Beynin dili ve Nöroterapi

Beynin dili ve Nöroterapi

Neden bazı insanlar hep sinirlidir? Bazılarımız laf bitmeden hemen yapıştırır cevabı. Kimimiz sabırsız yerinde durmaz. Bazıları dağınıktır hep kaybederler hatta eşyalarını sürekli. Kimileri suskun, kimileri çok konuşur. Dokunsanız ağlar birileri.

Bu farklılıkları yaratan beynimizin çalışma özelliğidir. Doğuştan almışızdır bazılarını ana-babamızdan ya da sonradan oluşuvermiştir beynimizde birşeyler.

Beynin ön tarafı, insanı hayvanlardan ayıran temel özellikleri yönetir. Dikkat, konsantrasyon, sabır, muhakeme etme, hatalardan ders çıkarma, analitik düşünce, gelecekle ilgili öngörüde bulunma, sağduyu, insanların duygularını anlama, hoşgörü, tolerans, düzenli olma, zamanı iyi kullanma, etkilere uygun tepkiler verme.

Beynimizin ön tarafında oluşan farklılıklar, karekterimizi belirler. Aslında grinin tonlarıyız bizler. Gri tonu koyulaştıkça hastalıklar ortaya çıkıyor. Renkler normal tonlarda ise normal insanlar sayılıyoruz.

Örnegin, dikkat eksikliği olan çocuklarımız; okulda başarılı olmakta ve derslerine çalışmakta zorlanıyorlar. Çünki dikkatlerini toplayıp ders dinleyemiyorlar. Dikkatlerini verdiklerinde beynin ön bölgesi çalışması bozuluyor, bunun sonucu olarak canları sıkılıyor, dersten kopuyorlar. Kimileri dalıyor, hayal kuruyor ya da derste arkadaşıyla konuşuyor. Sonuç: bu çocuk adam olmaz, yaramaz, tembel, özel derse ihtiyacı var, daha çok üstüne düşmeli vb..

Amerika BD’nde yapılan bir araştırma, dikkat eksikliğinin her 8 çocuktan 3’ünde görüldüğünü saptamış. Ciddi bir rakam. Bu sonuca göre dikkat eksikliğinin önemli eğitim, öğretim ve sosyal bir sorun olduğu söylenebilir.

Belkide daha ciddi bir sorunu bu çalışmayı takip eden diğer bir çalışma gösteriyor. Bu çocukların şikayetleri 18 yaşından sonra her 3 çocuktan 2’sinde kalıcı oluyor.. Kısaca yetişkin her 4 kişiden birinde dikkat eksikliği bozukluğu var.

Yetişkin dikkat eksikliği bozukluğu olan insanları şikayetleri: tezcanlı, acelecidir. Aniden parlar, öfkelenir ama siniri çabuk geçer nadiren geçmeyebilir ve ciddi sorunlarla karşılaşılabilir. Sakinleştikten sonra yorgunluk ve pişmanlık yaşar. Biyolojik saatleri bozuktur bazılarının. Sabahları yataktan kalkmakta zorlanırlar. Yorgun kalkarlar. Bazen işlerine geç kalırlar. Etkilere uygun tepki vermede zorlanırlar. Kırıcı konuşur karşısındakilerin kalbini kırabilir, uygunsuz davranış gösterebilirler. Bu yüzden iş arkadaşları, patronları, öğretmenleriyle sorunları vardır. Aceleci olduklarından bazen doğru karar vermede zorlanırlar. Ketum olamazlar. Yanlış anlaşıldıkları hissine kapılırlar bazen.

Okumayı sevmezler ya da uzun süre okuyamazlar. Uykuları gelir, esnerler.

Günlük, rutin işler onlara göre değildir. Sıkılırlar. Onlara heyecan gerekir. Bayılırlar heyecana. Çünki beyinlerinin ön bölgesinde hassasiyet vardır. Grinin tonu koyulaşmıştır. Heyecan ile beyinde oluşan adrenalin hassas olan beyin bölgesini uyararak bu bölgenin daha iyi çalışmasını sağlar. Adrenalin bağımlısıdır dikkat eksikliği olanlar. Heyecan arayışları ve bulma yöntemleri kişiden kişiye değişir. Çapkın bir erkeğin heyecan arayışı malümunuzdur. Dikkat eksikliği olan çocukların heyecan kaynağı yaramazlık, anne, baba ve öğretmeni kızdırıp tepki almak ve bitip tükenmek bilmeyen bilgisayarda oyun istekleridir. Tepki alıp azar işiten çocukta da adrenalin salınımı artar. İşte bu nedenle çocuklar kızdırmaktan ve yasaklı davranışlardan hoşlanırlar. Tabiki bunu bilinçsizce yaparlar. Çünki kontrolleri beyinlerindedir. Çünki beyinlerinin adrenaline ihtiyacı vardır.

Aynı olay yetişkinlerde de gözlenir. Çabuk sinirlenen, dertlenen, kendilerini acındıran insanların beyinleri de adrenalin salgılar. Çünki beyinlerinin adrenaline ihtiyacı vardır.

Günlük yaşantımızda kullandığımız pek çok maddenin beyni uyarıcı ve hassas olan bölgeleri geçici süre düzeltici etkileri vardır. Çay (tein), kahve (kafein), kola (X maddesi), sigara (nikotin), alkol (etil alkol). Ayrıca sodalı içecekler, esrar, amfetamin, eroin.

Neden bazı insanların çok çay ve kahve içtikleri daha iyi anlaşılıyor değil mi ? Birde yanında keyif sigarası. Her teneffüste kola ya da gazoz içen çocuklar.

Sizi kızdıran çocuklarınıza, size dertlenen insanlara, her yemeğin yanında kola içmek isteyenlere, sinirlenip davranışlarını değiştiren insanlara ve sigara içinlere kesinlikle taviz vermeyiniz. Çünki bu insanlar beyinlerindeki hassasiyetleri geçici olarak düzeltebilmek adına bu yanlış davranış modelini öğrenmişler. Onların beyinleri doğru davranış modelini geliştirip kötü alışkanlık ve davranışlardan kurtulabilirler. Eğer bu insanlar sizin için önemli ise taviz vermeyiniz.

Çocuğunuz sizi kızdıracak davranışları inadına yapıyorsa sakın kızmayın. Önce ilgisiz davranın. Onlara kızmayacağınızı, sizi kızdıramayacaklarını gösterin. Birkaç denemeden sonra hem siz kızmaktan kurtulacaksınız hem de onların beyinleri yanlış davranış modelini uygulamayı bırakacak. Daha sonra da kızmak yerine her zaman sakince ama ciddi bir biçimde doğrusunu anlatın.

Beyinde neden duyarlılık gelişiyor ?

Anne-babadan alınan genetik özellikler beyinlerimizdeki hassasiyet derecesini belirler. Doğum esnasında olan zorluklar, doğum sonrası uzamış sarılık, anne sütü almamak, beyni etkileyen çocukluk dönemi ateşli hastalıklar, kafa darbeleri, beyne kan akışını durduran hastalıklar ve büyük ameliyatlar beyin hassasiyetlerini ortaya çıkartır ya da artırırlar.

Beyin duyarlılığının ne zararı var ?

Adı üstünde aslında. Beyni normalden daha hassas hale getiriyor. En büyük duyarlılık  arttırıcı neden ise; stres ve üzüntüler.

Başında sinirsel sözü olan tüm şikayetlerin nedeni beyin hassasiyetidir. Sinirsel tansiyon, sinirsel başağrısı, sinirsel mide ağrısı vb…

Bir örnek: aynı yaş, kilo ve boyda 3 erkek. Her üçününde eşit özellikle beyin hassasiyeti var. Biri mutlu, diğeri normal, sonuncusu ise stresli. Her üçüde yerden ağır bir eşya kaldırıyor. Mutlu olanda bir sorun yok. Normal olanın hafifçe beli ağrıyor, bir süre sonra geçiyor. Stresli olanın beli ağrıyor ve tutuluyor. 5 gün istirahatle geçiyor. İşte stresin etkisi budur. Beyin hassasiyeti stresle artar. Vucuttaki tüm kasları beyin çalıştırır. Bel çevresindeki kaslar beyin hassasiyeti ve stres ile beyin tarafından iyi kontrolü bozulur. Bu nedenle ağır eşya kaldırırken bel kasları her zamanki gibi kasılır ama beyin kötü yönetim gösterdiğinden kasılma şiddeti artmış ve gevşeme sorunu olmuştur.

İyi çalışan, hassasiyeti olmayan beyin stres altında şikayet çıkarmaz. Hassasiyeti olan beyin stres altında çalışması bozulur ve sonucunda vucudu, davranış ve düşünceleri iyi kontrol edemez. Migren ve diğer başağrıları, depresyon, kulak çınlaması, sinirlilik hali, takıntı hastalığı, kişilik bozuklukları, madde ve alkol bağımlılığı, ellerde titremeler, başdönmesi, boyun, sırt ve bel ağrıları, yaygın vucut ağrıları, uzun süreli kabızlık, mide ağrıları ve hazım sorunları, nedeni bulunamayan görme, işitme vb..ile ilgili şikayetler, sinirsel olarak nitelenen şikayetlerin nedeni beyinde yer alan hassasiyetlerdir.

Beyin dilini iyi okumak hekimlerin görevidir. Hastalar öncelikle kişi olarak değerlendirilmeli, kol, bacak, kalp, mide olarak görülmemelidirler. Tıp fakültesi 1. sınıf deontoloji dersinin ilk konusu “hastalık yoktur, hasta vardır” sözü hekimler tarafından unutulmamalıdır. Her hastanın şikayeti kendine özgüdür ve sadece o hasta ile ilgilidir. Tıpta genelleme yapmak ve peşin hükümlü olmaktan kaçınılmalıdır. Beyin dilini okumadan, bedenimizin patronu beynin ne dediğini gözardı ederek doğrudan şikayet ile ilgilenmek herzaman doğru teşhis ve tedavi getirmeyecektir.

Beyin duyarlılığı nasıl belirlenir ?

Beyin duyarlılığı, beyin çalışma yöntemini gösteren tetkiklerle belirlenir.

1.QEEG (beyin haritalama yöntemi): Doğrudan beyin çalışması hakkında bilgi verir. Klasik EEG kayıtlamasında olduğu gibi yapılan çekim, daha fazla beceri ve emek gerektirir. Düşük elektrik akımı ile oluşan beyin aktivitesi kaydedilerek bir bilgisayar programı ile analiz edilir. Sonuçlar, programın veribankasında yeralan normal kişilerin analizleriyle karşılaştırılır. Normalden ne kadar sapma olduğu, beynin hangi bölgelerinin çalışmasında hassasiyet gerçekleştiği saptanır. Ayrıca çocuklarda öğrenme zorluğu düzeyi, IQ (zeka testi) ve kafa travması hassasiyet düzeyi rapor edilir. Bulgular tedavi takibi açısından da önemlidir.

2. SPECT, PET, fMRI: ABD’nde bir çok eyaletlere yayılan bir psikiyatri klinikler zincirinde SPECT görüntüleme yöntemi ve QEEG rutin hale gelmiştir. SPECT, PET ve fonksiyonel MRI ile bozuklular, beynin kanlanma özellikleri kullanılarak görüntülenir. Çekimden önce verilen kontrast madde beyinde hassas olan bölgelerde birikir. Adı geçen hastalıklarda artmış ya da azalmış beyin çalışma hassasiyetleri gözlenmekte ve tedavi etkinliği takibinde kullanılmaktadır.

Beyin duyarlılığı nasıl tedavi edilir ?

Nöroterapi: 20 yıl kadar önce ABD’nde başlayan yöntem bugün özellikle batılı ülkelerde yaygın olarak kullanılmaktadır. Yaşantımız boyunca elde edilen deneyimler beynin öğrenme gücü ile ilişkilidir. Bu güç beyinden kaynaklanan hastalıkları tedavi etmede kullanılabilir. İlaçların kimyasal olarak gösterdikleri etkiyi nöroterapi öğrenme yoluyla elde etmeye çalışır. Etkilerini ilaçlarda olduğu gibi hücre geçiş bölgelerine kimyasal olarak değil, direkt artan ya da azalan akım üzerine gösterir.

Öncelikle beyin elektriksel aktivitesi ölçülerek hassasiyet olan bölgeler belirlenir. Bunun için QEEG ile beyin haritası çıkartılır. QEEG sonucu bize beynin hangi bölgelerinde nöroterapi uygulanacağını gösterir. Tesbit edilen bölgelere elektrot bağlanır. Diğer ucu nöroterapi aletine bağlıdır. Alet monitöründe seçilen bölgenin özellikleri kişiye gösterilir. Normalde olması gereken akım özelliği de gösterilir. Akım özellikleri normale yaklaştıkça çıkan ses beyne başarılı olduğu mesajı verir. Seanslarla belirlenen hedefe ulaşılmaya çalışılır. Bir bölge için 4-12 seans uygulanır. Her seans 30 dk. sürer. Bu süre sonunda beyin çalışma özellikleri istenen düzeye getirildiğinde ilgili bölgeye ait şikayetlerde düzelme olduğu görülür. Nöroterapide dışarıdan akım ya da uyaran verilmez.

QEEG rehberliğinde uygulanan nöroterapinin hiçbir yan etkisi yoktur. QEEG olmadan doğrudan uygulanan nöroterapilerde hem başarı şansı azalır hemde yan etkiler görülebilir.

Nöroterapinin etkili olduğu durumlar:

Çocuklar için; dikkat eksikliği, öğrenme zorluğu, sınav stresi (anksiyete), okul başarısını arttırmak için, hafif zeka geriliği

Yetişkinler için; aşırı sinirlilik hali (anksiyete), başağrısı, başdönmesi, unutkanlık, uzun süreli vucut ağrıları, psikiyatrik sorunlar (özellikle ilaç tedavisi ile geçmeyen ya da ilaç kullanmak istenmeyen durumlar için): depresyon, kişilik değişiklikleri, madde bağımlılığı, takıntı hastalığı (OKB), panik atak, fobi ve korkular.

nörolojik sorunlar; migren, sara hastalığı (epilepsi), bunama (alzheimer) ve parkinson hastalığı erken dönemi, hafif felçler, tik bozuklukları, kulak çınlaması, huzursuz bacak sendromu, kronik yorgunluk sendromu.

Sporcular ve sanatçılar için; performans arttırma.

Herhangi bir yakınması olmayan ancak işinde daha iyi performans isteyenler için nöroterapi performans arttırmada kullanılır. Yurt dışında özellikle sporcu ve creative sanatçılar ilgi göstermektedir. Japon işadamları, 2006 dünya şampiyonası öncesi İtalya milli futbol takımı, Amerika BD’nde basketbol oyuncuları ve ingiliz klasik müzik sanatçıları örnek verilebilir.

Nöroterapinin ilaç tedavisinden üstün tarafı, yan etkisinin olmaması, bozuklukları lokal olarak düzeltebilmesi ve ilaç tedavisinden çok daha fazla kalıcı etki yaratmasıdır. Ayrıca ilaçların tedavi edemediği durumlarda da etkili olması nöroterapinin önemli bir üstünlüğüdür. İlaç tedavisinin yeterli olmadığı bazı durumlarda da nöroterapi destek tedavisi olarak uygulanabilir.

Sonuçta tedavi yöntemi ne olursa olsun amaç en iyi şifa düzeyine ulaşmak olmalıdır.

Uluslararası noroterapi derneğinin internet site adresi www.isnr.org Türkçe nöroterapi sitesi www.noroterapi.com adreslerinden ayrıntılı bilgi ve referanslara ulaşılabilir.

Dr Güçlü ILDIZ

2 Yorum
  1. 14 Şubat 2012
  2. 12 Eylül 2014

Yorumunuzu Yazınız

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir