BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİN EKOLOJİ-ÇEVRE SAĞLIĞI-TURİZM BAKIMINDAN ÖNEMİ VE KORUNMASI
Ekoloji: Konut, biyoloji biliminin bir kolu. Çevre: ise, bizleri kuşatan yakın yerler. Çevresel bir olay olarak kirlenme, çölleşme, biz insanların neden olduğu, sonuçlarından insanların zarar görüp acı çektiği, savaşımını da yine insanların yaptığı, insanlığın bu gününü ve yarınını yakından ilgilendiren çevresel bir sorundur. Turizm’se: Dinlenmek, görmek ve tanımak gibi amaçlarla yapılan gezi. Bir varlığın önemle korunması. Bir şeyin nitelik ve nicelikçe değeri olma duru, ehemniyet işleri önem sırasına göre yapılması.
A) BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİN EKOLOJİ-ÇEVRE SAĞLIĞI VE TURİZM BAKIMINDAN ÖNEMİ: Bütün canlıların ekolojik açıdan yaşam süreçlerinin oksijen, karbondioksit, besin maddeleri, su ekonomileri ile biyokütle üretimi, doğal döngüler gibi fonksiyonları düşündüğümüz zaman, birçok yaşam süreçlerinde biyoçeşitliliğin önemini kolayca anlarız. Öyle ki; Yedigöller ve Uludağ gibi rekreasyon ve insan sağlığı bakımından son derece önem taşıyan Milli Parklar düşünülecek olursa bunların çevre, insan ilişkileri açısından ne kadar büyük ve önemli rol oynadığını sanırım daha iyi anlarız. Örneğin: Köyceğiz Dolayın da deniz kaplumbağalarının korumaya alınmasından sonra, burayı merakla gelip ziyaret eden turistler sayısında tahmin edilenin üstünde büyük bir artış olması açısından, biyolojik çeşitliliğin turizm bakımından önemi daha da artmıştır. Düşünebiliyor muyuz? “Hayat yalnız kendini beslemek değil, çoğalmak ve meyve vermektir.” Öyle ki, “Yazar eseri değil, eser yazarı yaratır.” Bizler de sağlığımız için çevreyi sağlıklı kılalım. Her gün akşamları Kozan’ımızın sisli gibi bir hava ile kaplı oluşu sanırım sağlığımızı olumsuz yönde etkilemektedir. Bu çevre konusuna yaşamımız müsait gelirse Haziran ayında çevre gününe erişebilirsek geniş geniş anlatmaya çalışacağız.
Doğanın ekolojik, ekonomik, sağlık, kültürel, çevresel ve tarihsel birçok hizmetleri vardır. İşte Ülkemizin özgün biyolojik çeşitliliğini simgeleyen Kasnak Meşesi, Sığla Ağacı, Akdeniz Foku gibi canlılar toplumun da, biyoçeşitliliğin bilim, eğitim ve turizm açısından öneminin yadsınamaz birer belgeleridir.
B)BİYOÇEŞİTLİLİĞİN KORUNMASI: Biyoçeşitliliğin kısa olsa da buraya kadar açıklanan çeşitli alanlardaki çok önemli işlevleri anımsanırsa, bütün canlı türlerinin neden ve niçin mutlak surette korunmasının gerektiğini kolayca anlaşılır. Esas sorun bu korunmanın nasıl yapılacağı ve bunda nasıl başarılı, verimli olunabileceğidir. Çünkü; bütün dünya da DOĞAL VARLIKLAR inanılmaz bir hızla azalmakta olduğu gibi bunlardan bazılarının türlerinin yok olmasının üzücü yönleridir. Aşağıdaki sayısal değerler bu yok oluş hızının somut örneklerindendir.
a)Geçirdiğimiz son 100 yılda yaklaşık 30.000 bitki türünün hepsi yok olup gitmiştir.
b)Bitki ve hayvan türlerinin halen günde üç canlı türünün soyu-sopu tükenmekte.
c)Afrika’da son 20 yıl içinde fildişi için 750.000 fil öldürülmüştür. Bizde de kartalın türünün azaldığı tespit edilmiştir.
d)Yurdumuz’daki ormanlarımızın 1950-1980 yılları arasında ormanlarımızın % 25’i yok edilmekle kalınmayarak,bu durum daha da artmıştır. Dahası orman içi köylüler kaçak tarla açmışlar, bunlarda ödüllendirilircesine açma yapanlara yeni yasa gereğince üzerlerine tapulandırılmıştır.
e)Dünyamız da halen dakikada elli dönümün üzerinde ormanlık alanın yok edildiği tespit edilmiştir. Bu durumsa; Biyolojik çeşitlilik, ekonomik, çevresel, sosyal ve kültürel yönden hiçte iç açıcı olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu sayısal değerler, yalnız dünya üzerinde değil, Ülkemiz için de bütün canlı varlıkların türlerinin korunması gerektiğini göstermektedir. Ancak, biyoçeşitliliğin bakılıp, korunmasında karşılaşılan bazı ilginç güçlükler doğuyor. Canlı varlıkların ekonomik değeri, sanayi, tıp, eczacılık ve kültürel yönden önemini aklımızdan çıkarmayalım. Doğanın yararlarını bildiğimize göre; hem resmi kuruluşlar, hem de kamu kuruluşlar TEMA’YA destek vermelidir. Yok olan doğa varlıkları sağlığımızın olumsuz etkilenmesi demektir. Olmasa da olur demeyelim. Olmazsa olmayız. Ancak bugün göze bile çarpmayan küçük bir çiçeğin, hatta bir hayvan türünün, gelecekte en amansız hastalıklara karşı kullanılabilecek bir ilacın hammaddesi olup, olmayacağını kimse bilememektedir. Hiç düşünüyor muyuz? Böyle bir canlının yaşamımız üzerindeki olumlu yararlarını?
Öyle ki: Kan kanserine karşı kullanılan etkili bir ilacın hammadde kaynağı olan CATHARONTHUS ROZEUES Bitkisi bunun bir tipik örneğidir. Bu çeşitli bitkinin, tipik ve eczacılıktaki değeri anlaşıldığı zaman yaşadığı ortamın % 90’ı ormanlarla birlikte ortadan kaldırılmış, yok edilmiştir. Yine: Kalp rahatsızlığı için: 100 gr. Ispanak tohumu, 100 gr. Oğul otu, 600 gr. Balla macun yapılıp yendiği zaman faydalı olduğunu.
ben bunu çok sevdim aradigim ödevi buldum ve öğretmenim bana 100 verdiçok beğenndi
süper
gercekten de güzel bir bilgi.Elinize sağlık
Teşekkürler