İYİ İLETİŞİM ÖĞRENCİYİ KAZANIR- ETKİLİ İLETİŞİM 

İYİ İLETİŞİM ÖĞRENCİYİ KAZANIR 

 

 

Öğrencilerin derslere düzenli olarak devam etmeleri, ev ödevlerini hazırlayarak okula gelmeleri. Ders sırasında öğretmenin sunduğu materyallere dikkat
etmeleri, düzenlenen öğretim etkinliklerine katılmaları ve sınıfın kurallarına uymaları beklenir. Ancak bazı öğrenciler bu olumlu davranışları gösterirken
bir kısmı yanındaki arkadaşıyla konuşabilir. Ders dinleyeceği yerde hayal kurabilir. Daha uzaktaki bir arkadaşına yazılı mesaj gönderebilir.

 Dersle ilgili
olmayan bir kitap, dergi okuyabilir. Kuşkusuz bu örnekleri daha da çoğaltmak mümkündür. Öğretmenin olumsuz öğrenci davranışları ile başa çıkabilmesi için
iyi bir iletişim ve olumlu sınıf ortamı yaratma becerisine sahip olması gerekir. İletişim sözcüğü, kişiler arasında yer alan duygu ve düşünce alışverişini
dile getiren bir terim olarak kullanılmaktadır. İletişimin kaynak, mesaj, kanal, alıcı ve dönüt olmak üzere beş temel ögesi vardır.Eğitimde iletişim sürecinin işleyişinde kaynak öğretmen, alıcı da öğrencilerdir. Mesaj, ders kitabı ya da program içeriği, kanal da öğretim süreçleri ya
da süreçte kullanılan öğretim araç –gereç ve yöntemlerdir. İletişim denilince, kimilerinin aklına sadece sözlü iletişim gelmesine karşın, iletişim sözsüz
olarak da kurulabilir. Aynı ortamda birbirlerini algılayan kişiler, hiç konuşmasalar bile bakışlarıyla, vücutlarının duruşuyla, aralarında bıraktıkları
mesafe ile birbirlerine mesajlar yollarlar, sözsüz bir iletişim kururlar. İletişime giren kişilerin birbirlerini doğru olarak anlayabilmeleri için hem
gönderilen sözlü mesajların içeriğine, hem de sözlü mesaja eşlik eden beden diline, yani kişinin yüz ifadesi, jest ve mimikler gibi görsel ipuçlarına dikkat
etmeleri gerekmektedir. Kişiler arası iletişimde beceri sahibi olabilmek, dolayısıyla bireyin kendini daha iyi ifade etmesi ve karşısındakileri daha iyi
anlayabilmesi için uygun dinleme ve konuşma alışkanlıklarını kazınmış olması önem taşımaktadır. Bir öğretmenin de başarısı öncelikle sınıftaki öğrencilerle
iyi bir iletişim kurabilmesine bağlıdır. Sınıf içinde öğrencilerle kurulan iletişimde öğretmenlerin başarılı olmasını kolaylaştırabilecek bazı noktalar
şunlardır: 

•  Etkin dinleme

• Ben dilini kullanmak

• Göz teması

• Bekleme süresi

• Kişilerarası- Sosyal mesafe
Etkin Dinleme

Etkin dinleme, bir kimsenin ilettiği sözlü mesajların arkasındaki sözel olmayan mesajları da doğru olarak anlayabilmek olarak tanımlanabilecek etkin dinleme
becerisidir.Etkin dinleme becerisi kazanmak, öğretmenlerin öğrencilerini anlamasını kolaylaştıracaktır.

Etkin dinleme, öğrencinin ilettiğini, öğretmenin doğru olarak anlamasını sağlar ve aynı zaman da öğrenciye, öğretmenin  onu anladığını gösterir.

Sonuç olarak öğrencinin, öğretmen tarafından algılanan sözel ve sözel olmayan mesajlarını, öğretmenin kendi sözcükleriyle öğrenciye geri iletmesi esasına
dayanan etkin dinleme tekniği ile öğrencileri doğru olarak anlamak kolaylaşacaktır.

Etkili öğretmenlik eğitimi üzerine bir kitap yazan Gordon’a göre etkili dinleme becerisini kazanan öğretmenler, öğrencilerin düşünme, tartışma, soru sorma
ve araştırmada kendilerini özgür hissedecekleri bir tartışma ortamı yaratarak öğrenmeyi kolaylaştırmaktadırlar.

Ben dilini kullanmak: Günlük yaşamda karşımızdakine yönelik olumsuz, kızgın duygularımızı dile getirmek için çoğunlukla “sen zaten böyle davranırsın, çok
anlayışsızsın” gibi sen dilinin hakim olduğu ifadeler kullanırız. Öğretmenler öğrencilerinin istenmedik davranışlarını düzeltmek için sık sık “neden dikkat
etmiyorsun, sınıfın düzenini bozuyorsun” gibi sen dilinin ağırlıkta olduğu ifadeler kullanırlar. Sen dilinin kullanıldığı mesajlar, çoğu kez mesajın yollandığı
kişileri doğrudan suçlayıcı ve olumsuz olarak yargılayan bir ifadeyi içerdiği için, mesajı alan kişilerin savunucu bir tutuma girmelerine ya da kendilerine
olan güvenlerinin sarsılmasına neden olur. Oysa öğretmenler sen diliyle öğrencilerini eleştirirken, öğrencilerinde gözledikleri istenmedik davranışları
ortadan kaldırmayı amaçlarlar. Ancak sonuçta, sen diliyle  gönderilen ifadenin istenmeyen davranışın ortadan kalkmasında, çok az olumlu etkisi olmasına
karşın, öğrencinin benlik saygısını zedelemesi ve öğretmeni ile olan iletişiminin bozması açısından, olumsuz etkilerinin çok daha fazla olduğu görülmektedir. 

Sen dili yerine ben dili kullanıldığında ise, öğrenciyi olumsuz olarak yargılayan mesajlar yerine, öğretmenin sorun karşısındaki duyguları dile getirilir.
Böylece öğrenci, doğrudan kendi kişiliğine yönelik olumsuz bir yargıyla karşı karşıya kalmadığı için öğrenciyle öğretmen arasındaki iletişim bozulmaz.
Ben dilinin kullanıldığı mesajların etkili olabilmesi için üç ögeyi içermesi gerekmektedir.  

1.      Sorun olan davranışın açık bir tanımı yapılmalıdır.

2.      Sorun olan davranışın, öğretmen üzerindeki etkileri belirtilmelidir

3.      O davranışa yönelik duygular ifade edilmelidir. 

Örneğin, “ben ders anlatırken, arkadaşınla konuşma” yerine “ben ders anlatırken kendi aranızda konuşursanız dikkatim dağılıyor, rahatsız oluyorum” denilebilir.
Daha sonra öğretmen, öğrencilerin niçin konuştuklarını da araştırabilir. Öğretmenin açık, yargılayıcı olmayan tutumu, öğrencilerin de açık olarak, doğrudan
kendilerini ifade etmelerini kolaylaştırır. Ben dili ve etkin dinleme tekniklerinin bir arada kullanılmasıyla, sınıf içinde soruna yol açan davranışlar
daha çabuk ve doğru saptanarak, gerekli önlemler alınabilir.  

Göz teması : Kişiler arası ilişkilerde, iletişim kurulan kişinin doğrudan gözlerine bakmak, genellikle “sana ve senin anlattıklarına önem veriyorum, mesajını
sözsüz bir şekilde diğer kişiye iletir. Öğretmenlerin de öğrencileriyle iletişim kurarken öğrenciye doğru yönelmiş bir beden duruşu ve ilgili bir yüz ifadesiyle
birlikte onların gözlerinin içine bakması, öğrenciye “ben ve benim anlattıklarım dinlenmeye değer” mesajını vererek, öğrencilerin benlik saygılarını arttırıcı
etkiler yaratabilir. Ders anlatırken öğrencilerle gözle iletişim kurma, öğrencilerin konu üzerinde dikkatlerini toplamalarını da kolaylaştıracaktır.

Bekleme süresi : Öğretmenlerin bazıları ders anlatırken konunun anlaşılıp anlaşılmadığını kontrol etmek ya da öğrencilerin dikkatini toplamak için öğrencilerden
herhangi birine sorular sorarlar. Ancak, sorunun cevaplanması için çoğu kaz birkaç saniye kadar kısa bir süre bekleyerek, cevap gelmeyecek olursa hemen
bir başka öğrenciye yönelirler. Öğretmenlerin bu tutumu öğrenciler tarafından da model alınabilir. Onlar içlerinden birine soru sorulduğunda yeterince
beklemeden, cevaplamak için söz istemeye başlarlar. Bu durum, özellikle kendine güveni az ve sıkılgan öğrencilerin iyice ketlenerek, bildikleri konularda
bile cevap verememelerine yol açabilir. Oysa yapılan araştırmalar, öğrencilere cevaplamaları için daha uzun süre tanındığında, verilen cevapların daha
açıklayıcı ve üst düzeyde olduğunu göstermektedir.

Öte yandan, öğrencilerin tartışmalar sırasında birbirlerinin sözünü kesmeleri de önlenmelidir. Öğrencilerin başkalarını dinleme alışkanlığı kazanmalarına
yardımcı olmak, sınıfiçi iletişimi olumlu yönde etkileyecektir.                                         

Kişilerarası-Sosyal Mesafe : Öğretmen merkezli geleneksel eğitim anlayışı, günümüzde yerini öğrenci merkezli çağdaş eğitim anlayışına bırakmıştır. Ancak
çoğu okullarımızda sınıflarımızın düzenlenişi, halen geleneksel eğitim anlayışının izlerini taşımaktadır. Öğrenciden uzak, yükseltilmiş bir set üzerindeki
öğretmen masasında oturarak ders anlatan bir öğretmen “Eğitim merkezi öğretmendir. Ben sadece ders veririm, sizin yakınınız olamam” mesajını sözel olmayan
bir biçimde vermektedir. Öğretmenin masasından ya da tahtanın önünden hiç ayrılmadığı bir sınıf ortamında, sağlıklı bir öğretmen-öğrenci iletişiminden
söz etmek güçtür.

Olumlu bir sınıf ortamı yaratabilmek için, öğretmenlerin sınıf kurallarını belirlemesi ve bunları öğrencilere duyurması, istenmeyen öğrenci davranışlarını
kontrol etmesi gerekir. Sınıf kuralları, öğrencilerin okul ve sınıf içindeki davranışlarını düzenler, benzer ve istendik davranışta bulunmalarını sağlar.
Öğretmen sınıf kurallarına uyulmasını sağlamak için, kurallara uyanları pekiştirmeli, uymayanları uyarmalıdır.

Öğrenciler genellikle, canları sıkıldığı, otoriteye karşı çıkmak ve dikkat çekme ihtiyacı duydukları zaman ya da kuralları bilmedikleri için istenmeyen
davranışlarda bulunurlar. Öğretmen ders anlatırken öğrencileri sürekli izleyerek, derslere etkin katılımlarını sağlayarak, öğrenmeye karşı güdüleyerek
istenmeyen davranışları azaltabilir.

Yorumunuzu Yazınız

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir