaktadır. Sözleşme çocukların özellikle aile hukuku ilişkin davalarda ebeveynleri tarafından istismar
edilmelerini engellemekte, onlarla çatışan ve örtüşmeyen çıkarları söz konusu olduğunda küçüğe temsilci tayinine olanak vermektedir.
Sözleşmenin tanıdığı haklar genel başlıkları ile şu şekilde sıralanabilir:
• Çocukların doğrudan ve diğer kişiler veya organlar tarafından bir adli mercii önünde temsil edilmeleri
• Kendilerini ilgilendiren davalar hakkında bilgilendirilmeleri
• Bu davalara katılmalarına izin verilmesi
• Görüşlerinin alınması
• Sözleşmenin amacı, özellikle velayet sorumluluklarına ilişkin davalarda çocukların sözleşme ile tanınan haklarının kullanımıdır.
Sözleşmenin Uygulanması
Her devlet imza sırasında, Avrupa Konseyi Genel Sekreterliğine, muhatap bir beyanla, bir adli mercii önünde bu sözleşmeyi uygulayacağı en az üç çeşit aile
uyuşmazlığını belirtmelidir. Türkiye bu sözleşmeyi aşağıda ki davalarda uygulayacağını beyan etmiş bulunmaktadır. 1. Boşanma Davaları, 2. Ayrılık Davaları,
3. Çocukların velayetine ilişkin davalar, 4. Ana-baba çocuk arasında kişisel ilişki kurulması, 5. Babalığın mahkeme kararı ile kurulmasına ilişkin davalar.
ULUSAL DÜZENLEMLER
Özel Hukuk ve Ceza Hukuku açısından istismar ve ihmalin hukuki boyutu ve öngörülen koruma mekanizmaları.
1. Özel Hukuk (Medeni Kanun) yönünden çocuğun korunması
Çocuk istismar ve ihmalinin özel hukuk ve ceza hukuku açısından farklı sonuçları vardır. Bu yasalar çocukların korunmasına ilişkin hükümlerle birlikte bu
hükümlerin ihlali ve ihlal edenler hakkında uygulanacak müeyyideleri düzenler.
Medeni Hukuk açısından çocuk istismar ve ihmalinin hukuki sonuçları: Öncelikle çocuğun bağlı bulunduğu hukuki statüyü Medeni Kanun açısından değerlendirmek
gerekmektedir. Türk Medeni Kanununa göre l8 yaşını bitirmemiş kişiler reşit değildir. Bu durum hakları kullanma ehliyetinin sınırlanmasını ifade eder.
Velayet çocuğun haklarının korunması konusunda ve temsili konusunda anne-babanın yükümlülüklerini ifade eder. Anne-baba çocuğun kişiliğini geliştirebilmesi
için gerekli koruma ve özeni sağlamakla yükümlüdürler. Bu görevleri nedeni ile anne-babalar bazı yetkilere sahiptirler. Velayet kamuyu ilgilendirir. Anne-baba
isteği ile hakim tarafından kaldırılamayacağı gibi, velayetten vazgeçilemez. 0l.0l.2002 tarihinde yürürlüğe giren Medeni Kanun evlilik birliği devam ettiği
müddetçe velayetin anne-baba tarafından birlikte kullanılmasını öngörmektedir. Bu düzenleme anne-babaya eşit görev vermektedir. Anne-baba evli değilse
çocuğun velayeti anneye aittir. Anne-babanın boşanması halinde velayetin kime verileceğine mahkeme karar verir.
Velayet hak ve sorumluluğunu düzenleyen kanun hükümleri kamu düzenindendir.
– Çocuğun menfaati ve gelişmesi tehlikeye düşerse,
– Anne-baba duruma çare bulamazsa, buna güçleri yetmezse, hakim Medeni Kanunun 346. maddesine göre çocuğun korunması için uygun önlemleri alır. Bu önlemler
aileye rehberlik, yardım, anne-babaya ihtar, emir veya direktiflerin verilmesi veya denetime tabi tutulmaları, çocuğa kay-yum tayini gibi velayeti anne,
babada bırakırken, çocuğun korunması için aileye destek verilmesi sureti ile alınan önlemlerdir.
Medeni Kanunun 347. maddesine göre; Eğer, çocuğun bedensel ve zihinsel gelişimi tehlikede bulunur veya çocuk manen terk edilmiş bulunursa,
Çocuğun aile içinde kalması ailenin huzurunu onlardan katlanmalarını beklenemeyecek derecede bozuyorsa ve durumun gereklerine göre başka çare kalmamışsa,
hakim çocuğu anne-baba yanından alarak bir ailenin yanına veya kuruma yerleştirebilir. Anne-baba ve çocuğun ödeme gücü yoksa bu önlemlerin gerektirdiği
giderler devletçe karşılanır.
Medeni Kanunun 348. Maddesi ise Velayetin Kaldırılmasını düzenlemektedir. Çocuğun korunmasına ilişkin diğer önlemlerden sonuç alınamaz yada bu önlemlerin
yetersiz kalacağı önceden anlaşılırsa hakim aşağıda hallerde velayetin kaldırılmasına karar verir.
l. Ana ve babanın deneyimsizliği, hastalığı, özürlü olması, başka yerlerde bulunması veya benzeri sebeplerle velayet görevini yerine getirememesi.
2. Ana-babanın çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi ve ona karşı yükümlülüklerini savsaklaması.
Velayet ana-babadan her ikisinden de kaldırılırsa çocuğa vasi tayin edilir, kararda aksi belirtilmedikçe velayetin kaldırılması mevcut ve doğacak bütün
çocukları kapsar.
Bu durumda istismar ve ihmalin Medeni Hukuk açısından sonuçları:
• İstismar eden anne-baba ise VELAYETİN KALDIRILMASI, vasi ise vasiliğin iptali,
• İstismar edilen çocuk hakkında KORUMA TEDBİRLERİNİ alınması hükmedilebilir,
• İstismar edenin aynı zamanda TAZMİNAT sorumluluğu söz konusudur.
Koruma Tedbirleri
Hukukumuzda, korunma gereksinimi olan çocuklar hakkında verilebilecek tedbirler çeşitli kanunlarda dağınık vaziyette düzenlenmiş olup, uygulama usul ve
esasları farklıdır.
5395 Sayılı Çocuk Koruma Kanunu, 15.07.2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kanun, Çocuk Hakları Sözleşmesindeki temel ilkeleri 4.maddede kapsamında düzenlenmiş
ve yer almıştır. Kanunun amacı, koruma ihtiyacı olan veya suça sürüklenen çocukların korunmasına, haklarının ve esenliklerinin güvence altına alınmasına
ilişkin usul ve esasları düzenlemektir. Yasa, daha erken yaşta ergin olsa bile,l8 yaşına doldurmamış kişiyi bu kapsamda çocuk kabul etmiştir.Korunmaya
ihtiyacı olan çocuğu ise,Bedensel,zihinsel,ahlaki,sosyal ve duygusal gelişimi ile kişisel güvenliği tehlikede olan,ihmal ve istismar edilen yada suç mağduru
çocuklar olarak tanımlamıştır.Çocuk Koruma Kanunun 4.maddesinde düzenlenen ve yasanın uygulanmasında esas alınacak temel ilkeler :
Madde:4 (1) Bu kanunun uygulanmasında, çocuğun haklarının korunması amacı ile,
a. Çocuğun yaşama, gelişme, korunma ve katılım haklarının güvence altına alınması,
b. Çocuğun yarar ve esenliğinin gözetilmesi
c. Çocuk ve ailesinin herhangi bir nedenle ayrımcılığa tabi tutulmaması
d. Çocuk ve ailesinin bilgilendirilmek sureti ile karar sürecine katılması.
e. Çocuğun, ailesinin, ilgililerin, kamu kurumlarının ve sivil toplum kuruluşlarının işbirliği içinde çalışmaları.
f. İnsan haklarına dayalı adil, etkili ve süratli bir usul izlenmesi.
g. Soruşturma ve kovuşturma sürecinde çocuğun durumuna uygun özel ihtimam gösterilmesi.
h. Kararların alınmasında ve uygulanmasında, çocuğun yaşına ve gelişimine uygun eğitimini ve öğretimini, kişiliğini ve toplumsal sorumluluğunu geliştirmesinin
desteklenmesi.
i. Çocuklar hakkında özgürlüğü kısıtlayıcı tedbirler ile hapis cezasının en son çare olarak başvurulması
j. Tedbir kararı verirken kurumda bakım ve kurumda tutmanın son çare olarak görülmesi, kararların verilmesinde ve uygulanmasında toplumsal sorumluluğun
paylaşılmasının sağlanması.
k. Çocukların bakıp gözetildiği, tedbir kararlarının uygulandığı kurumlarda yetişkinlerden ayrı tutulmaları.
l. Çocuklar hakkında yürütülen işlemlerde, yargılama ve kararların yerine getirilmesinde, kimliğin başkaları tarafından belirlenememesine yönelik önlemler
alınması, ilkeleri gözetilir.
Çocuk Koruma Yasanın ikinci bölümünde 5. madde Koruyu ve Destekleyici tedbirlerin neler olduğu düzenlenmiştir.
Madde 5: Koruyucu ve Destekleyici Tedbirler
1. Koruyucu ve destekleyici tedbirler, çocuğun öncelikle kendi aile ortamında korunmasını sağlamaya yönelik danışmanlık, eğitim, bakım, sağlık ve barınma
konularında alınacak tedbirlerdir. Bunlardan
a. D a n ı ş m a n l ı k Tedbiri, çocuğun bakımından sorumlu olan kimselere çocuk yetiştirme konusunda, çocuklara da eğitim ve gelişimleri ile ilgili sorunların
çözümünde yol göstermeye,
b. E ğ i t i m Tedbiri, çocuğun bir eğitim kurumuna gündüzlü ve yatılı olarak devamına, iş ve meslek edinmesi amacı ile bir meslek edinme veya sanat edinme
kursuna gitmesine veya meslek sahibi bir ustanın yanına yahut kamuya yada özel sektöre ait iş yerlerine yerleştirilmesine
c. B a k ı m Tedbiri, çocuğun bakımından sorumlu olan kimsenin herhangi bir nedenle görevini yerine getirememesi halinde, çocuğun resmi yada özel bakım
yurdu veya koruyucu aile hizmetlerinden yararlandırılması veya bu kurumlara yerleştirilmesi.
d. S a ğ l ı k Tedbiri, çocuğun fiziksel ve ruhsal sağlığının korunması ve tedavisi için gerekli ve geçici veya sürekli tıbbi bakım ve rehabilitasyonuna,
bağımlılık yapan maddeleri kullananların tedavilerinin yapılmasına,
e. B a r ı n m a Tedbiri, barınma yeri olmayan çocuklu kimselere veya hayatı tehlikede olan hamile kadınlara uygun barınma yeri sağlamaya yönelik tedbirlerdir.
2. Barınma tedbiri uygulanan kişilerin talepleri halinde kimlikleri gizli tutulur.
3. Tehlike altında bulunmadığının tespiti, ya da tehlike altında bulunmakla birlikte veli yada vasinin yada bakım gözetimden sorumlu kimsenin desteklenmesi
sureti ile tehlikenin bertaraf edileceğinin anlaşılması halinde, çocuk bu kişilere teslim edilir. Bu fıkranın uygulamasında,çocuk hakkında diğer koruyucu
ve destekleyici tedbirlerden birisine de karar verilebilir.
Çocuğun hakkında K u r u m a kimler başvurabilir?
Madde 6. (1) Adli ve İdari merciiler, kolluk görevlileri, sağlık ve eğitim kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, korunma ihtiyacı olan çocuğu Sosyal Hizmetler
ve Çocuk Esirgeme Kurumuna bildirmekle yükümlüdürler. Çocuk ile çocuğun bakımından sorumlu kimseler çocuğun korunma altına alınması amacı ile Sosyal Hizmetler
ve Çocuk Esirgeme kurumuna başvurabilir.
(2)Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu kendisine bildirilen olayla ilgili olarak gerekli araştırmayı derhal yapar.
Koruyu ve destekleyici tedbir kararı alınmasını k i m l e r, n e r e d e n isteyebilir?
Madde 7. (1) Çocuklar hakkında koruyu ve destekleyici tedbir kararı: Çocuğun anası-babası-vasisi, bakım ve gözetiminden sorumlu kimse, Sosyal Hizmetler
ve Çocuk Esirgeme Kurumu ve Cumhuriyet savcısının istemi üzerine veya re’sen Çocuk hakimi tarafından alınabilir.
1. Tedbir kararı verilmeden önce çocuk hakkında sosyal inceleme yaptırılabilir
2. Tedbirin türü kararda gösterilir. Bir veya birden fazla tedbire karar verilebilir.
3. Hakim, hakkında koruyucu ve destekleyici tedbire karar verdiği çocuğun, denetim altına alınmasına da karar verebilir.
4. Hakim çocuğun gelişimini göz önünde bulundurarak koruyu ve destekleyici tedbirin kaldırılmasına veya değiştirilmesine karar verebilir. Bu karar
acele hallerde çocuğun bulunduğu yer hakimi tarafından da verilebilir. Ancak bu durumda karar, önceki kararı alan hakim veya mahkemeye bildirilir.
5. Tedbirin uygulanması 18 yaşın doldurulması ile kendiliğinden sona erer. Ancak hakim, eğitim ve öğrenimine devam edebilmesi için ve rızası alınmak
sureti ile tedbirin uygulanmasına belli bir süre daha devam edilmesine karar verebilir.
6. Mahkeme koruma ihtiyacı olan çocuk hakkında koruyu ve destekleyici tedbirler yanında, Türk Medeni kanunu hükümlerine göre velayet, vesayet,nafaka,kayyım
ve kişisel ilişki kurulması hususlarında da karar vermeye yetkilidir.
Tedbir kararlarını h a n g i m a k a m verir?
Çocuk Koruma Kanunun 8.maddesine göre, Korunma ihtiyacı olan çocuklar hakkında koruyu ve destekleyici tedbirler, çocuğun menfaatleri bakımından kendisinin,
ana, baba, vasi veya birlikte yaşadığı kimselerin bulunduğu yerdeki çocuk mahkemesi hakimince alınır.
A c i l K o r u n m a Kararı Alınması:
Çocuk Koruma Kanunun Madde 9 da acil koruma kararı alınmasına ilişkin düzenleme yer almaktadır. Bu düzenlemeye göre, derhal Koruma altına alınmasın gerektiren
bir durumun varlığı halinde, çocuk SHÇEK tarafından bakım ve gözetim altına alındıktan sonra acil korunma kararının alınması için Kurum tarafından, çocuğun
kuruma geldiği tarihten itibaren 5 gün içinde Çocuk hakimine müracaat edilir. Hakim tarafından üç gün içinde talep hakkında karar verilir. Hakim çocuğun
bulunduğu yerin gizli tutulmasına ve gerektiğinde kişisel ilişki tesisine karar verebilir. Acil koruma kararı en fazla 30 günlük süre ile sınırlı olmak
üzere verilebilir. Bu süre içinde kurumca çocuk hakkında sosyal inceleme yapılır. Kurum yaptığı inceleme sonucunda, tedbir kararı alınmasının gerekmediği
sonucuna varırsa, bu yöndeki görüşünü ve sağlayacağı hizmetleri hakime bildirir. Çocuğun ailesine teslim edilip edilmeyeceğine veya uygun görülen başka
bir tedbire hakim tarafından karar verilir. Kurum, çocuk hakkında tedbir alınmasına karar verirse, hakimden koruyu ve destekleyici tedbir kararı verilmesini
talep eder.
Bakım ve barınma kararlarının yerine getirilmesinde Çocuk Koruma Kanunun 10. maddesine göre, SHÇEK tarafından kendisine intikal eden olaylarda gerekli önlemler
derhal alınarak çocuk, resmi veya özel kuruluşlara yerleştirilir.
Çocuk Koruma Kanunun 14.maddesine göre, bu kanun hükümlerine göre, çocuk hakimi tarafından alınan tedbir kararlarına karşı itiraz yolu açıktır, Ceza Muhakemesi
Kanunun itiraza ilişkin hükümlerine göre en yakın çocuk mahkemesine yapılır.
Koruyu ve destekleyici tedbir kararları, Çocuk Mahkemesinin bulunduğu yerlerde Çocuk mahkemesi, çocuk Mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde Çocuk Koruma kanunu
hükümlerine göre Genel mahkemeler tarafından verilir.
Çocuklar hakkında tedbir uygulanmasını öngören Kanunlardan biri Türk Medeni kanunu olup, bu kanunda düzenlenen korumaya ilişkin tedbirleri, yukarıda velayete
ilişkin bölümde belirttik. Çocuklar hakkında tedbir uygulanmasını öngören diğer bir yasada 2828 Sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu kanunudur.
Çocuk Koruma Kanunu ile getirilen yeni bir düzenleme de, Madde 29 da yer alan: Cumhuriyet savcılıklarında bir çocuk bürosu kurulmasına ilişkin düzenlemedir.
Çocuk Bürosunun görevleri ise madde 30 da düzenlenmiştir. *Çocuklar hakkında tedbir alınması gereken durumlarda, gecikmesizin tedbir alınmasını sağlamak,*Korunma
ihtiyacı olan, suç mağduru, veya suça sürüklenen çocuklardan yardıma, eğitime, işe, barınmaya ihtiyacı olan veya uyum güçlüğü çekenlere ihtiyaç duydukları
destek hizmetlerini sağlamak üzere, ilgili kamu kurum ve kuruluşları ve s i v i l t o p l u m k u r u l u ş l a r ı ile işbirliği içinde çalışmak,
bu gibi durumları korumakla görevli kurum ve kuruluşlara bildirmek.
4320 sayılı Yasa ve Aile Mahkemeleri
Aile Mahkemesi, birlikte yaşayan ve aynı konutu paylaşan aile bireylerinin, aile içi şiddete maruz kalmaları halinde, gerek bizzat şiddete uğrayanların,
gerekse Cumhuriyet Savcısının başvurusu üzerine 4320 sayılı Yasada yazılı tedbirleri almaya görevli kılınmaktadır.
Aile içi şiddet kavramının içine maddi (fiziksel) müdahalelerin girdiğine şüphe bulunmamaktadır. 4320 sayılı yasa 1. madde 2. fıkrasının a bendi “korkuya
ve şiddete yönelik davranışlarda bulunmaması…” ibaresi ile korku sözcüğü ile manevi şiddeti de içermektedir.
Aile Mahkemesi hakimi, ihtiyaç halinde uzmanlardan da yardım alarak, şiddet uygulayan aile bireyi (eş) için aşağıdaki tedbirleri alabilir:
1. Diğer eşe veya çocuklara veya aynı çatı altında yaşayan diğer aile bireylerine karşı şiddete veya korkuya yönelik davranışlarda bulunmaması.
2. Müşterek evden uzaklaştırılarak, bu evin diğer eşe ve çocuklara tahsisi. Diğer eş ve çocukların oturduğu eve yaklaşmaması.
3. Diğer eş, çocuklar ve aynı çatı altında yaşayan diğer aile bireylerinin eşyalarına zarar vermemesi.
4. Eşi ve çocukları ve diğer aynı çatı altındaki bireyleri iletişim vasıtaları ile rahatsız etmemesi.
5. Varsa silah ve benzeri araçların zabıtaya teslimi.
6. Alkollü ve herhangi bir uyuşturucu madde kullanmış olarak ortak konuta gelmemesi veya ortak konutta bu maddeleri kullanmaması.
Konularında Mahkeme 6 ayı geçmemek üzere tedbir kararı verebilecektir.
Hakim kusurlu eşe, tedbire aykırı davranması halinde tutuklanacağını, ihtar eder.
Ayrıca mağdurun ekonomik ve sosyal durumu dikkate alınarak tedbir nafakasına da karar verilebilir.
Ailenin Korunmasına Dair 4320 sayılı yasa, istismar ve ihmalin önlenmesinde kısa zamanda, etkili sonuç alınabilmesi açısından önemli. Pek çok istismar olayında,
istismar edilen ile edenin aynı konutu paylaşacağı, bu nedenle bildirimden kaçınıldığı söz konusu olduğu durumlarda, bu yasanın uygulanması kısa vadede
çözüm getirecektir.
4320 sayılı kanuna göre Aile Mahkemesine;
• Şiddete uğrayan eşlerden biri
• Aynı konutta yaşayan diğer tüm aile bireyleri
• Olaydan herhangi bir şekilde bilgi sahibi olan Cumhuriyet Savcısı başvurabilir.
Ancak bu başvuru şiddet uygulayan eşe karşı (anne-baba çocuk için) yapılabilir.
Aile Mahkemelerine 4320 sayılı Ailenin Korunmasına İlişkin Yasaya göre yapılan başvurular harca tabi değildir.
Başvuru sonunda aile mahkemesi, yukarıda yazılı tedbirlerden birine karar verirse, bu kararın bir örneğini Cumhuriyet Savcılığı’na gönderir. Cumhuriyet
savcılığı bu kararın uygulanmasını zabıta aracılığı ile izler. Bu karara uyulmaması halinde, herhangi bir şikayeti beklemeksizin zabıta en kısa zamanda
Savcılığı haberdar eder. Cumhuriyet savcılığı bu soruşturma sonunda mahkemenin kararına uymayan eş hakkında Sulh Ceza mahkemesinde dava açacaktır.
Bu tedbirlere aykırı hareket eden eşe üç aydan altı aya kadar hapis cezası verilebilir.
CEZA HUKUKU (TÜRK CEZA KANUNU) AÇISINDAN İSTİSMAR ve İHMALİN HUKUKİ BOYUTU
Sayılı Türk Ceza Kanunu 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Yeni Türk Ceza Kanunun ikinci kitabı özel hükümleri içermektedir. Bu kitap içinde suçlar
ihlal ettiği hukuki yararın niteliğine göre, üç büyük kısım halinde toplanmış ve tasnif edilmişlerdir. Kanunda başta kişilere ait yararların korunması,
ikinci olarak toplumun, üçüncü olarak ise, toplumun en büyük örgütlenmesini oluşturan Devletin yararları korunmuştur. İnsan hakları ve demokrasi ilkelerine
ile uyumlu olmasına özen gösterilerek yapılan düzenlemede, bu nedenle pek çok yeni hüküm yer almıştır. Yasada kişilere karşı suçlara özel hükümlerin başında
yer verilmiş olmakla, insana ve insan haklarını koruma ilkesine verilen üstün değer vurgulanmak istenmiştir. Bu nedenle Türk Ceza Kanunda pek çok yeni
düzenleme söz konusudur ki; bu yasada çocukların lehine olduğu gibi, çocukların aleyhine de düzenlemeler mevcuttur. Örneğin Türk Ceza Kanunun 3l.maddesi
‘Yaş Küçüklüğü’ başlığı altında Küçükleri Ceza Adalet Sisteminin içine sokmuştur. Uluslar arası sözleşme ile taahhüt ettiğimiz Çocukların kendilerine özgü
makamlarda, kendilerine özgü yasa ve usul ile yargılanmalarına ilişkin ilkeler ihlal edilmiştir. Mağdur Çocuklar açısından ise, bu yasada ‘Çocukların
cinsel istismarı ‘ayrı bir başlık ile düzenlenmiş, bir kısım suçların çocuklara karşı işlenmesi ayrıca ağırlaştırıcı neden olarak düzenlenmiştir. Çocuklara
karşı işlenen suçlarda eylemin niteliği ve failin kimliği önem taşımaktadır. Çocuklarla ilgili cinsel suçlarda, Çocuk Hakları Sözleşmesi, B.M. Çocuk Hakları
Sözleşmesine ek çocuk satışı, fuhuşu ve pornografisinin önlenmesine dair ek protokol hükümlerinin yansıması Türk Ceza Kanunun bu hükümlerindeki düzenlemelerde
fark edilmektedir. Çocuğun Aile İçinde Korunmasına da önem verilmiş, Aile mahkemeleri ve Ailenin Korunmasına dair Yasanın Özel hukuk açısından müeyyideleri
söz konusu iken, ihlal halinde cezai müeyyidelerde yasada yer almaktadır. Türk Ceza Kanunda çocuklara karşı işlenen suçların madde başlıkları ve numaraları
:
Çocuklara karşı işlenen suçlar:
Soykırım, TCK.mad.76/e
İnsanlığa karşı diğer suçlar, TCK.mad.77/f
İnsan (çocuk ) Ticareti, TCK.mad.80/3
Çocuk Öldürme, TCK.mad.82/ d-e
Çocuklar üzerinde bilimsel deney, TCK.mad.90.3
Çocuğa işkence, TCK.mad.94/2-a
Neticesi sebebi ile ağırlaşmış işkence, TCK mad.95 1-e,2-e
Eziyet, Madde.96
Koruma, Gözetim, Yardım, Bildirim Yükümlülüğünü İhlali, TCK.mad.97
Cinsel Saldırı, TCK. mad.
Çocukların Cinsel İstismarı, TCK.mad.103
Reşit Olmayanla Cinsel İlişki.TCK.mad.104
Yardım ve Bildirim Yükümlülüğünün yerine getirilmemesi, TCK. mad. 98
Hürriyetten yoksun bırakma, TCK. mad. 109
Eğitim ve Öğretimin Engellenmesi, TCK.mad.112
Çocuğa Yağma, TCK. mad. 149/e
Çocuk Düşürtme, TCK.mad.99/6
Müstehcenlik, TCK.mad.226
Fuhuş, TCK.mad.227
Çocuklara kumar oynatmak, TCK.mad.228
Dilencilik, TCK.mad.229
Çocuğun soy bağını değiştirme, TCK.231
Kötü Muamele, TCK. mad. 232
Aile Hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali, TCK.mad.233
Çocuğun kaçırılması ve alıkonması, TCK.mad.234
Kanuna aykırı Eğitim kurumu, TCK.mad.263.
Suçu bildirmeme, TCK.mad.278.
Kamu görevlisinin suçu bildirmemesi, TCK.mad.279
Sağlık mesleği mensuplarının suçu bildirmemesi, TCK.mad.280.
Çocuğun AİLE İÇİNDE Korunması, İdaresi altında kişilerin (bakıcı, eğitici, öğretici, aile bireyleri) ihmal ve istismarı,
5237 sayılı ve 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren Yeni TÜRK CEZA KANUNDA sekizinci Bölümde “Aile Düzenine karşı suçlar” başlığı altında düzenlenmiştir.
Madde. 232 Kötü Muamele.
(1) Aynı konutta birlikte yaşadığı kişilerden birine karşı kötü muamelede bulunan kimse, iki aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) İdaresi altında bulunan veya büyütmek, okutmak, bakmak, muhafaza etmek veya bir meslek ve sanatı öğretmekle yükümlü olduğu kişi üzerinde sahibi kılındığı
terbiye hakkından doğan d i s i p l i n y e t k i s i n i kötüye kullanan kişiye, bir yıla kadar hapis cezası verilir. Görülmektedir ki, failin kimliği
açısından Yeni Türk Ceza kanununda düzenleme vardır. Ayrıca Aile Hukukundan kaynaklanan yükümlülüklerinin ihlali de Yeni Türk Ceza Kanunda yeni bir düzenlemedir.
Ailenin Korunmasına dair Kanunla örtüşen, Medeni Hukuk ve Ceza Hukukunda istismarın önlenmesi hususunda birbirini tamamlayan düzenlemelerdir.
Madde: 233 Aile Hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali
Aile hukukundan doğan bakım,eğitim veya destek olma yükümlülüğünü yerine getirmeyen kişi,şikayet üzerine l yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Velayet hakları kaldırılmış olsa dahi, itiyadi şarhoşluk veya uyuşturucu maddelerin kullanılması veya onur kırıcı tavır ve hareketlerin maddi manevi özen
yoksunluğu nedeni ile çocukların ahlak, güvenlik ve sağlığını ağır şekilde tehlikeye sokan anne veya baba üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Bu düzenlemeler ile çocukların fiziksel istismar ve duygusal istismarının suç teşkil ettiğini ve müeyyidelendirildiklerini görmekteyiz.
Velayet yetkisi elinden alınmış olan anne-baba yada hısımlarca on altı yaşını bitirmemiş çocuğu veli, vasi, gözetim altında bulunan kimsenin yanından cebir
ve şiddet kullanmaksızın kaçırılması ve alıkonulması da suç olarak düzenlenmiş, cebir ve şiddet kullanılması, çocuğun yaşının 12 yaş altında olması cezanın
bir kat daha arttırılması için ağırlaştırıcı sebep sayılmıştır.
Bazı suçlarda failin kimliği verilecek cezanın belirlenmesinde de etkili olur.
5237 sayılı ve 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren yeni Türk Ceza Kanunda, kanunun yeni sistematiği içinde Adam Öldürme suçu,’Hayata karşı Suçlar’ başlığı
altında, Yaralama ise ‘Vücudun Dokunulmazlığına Karşı suçlar’ başlığı altında düzenlenmiştir. İşkence ve Eziyet suçları ‘ayrı bir bölümde’ yer almaktadır.
Bu suçların çocuklara karşı işlenmesi de ağırlaştırıcı neden sayılmıştır.
Yasada belirtilen cinsel suçlardan mahkum olanlarla, bu suçları çocuk, torun gibi alt soyuna karşı işleyenler çocukları üzerindeki velayet hakkını hakim
kararına gerek olmaksızın kaybederler.
5237 sayılı Yeni Türk Ceza Kanunda Cinsel Dokunulmazlığa Karşı İşlenen suçlar ayrıca bir Bölümde düzenlenmiştir. Madde 102 de cinsel saldırı suçu düzenlenmiş,
bu suçun çocuklara karşı işlenmesi durumunda cezanın yarı oranında artırımı, mağdurun beden ve ruh sağlığının bozulması, mağdurun ölümü halinde ceza artırımı
söz konusudur.
Çocukların Cinsel İstismarı Yeni Türk Ceza Kanununda ayrı bir başlıkla düzenlenmiştir.
Madde l03. Çocukların cinsel istismarı
1. Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismar deyiminden:
a. On beş yaşını tamamlamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştiren
her türlü cinsel davranış,
b. Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar anlaşılır.
2. Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması sureti ile gerçekleştirilmesi durumunda, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
3. Cinsel istismarın çocukla akrabalık ilişkisi bulunan kişiler tarafından, çocuğun vasisi, eğiticisi,öğreticisi,bakıcısı,çocuğa sağlık hizmeti veren ,çocuğa
karşı gözetim ve koruma yükümlülüğü bulunan diğer bir kişi tarafından veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak sureti ile gerçekleştirilmesi
daha ağır ceza ile cezalandırılmayı gerektirmektedir. Ceza yarı oranında arttırılır.
4. Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehdit kullanmak sureti ile gerçekleştirilmesi halinde, yukarıdaki fıkralara
göre verilecek ceza yarı oranında arttırılır.
5. Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması halinde ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin
hükümler uygulanır.
6. Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması halinde onbeş yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur.
7. Suçun mağdurun bitkisel hayata girmesine veya ölümüne neden olması durumunda ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun Nedenlerini düzenleyen 100. maddesinin 3. fıkrasında, ‘aşağıdaki suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin
varlığı halinde tutuklama nedeni var sayılabilir “ şeklindedir. Bu katolog suçların içinde 4. sırada Cinsel saldırı (TCK mad. 102), 5. sırada Çocukların
Cinsel istismarı (TCK.mad.l03)sayılmıştır.
Bu düzenleme ile ‘kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde çocuklara cinsel istismarda bulunanların tutuklanması söz konusudur.
Çocuklara karşı işlenen ve çocuk istismarı teşkil eden Müstehcenlik,fuhus,kumar oynanması için yer ve imkan sağlama,dilencilik Yeni Türk Ceza Kanununda
‘Genel Ahlaka Karşı İşlenen’’suçlar başlığı altında düzenlenmiştir.
CEZA MUHAKEMESİ KANUNU
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı CEZA MUHAKEMESİ Kanunu MAĞDUR ÇOCUKLAR açısından yeni ve lehe düzenlemeler getirmektedir.
CMK. nun 52.maddesine göre ‘mağdur çocukların tanıklığında ses ve görüntü kaydı yapılması zorunludur.’
CMK. nun 236.İşlenen suçun etkisi ile psikolojisi bozulmuş çocuk, suça ilişkin kovuşturma ve soruşturmada BİR DEFA dinlenebilir.
Mağdur çocukların tanık olarak dinlenmesi sırasında psikoloji, psikiyatri, tıp ve eğitim alanında uzman bir kişi bulundurulur.
CMK. nun 234.maddesi’ Mağdur 18 yaşını doldurmamış ise, istemi aranmaksızın baro tarafından avukat görevlendirilir.
18 yaşını tamamlamamış küçüklere soruşturma ve kovuşturma aşamasında ’zorunlu hukuki destek’ çocuk istismarının önlenmesinde etkili olacaktır.
BİLDİRİM YÜKÜMLÜLÜĞÜ
5237 Sayılı Yeni Türk Ceza Kanununda Bildirim Yükümlülüğü ile ilgili düzenlemeler bazı bölümlerde yer almaktadır.
Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi.
Madde 98. (1) Yaşı, hastalığı veya yaralanması dolayısı ile, ya da başka herhangi bir nedenle kendini idare edemeyecek durumda olan kimseye hal ve koşulların
elverdiği ölçüde yardım etmeyen ya da durumu derhal ilgili makamlara bildirmeyen kişi bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2)yardım yada bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi dolayısı ile, kişinin ölmesi durumunda, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
Madde 278. Suçu bildirmeme.
İşlenmekte olan bir suçu yetkili makamlara bildirmeyen kişi 1 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İşlenmiş olmakla birlikte, sebebiyet verdiği neticelerin
sınırlandırılması halen mümkün bulunan bir suçu yetkili makamlara bildirmeyen kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır. Mağdur 15 yaşını bitirmemiş
bir çocuk olması durumunda verilecek çeza yarı oranında arttırılır.
Madde 279. Kamu Görevlisinin Suçu Bildirmemesi
(1) Kamu adına soruşturma ve kovuşturmayı gerektiren bir suçun işlendiğini görevi ile bağlantılı olarak öğrenip de yetkili makamlara bildirimde bulunmayı
ihmal eden veya bu hususta gecikme gösteren kamu görevlisi altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Suçun Adli kolluk görevi yapan kişi tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında arttırılır.
Madde.280 Sağlık mesleği mensuplarının suçu bildirmemesi.
(1) Görevini yaptığı sırada bir suçun işlendiği yönünde bir belirti ile karşılaşmasına rağmen, durumu yetkili makamlara bildirmeyen veya bu hususta gecikme
gösteren sağlık mesleği mensubu l yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Sağlık mesleği mensubu değiminden tabip, diş tabibi, eczacı, ebe, hemşire ve sağlık hizmeti veren diğer kişiler anlaşılır.
Devlet eli ile işletilen sağlık kuruluşlarında görev yapan sağlık mesleği mensupları, kamu görevlisi sıfatını taşımaktadır. Bu kişilerin suçu bildirme yükümlülüğüne
aykırı davranmaları halinde, madde 279.uygulanacaktır. Bu düzenlemeler ile, 235.maddeyi karşılayan 279.madde olup, 280.madde ise Yeni bir düzenlemedir.
278.madde metninden belli suçlar açısından bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi, 279.ve 280.maddelerde de belli kişiler tarafından bildirim yükümlülüğünün
yerine getirilmemesi suç sayılmıştır. Tüm bu düzenlemeler, önceki düzenlemelere göre daha kapsamlı olmakla birlikte, gönüllü bildirim sisteminden vazgeçilmemiştir.
Kaynaklar
T.C Anayasası. Legal Kanunlar Serisi. Lütfü Başöz-Ramazan Çakmakçı.
Akyüz E. Çocuğun Haklarının ve Güvenliğinin Korunması. Ankara. 2000
1.İstanbul Çocuk Kurultayı. İstanbul Çocuk Raporu, İst. Çocukları Vakfı Yayını
Aile Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usulleri Kanunu. Şeçkin. Ankara. 2003
Dr.Ali Karagülmez – Sami Sezai Ural. 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun. T.C Kanunları. Kazancı Yayınları. İstanbul.
UNİCEF-M.E.B Çocuk Hakları Eğitimi Modülü Çankaya-Ankara.2003
Çocuk İstismarı ve İhmali. UNICEF-Adli Tıp Kurumu
Avrupa Konseyi Çocuk Haklarının Uygulanmasına Dair Avrupa Sözleşme Metni.
İstanbul Barosu Ç.H.M üyesi Betül Onursal Çevirisi, İstanbul, 200l
B.M. Çocuk haklarına Dair Sözleşme, Unicef Türkiye Temsilciliği Ankara.
B.M Çocuk Hakları Sözleşmesi, Çocuk satışı, Fuhusu, Pornografisinin Önlenmesine Dair Ek Protokol. UNİCEF-Uygulama El Kitabı.
Ceza Muhakemesi Kanunu, 2005 İstanbul Barosu. Celal Ülgen
Yeni Türk Ceza Kanunu 2005, İstanbul Barosu. Prof.Dr.Erdener Yurtcan.
B.M Çocuk hakları Sözleşmesi..-UNİCEF Türkiye Temsilciliği.
Çocuk Koruma Kanunu, Resmi Gazete.15.07.2005 T.25876 Sayı
Türk Medeni Kanunu, Legal Kanunlar Serisi, Av.Lütfü Başöz-Av.Ramazan Çakmakçı.
geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklarımızı iyi eğitmeli ve onlara iyi sahip çıkmalıyız.
geleceğimiz olan çocuklara iyi sahp çıkmalıyız.
boyle bır suc tuyrusunu ama uluslar arası olen bir suc olursa bunu nereye sıkıyet etebılırız .. saoulun
Cinsel İstismar yasası degişmezse cinsel istismarla suçlananlara acırım. Tec. edenlerede kızamam.Nedemi kızın burnuna dokunan,saçına dokunan istismarcı.istismarada te.’ede aynı agırlaştırıcı ceza uygulanıyor.Yerel mahkeme bile tec. fiiliyle temas etme arasında fark vardır.agır suçla hafif suça aynı agırlaştırıcısı ceza uygulaması olmaz dedi.Teca.’cüye verilen 15 yıllık ceza istismara burnuna,saçına dokunanada veriliyor.Kaza ilede olsa çünkü iddia oldumu sanıgın yapacagı bir şey yok.istismara 3 yıl verilmesi gerekirken 15 yıl 12 yıl düzmece ruhsaglıgı raporlarından fazladan adaletsizce veriliyor.onun için istismarla suçlananlara acıyorum.