ANILARLA ATATÜRK BÖLÜM I

MİLLETE GÜVEN

Erzurum: 3 Temmuz, 1919…

Ilıca’da Mustafa Kemal’in ilk karşılamasında konukların önemli kimseler olduğunu anlayan ihtiyarın zeki gözleri parladı. İri ve ak tüylere örtülü elini geniş göğsünün üstüne koyarak oturanları selamladı. Mustafa Kemal Paşa, ta yanı başına kadar geldiği halde heykelciğinin büyüklüğünü kaybetmeyen bu ihtiyarın hatırını soruyor, o da gövdesine yaraşan derin gür sesiyle teşekkür ediyordu.

Bu kısa hoşbeşten sonra, Paşa ihtiyara :
– Ağa, böyle nereden geliyorsun? dedi.
İhtiyar:
– Paşam, Rus gelirken göçmen olmuştum. Çukurova’da idim. Şimdi köyüme dönüyorum, diye karşılık verdi.
Paşa, zamanın nezaketini, emniyetsizliğini ileri sürerek böyle zamanda buralara dönmesini pek yerinde olmadığını, kışın sıkıntı çekeceğini anlatmak istedi. Sonunda da:
– Ağa, yoksa oralarda geçinmedin mi? dedi.
Ağa derhal karşılık verdi :
– Hayır Paşam, Çukurova cennet gibi bir yer. Bir eken yüz biçiyor. Allah millete düşkünlük vermesin. Bize tarla da verdiler, çayır da… Hamdolsun uşaklarda çalışkandırlar. Değil Çukurova gibi bir yerden, taştan bile ekmeklerini çıkartırlar. Geçimimizi padişahta bile yoktu. Çok rahattık. Yalnız son günlerde işittim ki, İstanbul’daki “ırzı kırıklar” bizim Erzurum’u Ermenilere vereceklermiş. Geldim ki göreyim, bu “namertler” kimin malını kime veriyorlar?
Tunç çehreli, ak sakallı, gün görmüş ihtiyarın iman dolu göğsünden gelen bu ses, yine O’nun gibi tunç çehreli kahraman askerin gözlerini yaşarttı. Bu eski Türk kalesine millet işi için milletle beraber çalışmağa gelen büyük devlet adamı yaşlı gözlerle arkadaşlarına döndü ve “bu milletle neler yapılmaz!” Dedikten sonra ihtiyarla vedalaştı.
Arıburnu, Age, s: 199-200
________________________________________
HALK VE YÖNETİCİ

Yorumunuzu Yazınız

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir