BELLEĞİMİZİ GELİŞTİRMEK MÜMKÜN MÜ?

BELLEĞİMİZİ GELİŞTİRMEK MÜMKÜN MÜ?

Bellek Şampiyonları

1993 yılının Ağustos ayında Londra’da yapılan II. Dünya Bellek Şampiyonası’nın birincisi, 2 dakikalık aralıklarla sunulan 100 sayıyı ezberlemiş ve yarım
saat içinde 1002 adet çift sayı üretebilmiştir. Ayrıca bir saat içinde 8 deste oyun kağıdının sırasını ezberlemiş ve hatasız olarak hatırlayabilmiştir.


Yarışmanın ikincisi, 100 kişinin ismini 15 dakika içinde öğrenerek doğru bir şekilde sıralayabilmiştir. Şampiyonaya katılan diğer bir yarışmacı ise Blackpool’daki
otellere ait 15.000 telefon numarasını ezbere söylemiştir (Valentine ve Wilding, 1994). Rajan Srinivasan Mahadevan, 2.5 saat içinde 31.811 sayıyı hatırlayarak
Guiness Rekorlar Kitabına girmeyi başarmıştır. Rajan’ın bellek performansı üzerinde Thompson ve arkadaşları tarafından yapılan çalışmalar, onun sayı dizisi
uzamı (digit span), harf uzamı (letter span) ve uzun listeleri hatırlamayı içeren bir çok bellek görevinde normal deneklerden oldukça üstün olduğunu göstermiştir.
Rajan’ın babası, Profesör Thompson’a gönderdiği mektupta oğullarının üstün bellek performansını, ilk kez kızlarının doğum günü için verdikleri küçük bir
partide farkettiklerini yazmıştır. O zaman 5 yaş 9 aylık olan Rajan, parti bittikten sonra partiye gelen 20 aracın plakasını ve bunların kimlere ait olduğunu
hatırlayabilmiştir (Haberlandt, 1994). Luria’nın (1968) “Bir Mnemonistin Zihni” (The Mind of a Mnemonist) adlı kitabında, yaşamını ve başarılarını anlattığı
meşhur deneği Shereshevskii, 100 x 100’lük bir sayı matrisini, sağdan sola, soldan sağa ve yukarıdan aşağıya ezberleyebilmektedir. Shereshevskii, en küçükleri
de dahil olmak üzere hiç bir ayrıntıyı unutmamakta ve her şeyi hatırlayabilmektedir. Ericsson, Chase ve Faloon (1980), bellek yeteneğinin nasıl kazanıldığını
analiz ettikleri bir çalışmada, üniversite öğrencisi olan bir koşucuya, sayıları çeşitli yarışmaların bitiş süresi olarak kodlamayı öğretmişlerdir. Örneğin
3492 şeklindeki bir diziyi denek, bir yarışın “3 dakika 49 nokta 2 sn” olan bitiş süresi olarak ezberlemiştir. İlerleyen eğitim aşamalarında denek, bitiş
sürelerini yaş (örn., 893; “89 nokta 3”; çok yaşlı bir adam) ve tarih bilgisi (örn., 1944; II. Dünya savaşının sonuna yakın) ile desteklemeyi öğrenmiştir.
Eğitimin başlangıcında denek, kendisine gösterilen sayı dizilerinin 6 veya 7’sini hatırlarken, eğitimin sonlarına doğru en az 79’unu doğru olarak hatırlayabilir
hale gelmiştir.Üstün bir bellek performansı nasıl sağlanabilir? Bellek şampiyonlarının normal bir belleğe sahip olan insanlardan farkı var mıdır? Hiç, bir bilgiyi hangi
kitapta okuduğunuzu hatırlamak için öncelikle o bilgiyi, kitabın hangi bölümünde ya da sayfanın neresinde okuduğunuzu hatırlamaya çalıştığınız oldu mu?
Bazen sınıf arkadaşlarınızın isimlerini hatırlamak istediğinizde sınıftaki sıralardan zihinsel olarak geçip her birinin yüzünü gözünüzde canlandırdığınız
oldu mu?

Belleğimizin depolama ve işleme faaliyetlerini ancak sınırlı nitelikte gerçekleştirebilmesi, hatırlama yeteneğimizin bizi yanıltabildiğine ilişkin örneklerin
yaşanması, hatırlamaya yardımcı stratejiler kullanarak bellek performansının geliştirilebilmesine yönelik araştırmalara yol açmaktadır. Bu konuda yapılan
araştırmalar “mnemonik teknik veya sistem”lerin kullanımını içermektedir.

Mnemonik terimi, hatırlamaya yardımcı strateji kullanımını ifade etmektedir. Bu terim Eski Yunan’da bellek tanrıçası olarak bilinen “Mnemosyne”den gelmektedir.
Eski Yunan hatipleri uzun konuşmaları hatırlamak için çeşitli stratejilerden yararlanmışlar ve özellikle yerleşim (loci) tekniği olarak bilinen mnemonik
tekniği kullanmışlardır (Higbee, 1977). Mnemonik teknikler aracılığıyla, kişi için anlamsız olan ya da düşük anlamlılığa sahip olan malzemeler anlamlı
hale getirilmektedir. Bu tekniklerin temelinde, bellekte daha önceden hazır bulunan malzemelerin; bilinmeyen ya da yeni sunulan malzemeleri çağrıştırması
yatmaktadır (Anderson, 1980). Higbee’ye (1977) göre, mnemonik teknik veya sistemler, öğrenme ve bellek ilkelerini kullanan bellekteki bilgilere kolaylıkla
ulaşmayı sağlayan zihinsel dosyalama sistemleridir (mental filing systems).

Pavio (1971) mnemonik tekniklerin temelinde en az üç önemli sayıltının yer aldığını belirtmektedir. Sayıltılardan ilkine göre, somut nesneler somut olmayanlardan
daha iyi hatırlanır. İkinci sayıltıya göre, hatırlanması gereken malzemelerle somut nesneler arasında bağ kurulması, malzemelerin hatırlanması açısından
yararlıdır. Üçüncü olarak somut nesnelerin görsel imgeleri, sözel malzemelerin hatırlanmasını kolaylaştıran araçlar olarak hizmet eder. Bu sayıltılardan
hareketle bellekte daha fazla bilginin tutulabilmesini sağlayabilmek için mnemonik sistemlerde aşağıda belirtilen bellek geliştirme ilkelerinden yararlanılmaktadır.

Anlamlılık

Mnemonik tekniklerde; uyaklar (rhymes), örüntüler (patterns) ve çağrışımlar (associations) kullanılır. Bu yolla hatırlanması gereken malzemelerin daha anlamlı
hale getirilmesi amaçlanmaktadır. Hatırlanması gereken malzemelerin birey için anlamlı hale gelmesi, bu malzemelerin hatırlanmasını kolaylaştırmaktadır
(Hunt ve Love, 1987; Levin, 1989; Mitchell ve Hunt, 1989).

Organizasyon

Bütün mnemonik sistemlerde, belleğe kaydedilen malzemelerin öncelikle belirli bir organizasyon içinde sıralanması amaçlanır (Anderson, 1980). Bilgi, belleğe
belirli bir organizasyon içinde kaydedildiği zaman gerektiğinde bu organizasyona göre, sistematik bir biçimde geri getirilmesi mümkün olabilmektedir (Higbee,
1977).

Çağrışım

Mnemonik sistemlerde bellekte daha önce hazır bulunan malzemelerle, belleğe yeni kaydedilenler arasında çağrışım kurulur. Çağrışım ilkesi bütün mnemonik
sistemlerin temelini oluşturmaktadır (Luria, 1968; Higbee, 1977).

Zihinde Canlandırma

Zihinde canlandırma (visualization), diğer bir deyişle nesnelerin zihinde resimsel olarak temsili, mnemonik tekniklerde oldukça önemli bir rol oynamaktadır.
Daha önce bellekte yer alan malzemelerin yenilerine bağlanmasıyla oluşan ilişkiler bu ilke uyarınca görülür hale gelmektedir. M.Ö. 477’de Keos’lu ozan
Simonides, görsel ya da resimsel imgelerin belleğin işleyişini kolaylaştırdığını ve iyi bir belleğe sahip olmak için bunun gerekli olduğunu fark etmiştir
(Signoret, 1982). Yapılan araştırmalar zihinde canlandırmanın hatırlamayı arttırdığını göstermektedir (Lesgold ve Goldman, 1973; Morrison, 1988; Mitchell
ve Hunt, 1989; Pavio, 1971).

Dikkat ve İlgi

Mnemonik sistemlerde mümkün olduğu kadar dikkat çekici ve ilginç çağrışımlar kullanmak gerekir. Bu durum kişide canlı görsel imgelerin oluşmasına katkıda
bulunur. Örneğin, köpek ve süpürge kelimelerini hatırlamak için köpek ve süpürge kelimelerini sadece birlikte düşünmek veya elinde süpürge olan biri tarafından
kovalanan bir köpek düşünmek yerine, bir süpürge tarafından süpürülen bir köpek düşünmek daha ilginçtir (Higbee, 1977). Dikkat çekici imgeler, garip ve
biricik olma eğilimi gösterirler. Bir imgenin biricikliği ise, onun bellekte daha uzun süre kalmasına yol açmaktadır (Lesgold ve Goldman, 1973).

Yukarıda özetlenen ilkeler üzerine temellenen ve bellek araştırmacıları tarafından sıklıkla kullanılan genel bazı mnemonik teknikler şunlardır:

Bağlama (Link) Sistemi

Bu sistem malzemelerin sunum sırasına sadık kalmak kaydıyla hatırlanması gereken seri öğrenme görevlerinde kullanılmaktadır (Pavio, 1971). Zincir sistemi
(chain system) olarak da adlandırılan bağlama sistemi iki basamaktan oluşmaktadır: İlk olarak öğrenilecek listedeki her maddenin görsel imgesi oluşturulmaktadır.
İkinci olarak her maddenin görsel imgesiyle bir sonraki malzemenin görsel imgesi arasında bağ kurulmaktadır. Böylelikle hatırlanması gereken maddeler,
o maddelere ait görsel imgeler aracılığıyla bir zincir şeklinde birbirine bağlanmaktadır (Higbee, 1977). Bağlama sistemini temel alarak geliştirilmiş olan
bir teknik, öykü (story) tekniğidir. Bu teknikte hatırlanması gereken malzemelerden bir öykü oluşturulmakta ve öyküde geçen olaylar görsel imgelere dönüştürülmektedir.
Özellikle bir dizi kelimenin öğrenilmesinde öykü sistemi oldukça etkilidir. Yine bağlama sistemini temel alarak geliştirilmiş bir başka teknik, anahtar
kelime (keyword) tekniğidir (Atkinson, 1975). Bu teknikte, hatırlanması gereken malzemelere sessel açıdan benzeyen ve kolaylıkla imgelenebilen kelimeler
kullanılmaktadır. Örneğin ” ‘raven’ (kuzgun) iri siyah bir kuştur”, şeklindeki bir cümleyi ezberletebilmek için “raven” kelimesine akustik açıdan benzeyen
bir anahtar kelime; “raisen” (kuru üzüm) seçilmektedir. Bu durumda “raisen” yiyen bir “raven” imgelemek cümleyi hatırlamak için oldukça kolaylaştırıcıdır
(Laufenberg ve Scruggs, 1986).

Yerleşim (Loci) Sistemi

Yerleşim sistemi, M.Ö. 500 yılına dek uzanan bir geçmişe sahip en eski hatırlama tekniğidir (Anderson, 1980; Haberlandt, 1994). Bu sistemin başlangıcı,
Cicero tarafından anlatılan bir öyküye dayanmaktadır. Keos’lu ozan Simonides, bir toplantıdan ayrıldıktan kısa bir süre sonra davet salonunun çatısı çökmüş,
ev sahibi ile konukların tümü ezilmiş ve cesetler tanınamaz hale gelmiştir. Simonides, herkesin oturduğu yeri hatırladığı için kimlik belirlemesi yapabilmiştir
(Haberland, 1994; Higbee, 1977; Signoret, 1982). Yerleşim sisteminin başlangıcını bu olay oluşturmuştur. Bu sistemde hatırlanması gereken malzemelerle
iyi bilinen, sabit nitelikteki yerleşim alanları birbirlerine bağlanarak hatırlanır. Örneğin, bir seri kelimeyi, okul kafeteryasına giden yol üzerindeki
belirli yerler arasında bağ kurarak hatırlamak mümkündür (Groninger, 1971). Yerleşim sistemi iki temel basamaktan oluşmaktadır. İlk olarak bilinen bir
yerleşim yerinin zihinsel imgesi, doğal ve mantıklı bir sırada ezberlenir (örn., 1, botanik bahçesi; 2, müze; 3, kilise vb.). İkinci olarak, hatırlanması
gereken her maddenin imgesi, yerleşim alanının belirli bir bölümüyle ilişkilendirilir ve malzemelerin hatırlanması sırasında, söz konusu yerleşim alanında
zihinsel bir yürüyüş yapılır (Kliegl, Heckhausen ve Baltes, 1989).

Asma (Peg) Sistemi

Asma sistemi, yerleşim sisteminin bir uzantısı olarak 17. yüzyılın ortalarında Henry Herdson tarafından geliştirilmiştir (Higbee, 1977). Bu sistem, hatırlanması
gereken malzemeleri, daha önce öğrenilmiş olan ve çoğunlukla somut olan nesnelere asmayı içermektedir. Kullanılan somut kelimeler genellikle nesnelere
olan benzerliklerine (örn., 1, mum; 2, ördek; 3, mızrak) ya da nesnelerin sayıların okunuşu ile uyaklı (rhym) oluşlarına göre (örn., 1 (one), bun; 2 (two),
shoe; 3 (three), tree) seçilmektedir (Pavio, 1971). Buna göre asma sisteminde her sayı değişik bir nesne ile temsil edilmektedir. Kişiden istenen 1’den
başlayıp hatırlaması gereken madde kadar sayıyı, belirli nesnelere karşılık gelecek şekilde ezberlemesidir. Daha sonra hatırlanması gereken maddelerle,
sayılara karşılık gelen somut nesnelerin etkileşimlerini zihinde canlandırması gerekmektedir. Örneğin, hatırlanması gereken kelimelerin “kağıt, lastik,
doktor ” olduğunu düşünelim. Sayılara karşılık gelen nesneler de yukarıdaki örnekte verilenler olsun (1, bun (çörek); 2, shoe (ayakkabı); 3, tree (ağaç).
Asma sistemini kullanan kişinin bu kelimeleri hatırlayabilmek için sırasıyla kağıt ile çörek, lastik ile ayakkabı, doktor ile ağaç arasında bir çağrışım
kurması gerekir. Bunun için kağıttan yapılmış bir çörek yediğini düşünebilir. Lastiklerin yerinde dört tane ayakkabı olan bir araba imgeleyebilir. Nihayet
ağaca tırmanan bir doktor görebilir. Maddeleri doğru bir sırada hatırlayabilmek için her sayının karşılık geldiği nesneyi ve o nesne ile hatırlanması gereken
kelimenin etkileşimini zihinde canlandırmak yeterli olacaktır.

Glover, Timme, Deyloff, Rogers ve Dinell (1987), daha önce bir yazıcı ile hiç karşılaşmamış üniversite öğrencilerine asma sistemiyle yazıcıyı kullanmayı,
hiç bir stratejinin kullanılmadığı kontrol grubu öğrencilerine göre daha kolay öğretmişlerdir. Bu çalışmada denekler, öncelikle yukarıda olduğu gibi sayılara
fonetik açıdan benzeyen bir dizi somut kelimeyi öğrenmişlerdir. Daha sonra listedeki her madde ile o maddeye ilişkin somut nesnenin etkileşimlerinin zihinsel
imgelerini oluşturmuşlardır. Örneğin, yapılması gereken işler setindeki ilk basamak “düğmeyi çevir”dir. Bu durumda denekler çöreğin ortasında bir düğmeyi
çevirmeyi hayal etmişlerdir. Sonraki yönerge, “kağıdı zincir halkanın üzerine koy” şeklindedir. Denekler, içine kağıt doldurulmuş bir ayakkabının bir zincirle
bağlandığını düşünmüşlerdir. Bu işlem yönerge listesi sona erinceye kadar devam etmiştir.

Fonetik Sistem

Bu sistem farklı araştırmacılar tarafından ilgilenilen konuya göre, şekil-alfabe (figure-alphabet), sayı-harf (digit-letter, number- alphabet), sayı-sessiz
harf (number-consonant) veya sese uygun sayı (number to sound) gibi değişik şekillerde adlandırılmaktadır (Ericsson, Chase ve Faloon, 1980; Higbee, 1977;
Hunt ve Love, 1987; Luria, 1968; Morris ve Greer, 1984). Ancak bu sistemin versiyonlarının tümündeki ortak yön çoğunlukla 0’dan 9’a kadar olan sayıların
her birinin sessiz harflerle veya onlara uygun seslerle temsil edilmesi ve bu sessiz harflerin aralarına sesli harfler konarak hecelerin ya da kelimelerin
oluşturulmasıdır. Örneğin, 1, T veya Th; 3, M; 4, R; 5, L; 6, J veya Ch, Sh şeklinde sayılar seslere dönüştürülmektedir. Bu durumda 164359 sayısı, denek
tarafından TeaCheR MaiL Box olarak kodlanmakta ve bir öğretmenin kendisine bir şey postalamak istediği şeklinde imgelenmektedir (Valentine ve Wilding,
1994). Benzer şekilde, Kliegl, Heckhausen ve Baltes’in (1989), araştırmasında denekler, 00 ile 99 arasındaki sayıların ifade ettikleri sessiz harfleri
ezberlemişler ve bu sessiz harfleri sesli harflerle anlamlı hale getirmeyi öğrenmişlerdir (Örn., 40, R S, RoSe; 78, C F, CoFFee; 00, S S, SuSy……………
86, F SH, FiSH vb.). Bu şekilde denekler, kendisine sunulan 407800…..86 şeklindeki bir diziyi, RoSe, CoFFee, SuSy…….. FiSH olarak kodlamakta ve gerektiği
zaman kelimelerdeki sessiz harflerin karşılığı olan sayıları geri getirebilmektedirler.

Fonetik sistemin başlangıcı, 1948’de Wickelman’ın alfabedeki harflerle sayıları eşleştirerek oluşturduğu sayı-harf sistemine dayanmaktadır (Morris ve Greer,
1984). Bu sistemin diğer mnemonik sistemlere göre en önemli avantajı, sayıların hatırlanmasında daha kullanışlı olmasıdır. Çok uzun sayıların hatırlanması
gerektiğinde 0’dan 9’a kadar olan sayı-ses eşlemesi temel alınarak 00-99 arası tüm sayıların hangi seslere karşılık geldiğini belirten listeler oluşturulmaktadır.
Daha sonra deneklere, oldukça uzun süren eğitim oturumlarıyla, sayıları seslere dönüştürüp aralarına gerekli sesli harfleri ekleyerek kelimeler oluşturması
ya da dizideki her sayıya uygun sesle başlayan cümleler kurması öğretilmektedir (Ericsson, Chase ve Faloon, 1980; Higbee, 1977; Kliegl, Heckhausen ve Baltes,
1989).

Mnemonik Tekniklerin Sınırlılıkları

Belleğin geliştirilmesine yönelik yapılan araştırma bulgularına ve bellek yarışmalarına katılan yarışmacıların belirttiklerine göre, yukarıda özetlenen
mnenonik teknikler kullanılarak daha çok şey hatırlamak mümkündür. Örneğin II. Dünya Bellek Şampiyonası’na katılan bir yarışmacı bu teknikleri kullanmayı
öğrendikten sonra yaşantısında meydana gelen değişiklikleri şu şekilde ifade etmektedir: “Belleğim daha organize bir yaşam sürmeme yol açtı. Artık randevu
defteri kullanmaya ihtiyacım kalmadı çünkü randevularımın hepsini aklımda tutuyorum. Çok sayıdaki bilgiyi hatırlayabiliyor ve notlarıma bakmaksızın konuşma
yapabiliyorum” (Valentine ve Wilding, 1994). Ancak mnemonik teknikler kişinin belleğinde çoğunlukla, genel değil özel bir artışa yol açmaktadır. Örneğin
Kliegl, Heckhausen ve Baltes, (1989) deneklerinden birine yerleşim sistemine göre kelimelerin hatırlanabilmesine yönelik, diğerine ise fonetik sisteme
uygun olarak sayıların hatırlanabilmesine yönelik eğitim vermişlerdir. Buna bağlı olarak, deneklerin bellek performansındaki artış, aldıkları eğitim doğrultusunda
sadece kelimelerin ya da sayıların hatırlanmasında gözlenmiştir. Benzer şekilde, Wilding ve Valentine’nin (1985) deneği sadece gecikmeli hatırlama görevlerinde,
Coltheart ve Glick’in (1974) deneği ise, sadece kısa süreli görsel bellek görevlerinde başarılı olmuştur.

Mnemonik teknikler kullanarak normal performansın ötesinde bir başarı sağlayabilmek için oldukça uzun eğitim oturumları gerekmektedir. Ericsson, Chase ve
Faloon (1980), bir üniversite öğrencisinin sayıları hatırlama performansını 6-7 basamaktan 79 basamağa çıkarabilmek için 20 aylık bir eğitim vermişlerdir.
Kliegl, Smith, Heckhausen ve Baltes’in (1989) araştırmasındaki eğitim aşaması ise 14 ay sürmüştür. Luria (1968) ise mnemonist Shereshevskii ile yıllarca
çalışmıştır. Bellek şampiyonalarına katılan yarışmacılar, şampiyon olabilmek için yaşamlarını belleklerini geliştirmeye adadıklarını belirtmektedirler
(Valentine ve Wilding, 1994).

Mnemonik teknik veya sistemler bütün öğrenme görevlerine güçlü cevaplar vermezler. Görsel imgelerin kullanımından kaynaklanan bazı sınırlılıkları vardır.
Görsel imgeler oluşturabilmek ve bu konuda eğitilebilmek oldukça uzun zaman almaktadır. Bir kelimeyle temsil edilen bir nesnenin imgelenmesi, kelimenin
kendisini düşünmekten daha uzun zaman alabilir. Ayrıca hatırlanması gereken malzemeler çok hızlı sunulursa, hatırlamak için görsel imgeler kullanmak performansı
düşürebilir (Higbee, 1977). Mnemonik eğitimin kısa süreli bellek kapasitesi artışına yol açıp açmayacağının incelendiği bir çalışmada (Menli, 1991), sunum
hızı ile verilen mnemonik eğitim türü arasında bir etkileşim olduğu bulunmuştur. Özellikle fonetik sistem gibi kullanımı diğerlerinden daha zor olan ve
daha uzun eğitimi gerektiren türdeki mnemonik tekniklerin başarılı sonuçlar verebilmesi için hatırlanması gereken maddeler arasındaki sunum süresinin daha
uzun olması gerekmektedir.

Mnemonik teknikler açısından oldukça önemli bir ilke olan görsel çağrışımlar kurma, soyut malzemelerde, somut malzemelerin kullanılmasında olduğu kadar
iyi çalışmazlar (Higbee, 1977; Laufenberg ve Scruggs, 1986; Lesgold ve Goldman, 1973). Ayrıca insanlar arasında görsel çağrışım kurabilme yeteneği açısından
bireysel farklılıklar vardır. Bütün bunlara rağmen, özellikle mnemonik sistemlerden türetilen daha basit düzeydeki mnemonik stratejilerin, zihinsel açıdan
yetersiz ya da öğrenme problemleri olan yetişkinlerin veya çocukların bilişsel süreçlerindeki dezavantajlarını en aza indirgemede etkili olduğunu gösteren
bir çok araştırma bulgusu bulunmaktadır (Örn., Feld ve Witte, 1988; Morrison, 1988; Pressley, Levin ve Delaney, 1982; Torgesen ve Houck, 1980).

Mnemonik tekniklerin avantaj ve sınırlılıklarını özetledikten sonra baştaki sorulara tekrar dönecek olursak, üstün bir bellek performansına sahip olmak
için her şeyden önce uzun ve zahmetli bir eğitim programını göze almak gerektiği sonucuna ulaşabiliriz. Bellek şampiyonlarının normal bir belleğe sahip
olan insanlardan farklı olup olmadığı sorusuna cevap verebilmek ise daha zordur. En azından insanların, yaşamlarını bellek şampiyonu olmaya adamalarına
yol açan faktörler düşünüldüğünde, bellek şampiyonları ile normal belleğe sahip kişiler arasında farklılıklar olacağı düşünülebilir. Yarışmacılık, yüksek
başarı beklentisi, güdü ya da diğer bir çok kişisel faktör gibi. Ancak zihinsel faaliyetler açısından mnemonistlerle normal belleğe sahip olan kişiler
karşılaştırıldığında ise, bu yöndeki bulgular, çoğunlukla farklılık olmadığını göstermektedir. Kliegl, Heckhausen ve Baltes’in (1989), Ericsson, Chase
ve Faloon’un (1980) araştırmalarındaki denekler, normal zeka düzeyinde olup, eğitim öncesi bellek ölçümleri açısından da normal bir performansa sahiptirler.
Ayrıca sözü edilen bu araştırmalarda eğitim sonrasında deneklere kodlayamayacakları diziler verildiğinde, bellek performanslarının tekrar başlangıç düzeyine
düştüğü görülmüştür. Dolayısıyla uygun bir mnemonik sistem ve geri getirme yapısının (retrieval structure) seçilmesi, uygun ve yeterli düzeyde bir eğitimin
verilmesi sonucu bellek kapasitesinde sağlanan ve sınırsız gibi görünen gelişme, bellek kapasitesinin artması anlamına gelmemektedir (Baine, 1989; Ericsson,
Chase ve Faloon, 1980; Menli, 1991).

Mnemonik tekniklerle sağlanan artış, eşyaların rastgele konulduğu bir odaya kıyasla, aynı büyüklükteki başka bir odaya düzenli olarak yerleştirmek şartıyla
daha çok şey sığdırabilmeye benzer. Nihayet “Hiç, bir bilgiyi hangi kitapta okuduğunuzu hatırlamak için öncelikle o bilgiyi, kitabın hangi bölümünde ya
da sayfanın neresinde okuduğunuzu hatırlamaya çalıştığınız oldu mu? Bazan sınıf arkadaşlarınızın isimlerini hatırlamak istediğinizde sınıftaki sıralardan
zihinsel olarak geçip her birinin yüzünü gözünüzde canlandırdığınız olur mu?” şeklindeki son iki soruya evet diyebiliyorsanız, bilgileri hatırlamak için
bazen doğal olarak sizin de mnemonik stratejilerden yararlandığınız söylenebilir. 

Kaynaklar

Anderson, J. R. (1980). Cognitive psychology and its implications. San Francisso: W.H. Freeman and Company.
Atkinson, R. C. (1975). Mnemotechnies in second-language learning. American Psychologist, 821-828.
Baine, D. (1989). Memory and mnemonics. Mental Retardation and Learning. Disability Bulletin, 2:23-33.
Coltheart, M.& Glick, M.J. (1974). Visual imagery: A case study. Quarterly Journal of Experimental Psychology, 26, 438-453.
Ericsson, K. A.& Chase, W.G., Faloon, S. (1980). Acquisition of a memory skill. Science, 208: 1181-1182.
Feld, K.G. & Witte, K.L. (1988). Mnemonic benefits of digit-list organization: Test of developmental lag hypothesis of reading retardation. Journal of
Genetic Psychology, 149:459-469.
Glover, J.A. & Timme, V., Deyloff, D., Rrogers, M., Dinell, D. (1987). Oral directions: What to do when. Journal of Educational Research, 81(1), 33-40.
Groninger, L. D. (1971). Mnemonic imagery and forgetting. Psychonomic Science, 23:161-163.
Haberlandt, K. (1994). Cognitive psychology. Boston: Allyn & Bacon.
Higbee, K. L. (1977). Your memory: How it works and how to improve it? New Jersey: Prentice-Hall.
Hunt, E. & Love, T. (1987). How good can memory be? In A.W. Melton, E. Martin (Eds.). Coding processes in human memory. New York: Winston and Sons.
Kliegl, R. J.,. Heckhausen, S. J. & Baltes, P. B. (1989). Testing-the limits and the study of adult age differences in cognitive plasticity of a mnemonic
skill. Developmental Psychology, 2: 247-256.
Laufenberg, R. & Scruggs, T.E. (1986). Effects of transformational imagery strategy to facilitate digit span recall of mildly handicapped students. Psychological
Reports, 58, 811-820.
Lesgold, A. M. & Goldman, A.R. (1973). Encoding uniqueness and the imagery mnemonic in associative learning. Journal of Verbal Learning and Verbal Behavior,
12:193-202.
Levin, M. E. (1989). Comparison of individual and cooperative mnemonic vocabulary instruction. Dissertation Abstracts International, 1: 115-A.
Luria, A. R. (1968). The mind of mnemonist. Harmondsworth: Penguin.
Menli, N. (1991). Çocuklarda Görsel İşitsel Sayı Dizisi Testindenn alınan puanlara mnemonik tekniklerin ve sunum hızının etkisi (Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe
Üniversitesi Psikoloji Bölümü, Ankara).
Mitchell, D.B. & Hunt, R.R. (1989). How much effort should be devoted to memory? Memory & Cognition, 3:337-348.
Morris, P.E. & Greer, P.J. (1984). The efectiveness of the phonetic mnemonic system. Human Learning: Journal of Practical Research & Applications, 2:137-142.
Morrison, C. R. (1988). Individual differences in student’s ability to use a mnemonic strategy. Dissertation Abstracts International, 12:3606-A.
Pavio, A. (1971). Imagery and verbal processes. New York: Holt, Rinehart & Winston.
Pressley, M. & Levin,, J.R., Delaney, H.D. (1982). The mnemonic keyword. Review of Educational Research, 52:61-91.
Signoret, J. L. (1982). Mnemotekni belleme sanatı. (Z. Tümer, Çev.). Doğa ve Bilim, Bilimsel Düşünceye Katkı, 9: 65-6.
Toresen, J. K., Houck, D.G. (1980). Processing deficiencies of learning disabled children who performed poorly on Digit Span Test. Journal of Educational
Psychology, 2:141-160.
Valentine, E. R, Wilding, J.M. (1994). Memory expertise. The Psychologist. 7 (9), 405-408.
Wilding, J.M. &, Valentine, E.R. (1985). One man’s memory for prose faces and names. British Journal of Psychology, 76, 215-219.   

§Türk Psikoloji Bülteni 2 (5) 100-106.

§Türk Psikologlar Derneği, 1999 

DERLEYEN: MURAT BAYHAN

Yorumunuzu Yazınız

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir