EĞİTİMDE REHBERLİĞİN VE PSİKOLOJİK DANIŞMANIN YERİ

EĞİTİMDE REHBERLİĞİN VE PSİKOLOJİK DANIŞMANIN YERİ 

“Bir mermer parçası için heykeltraş  neyse, ruh içinde eğitim odur.”    (Adison) 

İnsan, doğumdan ölümüne kadar, fiziksel ve toplumsal çevresi ile etkileşim halindedir ve bu etkileşim süreci boyunca her an çevrenin istek ve beklentilerine
uygun davranışlar geliştirir. Bireyde meydana gelen davranış değişikliklerinin bir kısmı rastlantılarla ve kendiliğinden gerçekleşir.

 Bir kısmı ise, yetişkinler
tarafından planlı ve kasıtlı olarak gerçekleştirilir. Bireyde toplumca istenen davranışları geliştirme sürecine “Eğitim” adı verilmektedir. Örgün eğitim,
bu davranış geliştirme işlemini planlı bir biçimde geliştirme sürecidir.Her bireyde, ihtiyaçlarını karşılama ve gizilgüçlerini gerçekleştirme yolunda doğal bir eğilim vardır. Eğitim, bireylerdeki bu eğilimi toplumun beklentileri
doğrultusunda karşılama yolunda davranışlar kazandırma süreci olarak düşünülebilir. Şu halde eğitimin amacı, genel anlamda, “Bireyin özünü gerçekleştirmesine
ve topluma yararlı olmasına yardımcı olmaktır.”

Genel olarak eğitimde planlı öğrenim durumları hazırlanarak, öğrencilere kültürel mirasın aktarılmasında, onların zihin güçlerinin geliştirilmesine, çevreye
uyum için gerekli bilgi ve becerileri kazanmalarına ve böylece yetişkin toplumuna hazırlanmalarına ağırlık verilmektedir.

Ancak, toplumsal değişme hızının gittikçe artması üzerine, bireylerin bilgili ve halihazır topluma uyum gösteren kimseler olarak değil, hızla değişen ve
karmaşık hale gelen toplumda, ortaya çıkmakta olan sorunlarla başedebilecek ve durmadan değişen çevresine uyum gösterebilecek kimseler olarak yetiştirilmeleri
gereği daha çok hissedilmektedir. Bu nedenle, artık okullarda bireylere, geçmişin ve bugünün sorunlarına bulunmuş çözümleri aktarma yanında, belki daha
da önemli olarak, onların problem çözme güçlerinin geliştirilmesi amacına da yer verilmeye başlanmıştır.

İnsan çevresine uyum yaparken çok kere yeni yollar bulmak zorundadır. Gelişmiş bir sinir sistemine sahip olmak insana, içgüdü türünden davranışlar yerine,
“öğrenilmiş davranışlar” geliştirme olanağı sağlamıştır. İnsan geniş bir öğrenme ve problem çözme gücü sayesinde, bir ihtiyacını karşılamada eski davranış
biçimleri işe yaramayınca yenisini geliştirme imkanına sahiptir. Bunu yaparken, geçmişte edindiği deneyimlerini işe koşabilir, onları yeni durumlara uyarlayabilir
yada onların yeni bir sentezini yapabilir ve sorunlara yeni çözümler getirebilir. Ayrıca, kendi deneyimlerinin yanında başka deneyimlerden de yararlanabilir.
Problem çözme işleminde başarı, her şeyden önce, problemin doğru bir biçimde tanımlanmasına bağlıdır. Kişiyi huzursuz eden durumun ne olduğu kesin bir
biçimde tanımlanamazsa çözümü için doğru yaklaşım da bulunamaz. Güçlüğün doğru tanımlanması yanında, sorun ile ilgili konuda yeterli bilgi sahibi olmak
da gereklidir. Sorunun nereden kaynaklandığı, hangi koşullarda arttığı veya azaldığı konusunda yeterli bilgi sahibi olunamazsa bulunacak çözümler etkisiz
kalabilir. Yeterli bilgi toplandıktan sonra, güçlüyü gidereceği düşünülen geçenekten başlanarak, mevcut geçenekler uygulamaya konur. Bir geçenek uygulamaya
konduktan sonra, etkisi değerlendirilir. Eğer tutulan yol, güçlüğü gidermede etkili olmuş ise, o yolda devam edilir. Güçlüğü gidermede başarısız olan hatta
onu daha artıran yol terk edilir. Ve bir diğer geçenek uygulamaya konur. Gerek fiziksel  gerekse toplumsal çevreye uyumda karşılaşılan  güçlükleri gidermede
izlenilen bu yolda başarı, güçlüğün kaynağı ve bunları giderecek yollar hakkında  doğru ve ayrıntılı bilgi sahibi olmaya, ve geçerli yolu buluncaya kadar
eldeki seçenekleri hazıroluş derecesine bağlıdır.

Fiziksel ve toplumsal yaşamla ilgili olgulardan kaynaklanan sorunların ve bunlara bulunmuş çözüm yollarının tanıtılması ve karşılaşıla bilecek yeni sorunların
çözüm bulabilme becerilerinin geliştirmesi, okullarda çeşitli ders konularının amacını oluşturmaktadır. Ancak, bir kimsenin kendi yaşamında karşılaştığı
kişisel sorunlar hiçbir dersin konusu değildir. Bu, “Rehberlik ve Psikolojik Danışma” adı verilen servislerin işidir. Rehberlik ve psikolojik danışma,
bireye, kişisel sorunlarının çözümü için gerekli olan olgusal bilgileri sağlayan, kişinin isteklerini ve imkanlarını, çeşitli özelliklerini tanımasına
yardımcı olan ve nihayet bu bilgilerden yararlanarak özünü gerçekleştirmesine yardım eden bir hizmet alanıdır.

Şu halde diyebiliriz ki; rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri, birinci derecede,  bireylerin  “Karar verme” sorunlarına yardımcı olmaktadır. Karar
verme, yukarıda da belirtildiği gibi, bir güçlüyü gidermede şu yada bu seçeneğe yönelme meselesidir. Karar verme, problem çözme işleminin en önemli aşamasını
oluşturmaktadır. İnsan, hayatı boyunca pek çok konuda karar verir. Bazı konularda verilen kararlar bütün hayatı etkileyecek güce sahip olabilir. Böyle
dönemlerde insan kaygılı bunalım yaşayabilir; yalnız olgusal bilgiye değil, “Psikolojik desteğe” de ihtiyaç duyabilir. Rehberlik ve Psikolojik Danışma,
bireylere bu desteği sağlamaya çalışır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir