Ankara’da Roma Dönemi Eserlerini Keşfedin: Gezi Rehberi
Hazırlayan: İbrahim Elibal
Ankara, tarih boyunca sürekli olarak yerleşim görmüş stratejik bir merkez olmuştur ve birçok uygarlığa başkentlik yapmıştır. Ankara ve çevresinde, geçmiş uygarlıkların izlerine kolayca rastlanabilir. Kale, Frig Tümülüsleri, Julian Sütunu, Roma Çağı Tiyatrosu, Augustus Tapınağı, Hacı Bayram Camii ve Roma Hamamı gibi tarihi kalıntılar, Ankara’nın kültürel zenginliğini yansıtan eserlerdir.
Ankara, Roma İmparatorluğu’nun Galatia Eyaleti’nin başkenti olarak büyük bir önem kazanmıştır. MÖ 25 yılından itibaren bölgenin önemli bir kenti haline gelmiştir. Ankara üzerinde yapılan çalışmalar sayesinde kentin yapısal, sosyal ve siyasal yapısı hakkında bilgiler elde edilebilmektedir. Bu çalışmalardan büyük bir kısmı Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nin gerçekleştirdiği kurtarma kazıları ve yüzey araştırmalarıyla sağlanmıştır.
Galatia Eyaleti’nde önemli bir değişim, Roma kültürünü yansıtan planlı kent dokularının ve yol ağı sistemlerinin oluşmasıyla gerçekleşmiştir. Galat yöneticilerinin bulunduğu kale yerleşimleri yerine, Roma etkisini gösteren düzenli şehir yapıları inşa edilmiştir. Ankyra, Galatia Eyaleti’nin başkenti olarak, Roma İmparatorluğu’nun propaganda yapılarından biri haline gelmiştir. Bu süreçte yeni koloni kentleri kurularak bölgenin Romalılaşması sağlanmıştır. Ayrıca, küçük köyler, kasabalar ve kalelerde de yaşam sürekliliği olduğu arkeolojik buluntularla ortaya konmuştur.
Hamamlar, Roma döneminde büyük şehirlerde önemli yapılar olarak kabul edilmiştir. Roma dönemi şehirlerinde yaşayan ve ziyaret eden insanlar bu hamamlardan faydalanmıştır. Ankara da Roma İmparatorluğu’nun Galatia eyaletine merkezlik yaptığından, anıtsal boyutta bir hamama sahiptir. Ankara Roma Hamamı, Roma döneminin ünlü yapılarından biridir ve Caracalla İmparatorluğu döneminde tanrı Asklepion adına inşa edilmiştir. İhtişamlı bir mimariye sahip olan hamam, günümüzde Çankırı Caddesi üzerinde bulunmaktadır.
Ankara Roma Hamamı’nın bahçesinde birçok sütun başlığı bulunmaktadır. Bu başlıklar arasında İon Başlığı ve Korinth Başlıkları bulunmaktadır. Bu eserler, M.S. 140’tan itibaren İ.S. 230 yılına kadar tarihlendirilmektedir. Ancak tahribat nedeniyle bazı eserlerin tarihi belirlenememiştir. Başlıkların tasarımında zamanla değişiklikler görülmüş ve Caracalla döneminin sert ve tutucu tarzıyla uyumlu bir görünüm kazanmıştır. Metalli bir görünümle, başlıkların sertliği vurgulanmaktadır.
Augustus Tapınağı, Roma İmparatoru Augustus’un İ.Ö. 25 yılında Galatya’yı Roma egemenliğine sokmasının ardından inşa edilmiştir. Tapınak, bugünkü Hacı Bayram Camii’nin bulunduğu Ankara’nın Akropolisi’nde yer almaktaydı. Augustus Tapınağı, Ankara’da bulunan en önemli Roma kalıntılarından biridir. İmparator Augustus’a adanmış olan tapınak, görkemli mermer sütunları ve incelikli detaylarıyla dikkat çeker. Antik dönem sikke tasvirleri ve yazıtlar, Ankara’da Romalılardan önce tanrıça Kybele ve Ay Tanrısı Men’e tapınıldığını göstermektedir. Ancak Roma döneminde, tapınmalar Augustus Tapınağı’nda daha belirgin bir şekilde gerçekleştirilmiştir. 12. yüzyılın başlarında Ankara’ya gelen Türkler, Augustus ve Roma Tapınağı’nın yanına Hacı Bayram Camii’ni inşa etmişlerdir.
Julian/Belkız Sütunu, 362 yılında imparatorun Ankara’yı ziyareti onuruna dikilmiştir ve günümüzde hala ayaktadır. 14.5 metre yüksekliğindeki sütun, hükümet konağının önünde bulunmaktadır. Roma tarzında bir sütun olan Julianus Sütunu, Dor düzeninde inşa edilmiş ve mermerden yapılmıştır. Sütunun 15 metrelik yüksekliği ve üçgenimsi gövdesi, kabartmalarda tarihi olayları ve imparatorluğun sembollerini betimlemektedir.
Julianus Sütunu, Ankara’nın Ulus semtinde yer alan bir dikilitaştır. Son pagan Roma imparatoru Julianus’un 362 yılında Perslere karşı düzenlediği sefer sırasında Ankara’yı ziyaret ettiği zaman onurlandırılmak amacıyla dikilmiştir. Başlangıçta İş Bankası binası ile Taşhan arasındaki bölgeye inşa edilen sütun, zamanla eğilmeye başlaması nedeniyle 1934 yılında Ankara Valiliği’nin önündeki Hükûmet Meydanı’na taşınmıştır. Yığma taş kullanılarak inşa edilen sütunun yaklaşık 15 metre yüksekliği vardır. Korinth başlıklı ve yivli halka şeklindeki gövdesi, akantus modeli yaprak kabartmalarıyla süslenmiştir. Başlığın kuzeye bakan cephesi hasar görmüş olsa da genel olarak iyi durumdadır. Yazıtı olmaması nedeniyle sütunun yapımı ve yapıcı hakkında kesin bilgi bulunmamaktadır. 2001 yılında restore edilen Julianus Sütunu, beyaz-gri renkli kireç taşından yapılan bir platform üzerine oturtulmuştur.
Antik Tiyatro, Ankara’nın Altındağ ilçesinde, Ankara Kalesi’nin Bent Deresi’ne baktığı kuzeybatı yamacında bulunmaktadır. Tiyatro yapısı, Tabakhane Mahallesi’nde eski Berlin Oteli ile Pınar Sokağı arasında yer almaktadır. Son zamanlarda yapılan temizlik çalışmaları sayesinde sahne binasında bulunan yüksek otlar, dikenli bitkiler ve orkestra tabanındaki otlar ile tiyatro basamaklarının arkeolojik mimari izleri görünür hale gelmiştir. Restorasyon ve kazı çalışmaları ise hâlâ devam etmektedir.
1982 yılında Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne bir ihbar yapılmıştır. Bu ihbar sonucunda Umum Kunduracılar Sitesi’nin Han inşaatı sırasında tiyatro olabileceği düşünülen antik bir yapıya zarar verildiği fark edilmiş ve temel kazma çalışmaları durdurulmuştur. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Klasik Arkeoloji Ana Bilim Dalı öğretim üyeleri ve müze çalışanları tarafından yapılan detaylı araştırma sonucunda, yapının bir tiyatro olduğu tespit edilmiş ve Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü’ne bildirilmiştir. Rapora Aykut Özet, Aynur Özet, Fatma Özoral, İnci Bayburtluoğlu ve Çelik Topçu imzalarını atmışlardır.
Tiyatronun dış mekânı, yıllar süren araştırma ve çalışmalar sonucunda açılmış ve temizlenmiştir. Orkestraya geçişi sağlayan tonozlu iki bölüm, Antik Yunan tiyatro yapısındaki giriş yolları olan Doğu Parodos, Orkestra, büyük bir bölümüyle Cavea’nın ikinci Diazoma arkeolojik izleri ortaya çıkarılmıştır. Batı Parodos ve kısmen Proskenenin tamamı da temizlenerek açılmıştır. Büyük mimari blok objeleri ise öğretmenler evinin arkasına yerleştirilmiştir. Toprağın atılması için uygun bir alan olmaması, kazılan toprağın birikmesi, pis su kanallarından akan suların sağlık sorunu oluşturması ve dozerin taş bloklarını Orkestra içine yığması gibi problemlerle karşılaşılmıştır. Ayrıca, kazı alanının temiz tutulmaması da sorunlar arasında yer almıştır. Mahalle sakinlerinin alanı kirletmesi ve evsiz insanların sığınak olarak kullanması gibi durumlarla karşılaşılmıştır.
Tiyatronun yaklaşık boyutları 50 x 43,5 metreyi düşündürmektedir. Antik dönem yazarlarının Ankara hakkında tiyatrodan bahsetmediği belirtilmektedir. Ancak bazı yazıtlardan tiyatro hakkında bilgi edinilmektedir. Şehirde bulunan yazıtlarda “Agonothetes” unvanı geçmektedir, bu da bir tiyatro yapısının varlığını göstermektedir. Ayrıca, Ankara Roma Hamamı’nda korunmuş bir heykel kaidesi üzerinde Dionysos şenlikleriyle ilgili bir kararname bulunmaktadır. Bu yazıt, tiyatronun konumu hakkında bilgi vermektedir. İnci Bayburtluoğlu, yapıyı hyposkenion’daki bir hücrenin içinde bulunan bir kadın başına dayanarak MS 1. yüzyılın ikinci yarısına ya da 2. yüzyılın başlarına tarihlemektedir.
Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Paleolitik Çağ’dan itibaren Anadolu’nun özgün eserlerini barındıran önemli bir müzedir. İki tarihi binadan oluşan bu müze, Mahmutpaşa Bedesteni ve Kurşunlu Han adlı Osmanlı Dönemi yapılarına ev sahipliği yapmaktadır.
Müzede yapılan restorasyon çalışmalarıyla 2014 yılında yenilenmiş ve ziyaretçilere sanal turlar, canlandırmalar ve Göbeklitepe’deki T biçimli dikme replikaları ve eserleri gibi unsurlarla tarihi bir yolculuk deneyimi sunmaktadır.
Ankara’nın ilk müzesi olan Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nin kökeni 1921 yılına dayanmaktadır. Mustafa Kemal Atatürk’ün Eti Müzesi kurma fikriyle başlayan süreçte, ülkenin dört bir yanından Hitit eserleri toplanmaya başlanmıştır. Dönemin Kültür Müdürü Galip Bey, Ankara Kalesi’nin Akkale Burcu, Augustus Mabedi ve Roma Hamamı’nı müzeye dönüştürerek ilk adımı atmıştır.
Ancak Akkale’nin sınırlı alanı yetersiz kalınca, Mahmutpaşa Bedesteni ve Kurşunlu Han gibi atıl durumdaki yapıların restorasyon çalışmalarına başlanmıştır. 1938 yılında başlayan restorasyon süreci 1968 yılında tamamlanmıştır. Bedesten binasının orta kısmı ise 1943 yılında ziyarete açılmıştır.
Avrupa’da Yılın Müzesi seçilen Anadolu Medeniyetleri Müzesi, kendine özgü koleksiyonlarıyla dünyanın önde gelen müzeleri arasında yer almaktadır. Müzede eserler, kronolojik olarak ayrılmış bölümlerde sergilenmektedir. Üst salonda Paleolitik Çağ, Kalkolitik Çağ, Eski Tunç Çağı, Asur Ticaret Kolonileri Çağı, Eski Hitit ve Hitit İmparatorluk Çağı, Frig Krallığı, Geç Hitit Krallığı ve Urartu Krallığı’na ait eserler bulunmaktadır. Alt salonda ise Çağlar Boyu Ankara ve Klasik Devirler bölümleri yer alır. Bu bölümde Ankara’daki kazılardan elde edilen buluntular ve M.Ö. 1. binin ikinci yarısından başlayarak Arkaik, Klasik, Hellenistik, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait altın, gümüş, cam, mermer ve bronz eserler sergilenmektedir. Ayrıca, koleksiyonlar arasında ilk paradan günümüze kadar uzanan madeni paralar da bulunmaktadır.
MÖ 1. yüzyıl civarında “üfleme tekniği” adı verilen yeni bir cam üretim tekniğinin keşfedilmesiyle cam eserler, Roma İmparatorluğu’nun topraklarında büyük bir yayılım alanına sahip olmuştur. Bu eserler, dekoratif özellikleri ve farklı formlarıyla hayatın pek çok alanında geniş bir kullanım alanı bulmuşlardır. Ayrıca, teknik zorluklar nedeniyle cam kaplarda nadiren görülen yazıtlar da giderek artmış ve dilek, anma, kutlama gibi farklı amaçlarla kullanılmıştır. Bu bağlamda, özellikle “Temenni Yazıtları” adı verilen bu eserler, Roma dönemi günlük yaşamını anlamak ve bu döneme odaklanan kültürel araştırmalara önemli bir katkı sağlamaktadır.
Roma Surları (Roman Walls):
Ankara’yı çevreleyen Roma dönemine ait surlar, şehrin güvenliğini sağlamak amacıyla inşa edildi. Bazı bölümleri günümüze kadar ayakta kalmış olup Roma dönemi yapı tekniklerini yansıtmaktadır. Şehrin genişlemesi ve nüfusun artmasıyla surlar genişletilmiştir. Onarımlarda yakındaki binaların ve su kanallarının malzemesi kullanılmıştır.
Roma Mezarları:
Ankara’da çeşitli Roma dönemi mezarları bulunmaktadır. Bu mezarlar, mermerden yapılmış anıtsal yapılar veya yer altı mezar odaları şeklinde olabilir. Roma kültüründe ölüm ve anma ritüellerinin bir parçası olarak önemli bir role sahiptir. Ayrıca, Ankara’nın çevresindeki höyük yerleşimlerinde de Roma dönemine ait tabakalar tespit edilmiştir. Yaprağınkale, Boyalık Köyü Kaletepe ve diğer höyüklerde bulunan mezarlar ve mezar stelleri, höyük yerleşimlerindeki sürekliliği gösteren önemli kanıtlardır. Hacıtuğrul köyü yakınlarındaki Hisartepe ve Hacıtuğrul türbesi çevresinde de Roma dönemine ait izler bulunmuştur. Roma dönemine ait yazıtlar da Ankara çevresinde yoğun bir şekilde bulunmuştur. Mezar stelleri, adak yazıtları ve mil taşları bu yazıtların büyük bir çoğunluğunu oluşturur. Bu yazıtların içinde Tanrı Zeus’a adanmış olanlar, Zeus Soulibrogenos ve Zeus Boussurigios gibi isimlere sahip olanlar dikkat çekmektedir. Ayrıca, tapınak bekçisi olarak tanımlanan bir mezar steli ve “Arkhigallos” adlı bir yazıt da bulunmuştur. Bu tanrılar ve tapınaklarıyla ilgili arkeolojik veriler henüz bulunmamıştır.
Roma Su Yolları (Roman Aqueducts):
Ankara’da Roma döneminde inşa edilen su yolları ve kanallar, şehrin su ihtiyacını karşılamak için yapılmıştır. Bu su yolları, taş yapılarla özenle inşa edilmiş ve suyu şehre ulaştırmak amacıyla kullanılmıştır. Günümüzde hala izleri görülebilir durumdadır.
CARDO MAXIMUS:
Romalılar, yeni eyaletlerinde Romalılaşma sürecini uygularken askeri ve idari nedenlerden dolayı yol ağ sistemleri de inşa etmişlerdir. Günümüze kadar Roma yollarının büyük bir kısmı korunmasa da bulunan mil taşları, dönemin yol ağ sistemleri hakkında çeşitli ipuçları sağlamaktadır. Özellikle mil taşlarında yer alan isimler, tarihler ve kentler arasındaki mesafeler gibi bilgiler, bu yol önerilerinin temel unsurlarını oluşturmaktadır. Ayrıca, yol üzerindeki yerleşimlere dair bilgiler sunan antik haritalar da bulunmaktadır.
Ankara’da, bazı bölgelerde Roma dönemine ait tören yolları bulunmaktadır. Bu yollar, Roma döneminde düzenlenen törenlerde kullanılır ve heykeller, sütunlar ve diğer süslemelerle süslenirdi. Ankara Roma Yolu ya da Cardo Maximus, Altındağ ilçesinin Ulus semtindeki Ulus Şehir Çarşısı’nın temel kazısı sırasında 1995 yılında Prof. Dr. Cevdet Bayburtluoğlu’nun denetiminde ortaya çıkan Geç Roma Dönemi’ne ait önemli bir yoldur. 2006 yılında Ankara Valiliği otopark inşaatı sırasında yolun devamı bulunmuş, ancak inşaat, buluntulara rağmen durdurulmamıştır. Bugün sadece yapının çok küçük bir bölümü gün yüzüne çıkarılmıştır. Yol, 216 metre uzunluğunda olup 6.7 metre genişliğe sahiptir ve yolun kenarlarında yaya kaldırımları için 20 cm yüksekliğinde 1.5 metrelik bloklar bulunmaktadır.
Sonuç olarak, Roma Dönemi’nde Ankara çevresinde köyler, kasabalar, kaleler ve kutsal alanlar olduğu, arkeolojik ve epigrafik verilere dayanarak anlaşılmaktadır. Bu yerlerin yayılım alanı ve yapısal özellikleri gibi veriler, ileride yapılacak detaylı kazılar ve yüzey araştırmalarıyla daha iyi anlaşılabilir.
Kaynakça:
1- Ankara Anadolu Medeniyetleri Müze Müdürlüğü. (Erişim Tarihi:9.5.2023). Erişim linki:https://kvmgm.ktb.gov.tr/TR-44060/ankara-anadolu-medeniyetleri-muze-mudurlugu.html
2- Bakar, N. (2008). Ankara Roma Hamamı ve Hamamda Ele Geçen Sütun Başlıkları. (Yüksek Lisans Tezi). Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Arkeoloji Anabilim Dalı, Klasik Arkeoloji Bilim Dalı, Konya, Türkiye.
3- Çakmaklı, Ö. D. (2017). Roma Dönemi cam kaplarında temenni yazıtları. Abant Kültürel Araştırmalar Dergisi, 2(4), 142-152. Retrieved from https://dergipark.org.tr/tr/pub/akader/issue/31877/350405
4- Güray, Ç. (2021). ANKYRA ÇEVRESİ’DE ROMA DÖNEMİ İZLERİ [Traces of the Roman Period in the ANKYRA Region]. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi [Journal of Ankara University Faculty of Languages, History, and Geography], 61(2), 1027-1053.
5- Kadıoğlu, M., & Görkay, K. (2007). Anadolu / Anatolia 32. YENİ ARKEOLOJİK ARAŞTIRMALAR IŞIĞINDA ANKARA.
6- Silav, M. (2019, Haziran). Kentsel Arkeolojik Miras ve Erişilebilirlik: Ankara Roma Hamamı Açık Hava Müzesi. Erişim linki: https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/737543.
7- Sülüner, H. S. (2014). Yabancı Seyyahların Gözlemleriyle Roma ve Bizans Dönemi’nde Ankara. Ankara Araştırmaları Dergisi Journal of Ankara Studies, 2(1), 11-21. (Haziran/Jun 2014). Erişim linki: https://jag.journalagent.com/jas/pdfs/JAS_2_1_11_21.pdf
8- Antik Roma Tiyatrosu. Erişim linki: https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/422627
9- Gazete Bilkent. Helin Özdemir (Erişim Tarihi:9.5.2023) Başkentin Tarihe Açılan Kapısı: Ankara’daki Roma İmparatorluğu Kalıntıları. Erişim linki: https://www.gazetebilkent.com/tarih-2/787/baskentin-tarihe-acilan-kapisi-ankaradaki-roma-imparatorlugu-kalintilari/
10- Çankaya Belediyesi. (Erişim tarihi:9.5.2023). ANTİK TARİH – Ankara. Erişim linki: https://www.cankaya.bel.tr/pages/16/ANTIK-TARIH/