ÇOCUK YETİŞTİRME
ÇOCUK YETİŞTİRME
Uygarlığın esası, gelişme ve gücün temeli aile yaşamıdır. Bu yaşamda kötülük, kesinlikle sosyal, ekonomik, politik güçsüzlüğe neden olur. Aileyi oluşturan kadın ve erkek unsurların doğal haklarına sahip olmaları, aile görevlerini başaracak güçte olmaları gereklidir.
Atatürk (30.08.1924, Dumlupınar)
Çocuklar, dünyanın en saf, en temiz, en sevgi dolu varlıklarıdır. Küçücük yüreklerinde kötülüklere, haksızlıklara ve yalana yer yoktur. Bu sevimli dünyalarında büyüklerinden de aynı yaklaşımı beklerler. Ailelerin ve çevrelerindeki diğer kişilerin tutumları ile yaklaşımları, onların davranışlarını şekillendirir ve bundan sonraki hayatlarına yön verir.
Çocuk yetiştirmek, sanat mıdır yoksa başlı başına bir meslek midir tartışılır ama fazlasıyla özen, özveri ve fedakârlık gerektirdiği bir gerçektir. Atalarımızın “Ne ekersen onu biçersin” sözü çocuk yetiştirme konusuna da açıklık getirmektedir.
Son günlerde yaşam şartlarının zorlaşması, çocukları etkileyebilecek risk faktörlerinin artması, konuyu daha da önemli hale getirmektedir. Anne ve babalar, çocuklarının gelişimi, eğitimi ve hayatı için kaygılanmakta, onların iyi bir yaşam sürdürebilmesi için ellerinden gelen çabayı göstermektedirler. Ancak ne yazık ki bunu yaparken bazen yanlış yöntemler denemekte, yararı olmayan hatta çocuğa zarar verebilecek yollara başvurmaktadırlar. Çocuğa istenen, doğru davranışları kazandırmak ve onun olumsuz davranışlarını azaltmak kadar bunların nasıl yapıldığı da önemlidir. Annelik, babalık ve öğretmenlik, araştırmayı, doğruları bulmayı ve uygulamayı, tüm bunları yaparken kendi hayatını da bir kenara atmamayı gerektirir. Çocuğu sevgisiz bırakmak kadar aşırı sevgi ve ilgi göstermek, baskıcı ya da fazlasıyla koruyucu davranmak da çocuğa zarar vermekte, istenen davranışları kazandırmayı sağlamadığı gibi pek çok istenmeyen duruma da neden olabilmektedir. Bu noktada işin zorluğu ve önemi iyiden iyiye kendini göstermektedir.
• Günümüzde pek çok anne baba adayı bebek ve çocuk bakımı ve benzeri konularda kitaplar okuyor, karşılaştığı bazı durumları araştırarak ya da uzmanlara sorarak çözüm üretmeye çalışıyor. Ancak bunların uygulanması ile çocuk yetiştirmede dikkat edilecek noktalar konusunda bu hassasiyeti göstermiyor. Kulaktan dolma yöntemler kullanıyor, doğru davranış kazandırmak için aslında çok yanlış olan yolları deniyor.
• Çocuk yetiştirme tarzları, kültüre, eğitime, yöreye, geleneklere, ailenin yaşam biçimine ve daha pek çok faktöre bağlı olarak değişiklik gösteriyor. Her anne babanın kendine göre doğruları, yanlışları var. Ama bazı bilimsel gerçekler var ki doğru davranışlara ulaşmada tartışılmaz yararlar sağlıyor.
• Çocuk yetiştirme tarzları kadar çocuk sahibi olmayı istemenin de farklı sebepleri olabiliyor. Bazı çiftler, aileye bir üye daha katarak mutluluklarını pekiştirmek, annelik, babalık duygusunu yaşamak amacıyla çocuk sahibi olmak istiyor. Eşinden ilgi, sevgi görmeyen kimi kadınlar, kendisine arkadaş olması için, kimi çiftlerse yaşlanınca onlara bakar diye istiyorlar çocuğu olmasını. Bazıları da gerçekleştiremedikleri hayallerini gerçekleştirmesi için isteyip o yönde büyütüyor çocuklarını. Bazı yörelerde babalar soylarının devam etmesi için erkek çocukları olmasını istiyorlar. Bunun için anneler 8, 10 belki de daha fazla çocuk doğurmak zorunda kalıyorlar. Bu babalar, çocuklarının sayısıyla gurur duyuyorlar ve sayının artmasının geçimi zorlaştıracağını, çocuklarıyla yeteri kadar ilgilenemeyeceklerini, onların ihtiyaç duyacağı sevgiyi her birine gösteremeyeceklerini ve tüm bunların sonucunda soyları devam etse bile çocuklarının büyüdüklerinde sağlıklı gelişmiş yetişkinler olamayacaklarını düşünmüyorlar. Nasıl düşünsünler ki, onlar da büyüklerinden böyle görmüşler.
• Bir de istenmeyen gebelikler var. Anne babalığa hazır olmayan çiftler veya ekonomik gücü yerinde olmayan çok çocuklu aileler, istemedikleri bu bebeğe karşı yaşadıkları duyguların etkisiyle gerekli ilgi ve sevgi gösteremeyip onu zorlu bir yaşamda savunmasız ve çaresiz bırakabiliyor.
• Bazı yörelerimizde çocuğu sevmenin ayıp olduğu, sevgi gösterilen çocuğun şımaracağı inancı yaygın. Bu yaklaşımın aslında hem çocukların hem de ailenin yaşamını zorlaştırdığı, çocuklarda tamir edilemez hasarlara yol açtığı fark edilemiyor.
• Anne babaların bir kısmı da çocukları büyüyüp kendi ihtiyaçlarını karşılayacak hale gelse bile durumun ayırdına varmayıp kendisi yapamaz diye ona gereğinden fazla ilgi göstermekte, aşırı koruyucu davranarak çocuğunun gelişimini yine olumsuz etkileyebilmektedir.
Kadın ve erkek mutlu, huzurlu oldukları, çocuk yetiştirme konusunda kendilerini hazır hissettikleri zaman çocuk yapmayı düşünmelidirler. Aksi halde o saf, sevimli varlıklar o küçücük yüreklerinin ta derinlerinden etkileniyorlar yaşananlardan. Yani onları kendi duygularımız ve yaşantılarımız uğrunda harcamamak en doğrusu.
Elbette çocuk yetiştirirken de zaman zaman hatalar yapılabilir, bilgiler unutulabilir, çeşitli sorunlar yaşanabilir. Önemli olan hataların ayırdına varılarak daha iyisi için çabalanması, olumsuzluklar için sadece çocuğu suçlamak yerine anne babanın kendi yaklaşımlarını da değerlendirmesi, bilinenlerle yetinmeyip daha iyisi için araştırmaya, öğrenmeye devam edilmesidir.
Unutmayın ki; çocuklar büyüdüklerinde aileleri, aileler bir milleti oluşturur. Bir milletin sağlıklı olabilmesi ve sağlam temellere oturabilmesi ancak iyi yetiştirilmiş, kendine güvenen, çevresine uyumlu, kendine ve başkalarına yararlı olabilen bireylere ve onları yetiştiren anne, baba ve öğretmenlere bağlıdır.