TERÖR OLGUSU

TERÖR OLGUSU

Ülkemiz gündeminde olan ve gündemde de kalacağa benzeyen terör olgusu, kökleri tarihin derinliklerinde olan ve az bilinen sosyal bir olgudur. Tarihi, insanlığın tarihi kadar eskidir. İnsan yaşamının başlangıcından günümüze kadar, her yerde ve her toplum kesiminde bir şekilde “Terör” ve “Terörist” olgusu görülmüştür. Maalesef insanlık var olduğu sürece de bu olgu var olmaya devam edecektir.


Dünyadaki halihazır askeri ve politik ortamın devletlerin birbirine karşı doğrudan güç kullanmalarını güçleştirmiş olması nedeniyle, hasım devletler tarafından hedef devletleri yıpratmak, gelişmesini ve güçlenmesini önlemek, uygun ortam yaratıldığında da taviz koparmak maksadıyla, terörizmin kullanılması tercih edilen yöntemdir. Terörizmin, devletler arasında örtülü olarak kullanılabilen bir güç aracı olarak giderek yaygınlaşması, terörizme uluslar arası bir nitelik kazandırmaktadır.

Böyle bir ortamda, teröre yaklaşımda uluslar arası alanda anlayış ve uygulama birliğinin sağlanamayacağı ise diğer bir gerçektir. Terör olgusu karşısındaki yaklaşımlar çok farklı olunca da, neyin, ne zaman terör olduğu, ne zaman, kimler tarafından yapılırsa terör sayılmayacağı problemi karşımıza çıkmaktadır. Nitekim, bir kısım ülkeler, sonuçları itibariyle terörizme karşı bir tutum içerisinde görünseler de, bazı nedenleri öne sürerek farklı tavırlar takınabilmektedirler. Bu durum uluslar arası alanda terörizme karşı müşterek olarak hareket etmeye ve önlemler almaya imkan vermemektedir.

Gelişen ve değişen dünya koşulları ile birlikte, terörizm de değişiklik göstermekte, gelişen teknolojiye bağlı olarak elde ettiği yeni imkan ve kabiliyetleri ile etkisini ve gücünü arttırmakta, her geçen gün daha da geliştirilen taktik ve tekniklerle, silah teknolojisinden en iyi şekilde yararlanmak suretiyle büyümektedir.

Küreselleşmenin doğal sonucu olarak, zenginlerin daha zengin, fakirlerin daha fakir duruma gelmesi ve bu ekonomik sebeplere bağlı olarak gelişen sosyal, siyasi ve ahlaki sorunlardan dolayı artan problemler karşısında hassaslaşan günümüz insanlarının daha duyarlı hale gelmesinden faydalanılarak, sisteme karşı başkaldırıya itilmeleri, ülkelerin güvenliği açısından olduğu kadar, dünya barışı için de etkileri zor hesaplanan ciddi bir tehdit meydana getirmektedir. Çıkarların her şeyin önünde yer almaya başladığı, adaletin değil, kuvvetin esas kabul edildiği bir anlayışın etkin olduğu günümüz dünyasında, zayıf ve güçsüzlerin mağduriyeti her zamankinden daha fazla gündeme gelmektedir. Kuvveti elinde tutanların çıkarlarını korumak için yaptıkları her şeyin doğru kabul edilip aynı veya benzer olay karşısında zayıfın da aynı şekilde karşılık vermesinin ise, insan haklarına, uluslar arası hukuka saldırı şeklinde değerlendirilmesi gibi bir çifte standart ile karşı karşıya kalınmaktadır. Adalet anlayışının zaafa uğraması, hoşnutsuz grupların alternatif adalet arayışlarını gündeme getirmekte ve dolayısıyla da teröre zemin hazırlamaktadır.

ABD’de gerçekleştirilen 11 Eylül eylemi sonunda terör kavramına yüklenen anlamlarda büyük değişiklikler olmuştur. Artık saldırıları açıklamak için terör kavramı yeterli kalmamaktadır. Bu olaydan sonra terör ve savaş kavramları birlikte kullanılmaya başlanmıştır.

Jeopolitik ve jeostratejik konumu, tarihi geçmişi itibariyle dünyada yaşanan bu gelişmelerden en fazla etkilenen ülkelerin başında olan Türkiye, içinde yer aldığı sorunlu bölgede tek demokratik ve laik devlet olması nedeniyle terör sorunu karşısında her zamankinden daha duyarlı bir konuma gelmiştir.

Terör eylemleri bütünüyle durdurulamaz. Dünyada bu güne kadar çoğu iktidar sahibi veya adayı, terörün kökünü kazıyacağını iddia ettiği halde, iddiasını gerçekleştirebilen henüz çıkmamıştır ve çıkmayacaktır. Terörü durdurmak ancak karşı bir eylemle ya da önlemle sağlanacak sonuçtur. Terörün durması ise kendiliğinden gerçekleşir. Terörist eylemlerde “neden” ortadan kalkınca ya da “amaç” gerçekleşince “eylem” kendiliğinden durur. Aksi halde eylemin biri biter, diğeri başlar; teröristin biri ölür diğeri yerini alır. Durum böyle olunca yapılması gereken; terör eylemleriyle veya teröristle değil terörü doğuran, teröristi eyleme iten “nedenlerle” mücadele etmektir. Toplumlardaki çeşitli dengesizlik ve aksaklıklar nedeniyle hoşnutsuz kişilerin ortaya çıktığı devletler, terörü bazı hedeflerine ulaşmada bir araç ve baskı unsuru olarak gördükleri sürece terörizm varlığını sürdürecektir.

Demokratikleşme alanında atılan adımlar ise, terörü nicelik olarak azaltmakla birlikte, terörün demokratik zemindeki imkanları kullanması nedeniyle niteliğini arttırmaktadır. Terörizmi kurutmak için dürüst, adil, berrak bir toplum kurmaktan başka bir çözüm yolu görülmemektedir. Toplumların teröre başvurma gereksinimlerinin ortadan kaldırılması, terörün durdurulması yönündeki en büyük çaredir. Diğer bir değişle çare; gerçek demokrasidedir.

Terör dün vardı, bugün de var, yarın ise olmaması en büyük dileğimiz.

Yorumunuzu Yazınız

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir