Yaşasın Cumhuriyet
Sokaklarda yaşasın Cumhuriyet diye bağırılıyordu o gün. Bayram havasında karşılanmıştı Cumhuriyet.
Uzun süren savaşlardan yorgun düşen halk, artık mutlu barış dolu günlere ışık yakmak istiyordu.
Atatürk; “Türk milleti istiklalsiz yaşayamamıştır, yaşayamaz ve yaşamayacaktır” derken, halkın bağımsızlığa olan tutkusunu biliyordu.
Zorluklarla geçen o günlere dilerseniz kısa bir göz atalım. Savaş yıllarını ve Cumhuriyetin yaşantımıza kattığı yenilikleri hatırlayalım.
“Çanakkale Geçilmez” dendi ve geçirmediler düşman askerlerine. Müttefikler 1.Dünya Savaşı’nda yenik düştü. Savaş cephede bitti ancak masada halâ devam etmekteydi.
Kurtuluş Savaşı büyük sıkıntılar içinde başladı. Amasya’dan Erzurum’a, Erzurum’dan Sivas’a büyük onur yürüyüşünün adımları atılmaya başladı.
Asker toparlanmaya çalışılırken, Anadolu içlerinde hainlerce çıkartılan ayaklanmalar bastırılıyor, topraklarımıza ve bağımsızlığımıza göz koyan düşmanlara karşı cepheler açılıyordu.
Türkiye halkı azimliydi. Özgürlüğüne ve vatanına düşkündü. İşte bu sevdayla gereğini yaptı ve düşman askerleri arkalarına bile bakmadan kaçmaya başladı.
Sorun kökten çözümlenmiş, tüm dünya Türkiye halkını kabul etmişti. Bu amansız mücadele, Türkiye halkının inancını, gücünü zorluklar karşısında nasıl ortaya çıkardığını göstermiştir.
Artık bağımsız, zafer kazanmış bir halk vardı dünyanın karşısında. İşgal orduları dönmeksizin kaçmışlardı. Ordumuz tüm şehirleri düşmandan temizlemiş ve İstanbul’u almıştı.
Ankara başkent olarak ilan edildi ve 2.Meclis kuruldu. Cumhuriyetin ilan edilmesinin vakti gelmişti. Muzaffer halkımızdan gücünü alan meclis 29 Ekim 1923 yılında Cumhuriyeti ilan ederek yeni yönetim biçimini ortaya koymuştur.
Bu yönetim şeklimizi de sonsuza kadar sürdürmeye “Yaşasın Cumhuriyet” sesleriyle karar vermiştir.
Bu aziz vatan uğruna canlarını veren tüm şehit ve gazilerimizi rahmet ve saygıyla anıyoruz. Onların hatıralarına sonsuza kadar sahip çıkacağız ve sonsuza kadar Cumhuriyeti yaşatacağız.
YAŞASIN CUMHURİYET