23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı

23 Nisan 1920 tarihi Türk Ulusunun şanlı tarih sayfasında büyük önem taşımaktadır. 23 Nisan 1920 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin açıldığı günün yıldönümü olarak kutlanmaya başlanan ulusal bayram,ilk kez 23 Nisan 1920’de “Hakimiyeti Milliye Bayramı” olarak kutlanmıştır. Çocuk Bayramı’nın tarihsel gelişimi ise şöyle olmuştur.

1930’lu yıllarda Çocuk Esirgeme Kurumunun gelenekselleştirdiği “Çocuk Haftası”nın (23 Nisan – 1 Mayıs) başlangıcının da bu bayramla aynı güne rastlaması sebebiyle “Milli Hakimiyet Bayramı ” ile Çocuk Bayramı aynı gün kutlanmaya başlamıştır. 27 Mayıs 1935’te bu gün, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak kutlanılmaya başlanmıştır. 1979’un, UNESCO tarafından ‘çocuk yılı’ ilan edilmesiyle de bu bayram,uluslararası nitelik kazanmıştır.
 

Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk ve tek ulusal bayramıdır. Atatürk’ün Türk çocuklarına armağan ettiği bayram dünya çocukları arasında sevgi ve dostluk bağlarının geliştirilmesi ve tüm insanların barış içinde yaşayacakları bir dünyanın oluşmasına katkıda bulunmak için her yıl düzenlenmektedir.

Atatürk’ün çocuk sevgisi herkes tarafından bilinmektedir. Atatürk’ün manevi çocuklarıyla ilişkisi, o yıllarda yaşayan kişilerin anı kitaplarında yer almaktadır. Atatürk her fırsatta ‘‘Bugünün küçükleri yarının büyükleri” diyerek çocukların toplumların gelişimi için ne denli önemli olduğunu belirtmiştir.

Geleceğin çocukların elinde olduğunu düşünen Atatürk, 1924’te ilk Meclis’in açılış tarihi olan ’23 Nisan’ gününün bayram olarak kutlanmasına karar vermiş ve daha sonra bu bayramı çocuklara armağan etmiştir. 1979’dan bu yana her yıl 23 Nisan’da TRT tarafından geleneksel olarak 23 Nisan Çocuk Şenliği düzenlenmektedir. Bir hafta süren etkinliklere 8 – 12 yaş arası dünya çocukları davet edilmektedir.

 
Farklı kıtalardan farklı ülkelerden gelen çocuklar gönüllü ailelerin evlerinde misafir edilmektedir. 1979’da 6 ülkenin katılmasıyla uluslararası boyutta kutlanmaya başlanan şenliklerde bugüne kadar yüzlerce ülkeden onbinlerce kişi konuk olmuştur.

Dünyada çocukların sahip olduğu tek bayram olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı hepimize kutlu olsun. Ulu önder Atatürk’ün önemle üstünde durduğu barış dolu günler tüm dünya çocuklarınca oluşturulsun. Öyle sağlam temeller atılsın ki, sevgiyle inşa edilen barışı kimse yıkamasın…

Yazımızda o günlerde yaşanan anıya da yer vermek istiyoruz. Atatürk’ün 23 Nisan hakkındaki anısı şöyle:

BULUNUR!..
Kurtuluş savaşı henüz başlıyordu. Ordu yoktu ve her taraftan vatanın bağrına giren düşmanlara karşı ancak gönüllü çetelerle savaş yapılıyordu . Mebuslar arasında bile, dövüşü göze alan, fakat ümitsizlikten kurtulamayanlar vardı.

Bir gün büyük millet meclisinde vatanın kurtulması için neler yapılması lazım geldiği hakkında heyecanlı konuşmalar oluyordu. Mebuslardan biri, sözleri büyük vatan şairi Namık Kemal’in şu beyiti ile bitirdi: “Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?..”

En büyük ve korkunç düşmanın ümitsizlik olduğunu pek iyi bilen Atatürk bu beyitin iki kelimesini değiştirerek, fakat veznini de bozmaksızın sert ve sarsılmayan bir sesle şu cevabı verdi:
“Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini, bulunur kurtaracak maderini!…”
“Siz Ankara’ dan giderseniz, ben Elmadağ’na çıkar, kurşunum bitinceye kadar vatanı tek başıma müdafaa ederim!..”

23 Nisan 1920… Ankara’da büyük millet meclisi açılmıştır. Memleketin her tarafından birçok milletvekilleri gelmiştir. Bu yeni meclise gelenlerin bir kısmı Ankara’da hiçbir şeyin olmadığını görünce, ümitsizliğe düşmüşlerdi. Bahsedilen ne Yeşilordu, ne hazine, ne yatacak otel, hiçbir şey yoktu. Sadece, Mustafa Kemal…

…Bazılarına bu dava çürük gelmiş olacak ki, memleketlerine dönmeye karar verdiler. Bunlar geri dönerlerse mecliste huzursuzluk olacağını anlayan Mustafa Kemal, kürsüye çıktı. O gün pek heyecanlıydı. Atatürk’ün hayatında belki de böyle canlı bir tablo doğmamıştı. Milletvekillerine hitaben :
– İşittim ki, bazı arkadaşlar yoksulluğumuzu bahane ederek memleketlerine dönmek istiyorlarmış. Ben kimseyi zorla milli meclise davet etmedim. Herkes kararında özgürdür, bunlara başkaları da katılabilirler. Ben bu mukaddes davaya inanmış bir insan sıfatı ile buradan bir yere gitmemeye karar verdim. Hatta, hepiniz gidebilirsiniz. Asker Mustafa Kemal mavzerini eline alır, fişeklerini göğsüne dizer, bir eline de bayrağını alır, bu şekilde Elmadağ’ına çıkar, orada tek kurşunum kalana kadar vatanı savunurum. Kurşunlarım bitince de bu aciz vücudumu bayrağıma sarar, düşman kurşunları ile yaralanır, temiz kanımı, mukaddes bayrağıma içire içire tek başıma can veririm. Ben buna and içtim!.. diye feryat edince, herkesi bir heyecan dalgası sardı. Hiç biri gözyaşlarını tutamıyordu. – Falih Rıfkı Atay
Banoğlu, Age, S. 497

24 Yorum
  1. 10 Nisan 2013
  2. 10 Nisan 2013
  3. 10 Nisan 2013
  4. 10 Nisan 2014
  5. 10 Nisan 2014
  6. 12 Nisan 2014
  7. 14 Nisan 2014
  8. 16 Nisan 2014
  9. 17 Nisan 2014
  10. 17 Nisan 2014
  11. 17 Nisan 2014
  12. 18 Nisan 2014
  13. 18 Nisan 2014
  14. 19 Nisan 2014
  15. 21 Nisan 2014
  16. 21 Nisan 2014
  17. 21 Nisan 2014
  18. 15 Mart 2015
  19. 06 Nisan 2015
  20. 21 Nisan 2015
  21. 21 Nisan 2015
  22. 21 Nisan 2015
  23. 21 Nisan 2015
  24. 12 Nisan 2023

Yorumunuzu Yazınız

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir