KAMUSAL BİR SORUN OLARAK TERÖR VE SOSYAL HİZMET UZMANININ TAVRI

KAMUSAL BİR SORUN OLARAK TERÖR VE SOSYAL HİZMET UZMANININ TAVRI

Adaletten, paylaşımdan, insan haklarından yana olan ve iktidarlarla bu değin çatışma yaşayan bir mesleğin uygulayıcısının tavrı, hele mesleğinin gerektirdiği aydınlığa sahipse hiç te kolay değil. Ama tarih, bilip yaşadığımız şu dünyada sosyal hizmet uzmanına bu görevi gerekli kılıyor. Sosyal hizmet bilgi diyalektiği de bu düşünsel zorunluluğu dayatıyor…

Terörizm ‘medeniyetin diyalektiğine’ aykırı olan toplumsal bir olgudur. Oluşum dinamiklerini güç-iktidar ilişkilerinin paylaşımında bulur. Güçler dengesinin bir davranış bozukluğu olarak kamusal alana etnik-siyasal vbg. kanallarla aktığı terörizm faaliyetlerinin sonucunda ortaya çıkan sosyal sorunların; insan hakları ihlalleri, göç dalgaları, yoksulluk, şiddet vbg. olguların çözümü de kollektif bir çaba gerektirir…

Terörizm yüzyılların: barbarlığın, toprak savaşımlarının, emperyalizmin;kapitalizmin, sömürünün, küreselleşmenin kirini kanlı bir cinnet dramı olarak sunar insanlığın sofrasına. Terör eylemi, terörist, terörizm gibi kavramsal güç dinamiklerinin sahipleri tarafından tanımlanıp bir çerçeve içine hapsedilmiş olmasına rağmen, duyarlı olan insanlık bu kavramlarda bir standarda da gitme başarısına ulaşmış görünüyor.

İnsanlığın anlaşamadığı temel çözülmez çelişki kavramlardan çok terörizmle bağıntısı olan şartların dayandıkları meşruiyet zeminine ilişkindir aslında. Mesela dünyanın klasikleşmiş jandarması “ABD yasa tanımaz bir terörist devlettir ve dünya ne düşünürse düşünsün, uluslar arası kuruluşlar ne derse desin, bu doğrudur, hakçadır… hiçbir devletin kendini ABD saldırısına karşı savunma hakkı olmadığı öğretisidir.”(1) XXI. yüzyılda haksız ve barbar bir şekilde gerçekleşen Irak işgali bu örneği daha bir somutlamaktadır. Sürmekte olan bu işgalde Mezopotamya uygarlığı da talana düşmüştür Batılının antika dükkanında… Kuşkusuz ABD’nin yaklaşımıyla bu bir tür ‘demokrasi’ götürme hareketidir de; ona karşı gelişen uluslararası tepki ise “terörizm” faaliyetleri içinde kesinlikle değerlendirilmelidir, değerlendirilmiştir de. Her şeyden önce, bu iletişim yanılsamasının karşılık bulabilmesi için gerçekleştirilen sanal ortamda da söz sahibi olmak gerekiyor. Kuşkusuz ABD bunu çok iyi başaran ülkelerin en başında geliyor.

Terörizmin bir bütün içindeki köşe taşlarına bakmayı sürdürelim: Literatür “devlet destekli terörizm”den dem vurur. Bunun yine en iyi örneğini Orta Amerika’da görürüz: “1980’lı yıllarda uluslararası terörizmin başlıca alanı Orta Amerika olmuştur. Nikaragua’da ABD’nin taşeron güçleri arkalarında bir yığın cinayet, işkence, tecavüz, sakat insan, adam kaçırma, yıkım bıraktılar ama bunun önüne geçildi çünkü sivillerin de kendilerini savunacak bir ordusu vardı.”(2) Örnekleri, Guatemala’yı, El Salvador’u, Küba’yı, Lübnan’ı, Orta Doğu’yu kapsayacak şekilde genişletebiliriz.

İnatla ispatlanmaya çalışılmayan ve bu çalışılmazlığını sürdüren güç-egemen sahipleri dünyayı dünya üzerinde beceren tek hokkabazlar sürüsüdürler adeta. Ve onlara karşı yapılan her türlü mücadele de ‘terör’dür veya terörü besler. Terör olgusunun çözümlenmesinde ışığı tutanlar, ‘aydınlatanlar’ güçlüdürler… Sözde insan haklarına hizmet ederler. Demokrasiye… Elbette, bu dünyanın lanetlileri konumunda olan bu güçlü sürüler, aydın insan Frantz Fanon’un halkının da katilidirler…

Terörizm bütün dünyada kendi sektörünü oluşturmuştur. Terörizm kendi varlığının sunumu için farklı iletişim örüntüleri içinde yerini almıştır. “İletişim araçlarının terörizmi besleyen rolü”(3) ve buna paralel olarak da ideolojik bir yönelimde sürdürülen kitle iletişim aygıtlarının terörizm konusundaki işlevi ve belirleyiciliği de artmıştır. Aslında önemli olan iletişim araçlarının terör olgusu karşısındaki kamuoyunda yarattığı haklı haksız imgelerdir. Ne var ki bu iletişim araçları da bağımsız değillerdir. Ve günümüzde terör odaklarının, terörün sosyal sonuçları yorumlanırken daha ziyade “Batı ve ABD” eksenli bir hareketlenme; algı yanılsaması yaratmaktadırlar. “İletişim araçları, haberlerin ve yorumların yapısında bunu temele alarak, söz konusu yaklaşımı sorgulamaksızın izler. Teröristler, terörizm endüstrisinin terörist diye adlandırdığı kimselerdir; bu adlandırma, Batılı bir propaganda çizgisine ve siyasal gündeme uygun biçimde gerçekleşir ve iletişim araçları da bir fino gibi bunun ardı sıra gider.”(4) Ve bunlar sermaye ve iletişim fonksiyonları oranında terörist devlet belirleme yetkisini de pervasızca kullanırlar. Bu ise varolan adaletsizliği daha alçaltıcı koşullarda sürdürür.

Sosyal Hizmet Bilgi Diyalektiği ve Kamusal Bir Sorun Olarak Terör:( ve sosyal hizmet uzmanının tavrı )

Aydın insan haksızlığa karşı konuşan insandır. Aydın insan cesurdur. Aydın insanın tepkisi rasyoneldir, halktan yanadır, doğrudan yanadır. Sosyal hizmet mesleği insan usunun gelip dayandığı Aydınlanma Çağının değerlerini içlemine alır. O, modern düşüncenin bir ürünüdür. Bu mesleğin uygulayıcısı da bu nedenlerden ötürü aydınlık bir zihne, onurlu bir vicdana, insanlık sorunlarını anlayabilen bir bilgi birikimine sahip olmalıdır. Kolay değil bu. Neden mi? Çünkü dünya bir barbarlığın eşiğine sürükleniyor, dünyanın büyük çoğunluğu mutsuz, yoksul, yetersiz yaşam koşullarında sürünmeye ‘mahkum’ edilmiş. Kaba istatistiklerle sözcükleri tüketmeye hiç gerek yok. Dünyanın bir ucunda açlıktan ölürken insanoğlu, bir ucunda refahın baş döndürücü rezilliğini yaşıyor. İnsan insana zulüm yapıyor… Uygarlık savaşlarla terbiye ediyor her seferinde varlığını…

Adaletten, paylaşımdan, insan haklarından yana olan ve iktidarlarla bu değin çatışma yaşayan bir mesleğin uygulayıcısının tavrı, hele mesleğinin gerektirdiği aydınlığa sahipse hiç te kolay değil. Ama tarih, bilip yaşadığımız şu dünyada sosyal hizmet uzmanına bu görevi gerekli kılıyor. Sosyal hizmet bilgi diyalektiği de bu düşünsel zorunluluğu dayatıyor… sosyal hizmet uzmanı kamusal sorunlarla mücadele karşısında yaşanabilir bir dünya için onurlu tavrını koymayı hiçbir zaman göz ardı etmemelidir. Kuşkusuz bu onun yaşam nedenidir de.

SHU. Aziz Selim Şeker




Kaynakça

1- N.Chomsky, E. S. Herman, G. O’Sullivan, A. George: Terörizm Efsanesi, Ayraç Yay. Çev. Bahadır Sina Şener. Ank.1999, s. 15.
2- a.y., 22. s.
3- a.y., 64. s.
4- a.y., 97. s.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir