Felsefi Kavramlar
Ömer Sevinçgül
ASKER
Mangasını arayan bir asker düşünelim. Arkadaşlarıyla birlikte önemli işler yapacak. Bu askerin, her şeyden önce, ordunun ne olduğunu bilmesi gerekir. Askerlik nizamına yabancı olmamalıdır. Bütün tümenleri, alayları ve bölükleri tanımalı, hangi sınıfa dahil olduğunu öğrenmelidir.
Tesadüfen herhangi bir bölüğe gidip, kendinden istenmeyen işler yapıp, düzeni bozması da mümkündür. “Ben bir askerim. Piyade sınıfındanım. Ordunun şu tümeninde, şu alayında ve şu bölüğünde görevliyim. Komutanım ve arkadaşlarım da şunlardır,” diyebilmelidir. Aksi hâlde düzen bozulur.
Varlıklar da bir ordudur. Kendi içinde kısımlara ayrılır. Atom ise, bir askerdir. Bir varlığın bünyesine, meselâ bir kedinin bedenine gidip, orada iş yapması gerekiyorsa, o kediyi tanıması gerekir.
Bu da yetmez, kedinin diğer canlılardan ve cansızlardan farkını da bilmeli. Daha da önemlisi, o kedinin beden yapısını, organlarının özelliklerini, dokularını, hücrelerini, bunların ne işe yaradıklarını da bilmeli, kendi vazifesinin şuurunda olmalı. Aksi hâlde, girdiği yeri karıştırır, düzeni bozar.
Bu işleri yapacak atomun, “nihayetsiz bir ilmi, hadsiz bir kudreti, her şeyi gören bir gözü, her şeye bakar bir yüzü, her şeye geçer bir sözü,” bulunmalıdır.
Böyle bir hurafeyi kim kabul eder?
Şüphesiz atomlar, Yaradanın emriyle iş gören şuursuz askerlerdir. Arkalarında Allahın güzel isimleri ve sıfatları vardır.
Atomdaki, hareketler ve kuvvetler ise, bu isimlerin maddî âlemdeki görünüşlerinden ibarettir.