YAS VE YASA MÜDAHALE

YAS VE YASA MÜDAHALE -Bölüm I

Pek çok insan yaşamı boyunca sahip olduğu iş, eşya ya da sağlık gibi kendisi için önemli olan bazı şeyleri kaybetmiş olabilir.Bu durumlar, kaybedilen obje ile ilgili olarak, bazen kişi için oldukça stresli üstesinden gelinmesi zor yaşantılar haline gelme potansiyeli taşımaktadır.

Birey için en yıkıcı ve en çok zorlanılan kayıp yaşantısı hiç şüphesiz ki sevilen bir kişinin kaybıdır. Bu kayıpla birlikte geride kalan kişi için zor ve acılı bir süreç başlar.Kayıp, kişinin yaşamını tümden değiştirebilir, kişi kendisini terkedilmiş hissedebilir, suçluluk ve öfke hakim duygular haline gelebilir.Çoğunlukla üstesinden gelinmekte zorlanılan bir boşluk ve anlamsızlık duygusu vardır.Kayıp yaşantısıyla kişi kendi dokunulmazlık duygusunu kaybetmiş ve kendi ölümlülüğü ile de yüzleşmiştir.

Bu dönemde kişinin genel olarak yaşama bakışı, tutumları, duyguları , kurduğu ilişkileri , önceki yaşantıları ve dini inançları “ölümü “, fiziksel olarak vücudun işlevlerini durdurmasından daha fazla bir şey olarak anlamlandırmasını sağlar. Bu süreç, yaşamı çoğunlukla kesintiye uğratır ve ortaya çıkardığı ek stresler nedeniyle de kişiyi biyopsikososyal alanlarda çeşitli risklerle karşı karşıya bırakır.

Yası, kayıpla başlayan duygusal, bilişsel, davranışsal, bedensel ve sosyal alanlarda değişimlerle belirlenen karmaşık bir yaşantı olarak tanımlayan Lindemann, başlangıçta bir rahatsızlık olmasa da doğurabileceği sonuçlar açısından bu sürecin dikkatle izlenmesi ve ele alınması gereken bir süreç olduğunu belirtmiştir.

Kaybedilene ait özellikler ve bunların kişi için taşıdığı önem ve anlam, geride kalanın daha önceki kayıp yaşantıları, kullandığı başa çıkma yolları, fiziksel ve ruhsal sağlığı, içinde bulunduğu gelişim evresi gibi özellikler yasın gidişini belirleyen temel öğelerdir.

Kaybedilen kişinin ardından yaşanan yas süreci ve buna ait acı yaşantısı, çoğunlukla iyileşmenin bir parçası olarak görülebilir ve normal olarak yaşanan böyle bir dönemin sonucunda kişi, yeni ilişkiler yoluyla yeni bağlar kurabilme, yaşamını düzene sokabilme ve yeni doyumlar bulabilme sürecine girebilir.

Yas sürecinin kendisi hastalık değildir ve bu sürecin doğal gidişine müdahale ihtiyacı yoktur.Öte yandan kaybedilen ilişkinin yerine, yeni yapıcı ilişkiler kurulamamış ve önceki ilişkiye benzer bir doyum sağlanamamışsa, yas süreci tamamlanamamış olarak kalabilir ve kişinin işlevselliğinde bozulmaya neden olabilir.

Normal Yas Süreci
Sevilen bir kişinin kaybıyla birlikte kişinin geçirdiği yaşantılar belli başlı dört evreden oluşur. Bu devreleri şu şekilde inceleyebiliriz.

% İnkar Dönemi
% Arama ve İsyan Dönemi
% Çökkünlük ve Onarma Çabaları Dönemi
% Yeniden Bütünleştirme ve Yapılandırma .

Bu evrelerin başlangıçları ve bitişleri çok kesin sınırlarla ayrılmamaktadır.Sağlıklı olarak tamamlanmış bir yas sürecinin genellikle bir yıl ve daha uzun sürmesi beklenebilir. Özellikle kayıp nispeten yakın bir aile bireyine ait ise bu süre daha da uzun olabilir.

Yas yaşantısının uzunluğu, yoğunluğu, nasıl yaşandığı yastaki kişinin kişilik özelliklerine, kaybedilenle olan ilişkinin biçimine ve çevresel değişkenlere bağlı olarak değişir.Bu değişkenler çoğunlukla olumlu ise , yasın, profesyonel yardıma gereksinim duyulmaksızın, sağlıklı bir çözüme ulaşması sık rastlanan bir sonuçtur.

Yedi önemli özellik yastaki kişilerin çoğunda görülür. Bunlar ;

1. Gerçeğin anlaşılması süreci; Kaybın inkarından kabulüne geçiş ,

2. Anksiyete ve korku duygularının sıklıkla yaşanması ,

3. Kaybedilen kişiyi aramaya yönelik davranışlar ,

4. Yoğun öfke ve suçluluk duyguları ,

5. İçsel kayıplara ve yok olmaya ait yoğun kaygı ve korkular ,

6. Ölen kişiye ait belirtilerin, davranışların ve tutumların taklit edilip sürdürülmesi ,

7. Normal yas sürecinin anormal görüntüleri .

Konuyla ilgili yazımızın diğer bölümlerini de okumayı unutmayınız. Konunun farklı açılardan ele alındığı yazımız yeni bakış açılarıyla devam edecek.

Yorumunuzu Yazınız

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir