UMUDA TÜRKÜ

UMUDA TÜRKÜ

Umuda türkü yakılır hep. Huzuru bulmak, mutsuzluğu yok etmek, mutluluğa ulaşmak için… Ayla yıldızın birlikteliğini seyrederken, güneşin ışınlarını özümlerken,
ılık rüzgarı solarken de umudu ararız.

 Yaşamdaki zorlukları içimize sindirdiğimizde de umut önümüzdedir. Gönlümüzde büyüttüğümüz, gözümüzde canlandırdığımız
bir şarkıdır umut… İçimizde sakladığımız, tadına doyamadığımız bir özgürlüktür.İnsan oluşumuzun kaynağında,toplumsal yaşantımızın odağında,ulusal bilincimizin doruğunda da umut vardır. Umarsızlıklarla cebelleştiğimizde, sorunlarla
savaştığımızda bize umut esin kaynağı olur. 

Çünkü umut karamsarlıkların düşmanı,iyimserliklerin ise dostudur. Olaylar karşısında param parça olan yüreğimizi o teskin eder. Bizi duygusallıktan uzaklaştırarak,
daha mantıksal bir çizgiye getirir. 

Bu yüzden insan yaşamında bir simgedir umut. Ufkumuzu açan bir öykü, yaşama bağlılığımızı güçlendiren bir türküdür umut…

Bu nedenle de, bir damla su kadar önemli, bir dilim ekmek kadar gerekli, bur mumu ışığı kadar aydınlıktır.

Toplumların alın yazılarını tersine döndürür umutlu bir yaşam. Umut olmadan barıştan da söz edilemez. Yağmur kokan bir toprağın buram buram nem saçan bir
havanın temelinde saklıdır umut kimi zaman.

Umudun aşırısı ise, insanı karizmatiklikle, pragmatizmle karşı karşıya getirir ve makyavelist yapar. O nedenle umudu iyi özümsemek, yaşam biçimimizle iyi
özleştirmek zorundayız.

Çünkü, umut kimi zaman kuşkuların kaynağında, kimi zaman da tutkuların kursağındadır. 

Bu bakımdan amacımız, umutlu insan yetiştirmek olmalıdır. Gerçekte umutla mutluluk soyut olmalarına rağmen, insan yaşamında eş değerdedirler. Her türlü
sevgiye saygı duyarken umut, yaşam rehberimizdir. Zorluklar karşısında bir birimizle omuzlaşırken de önümüzde o vardır.

Soluduğumuz havanın değerini biliyorsak, içtiğimizin suyun tadına varıyorsak, ısındığımız, aydınlandığımız güneşin enerjisinden yararlanabiliyorsak, umutla
yaşıyoruz demektir. Kendi içimizle barışıksak, insanı insan olduğu için seviyorsak umutla bütünleşmişsayılırız. Her şeyden önce kendimize saygımız, güvenimiz
varsa, başkalarının haklarına, özgürlüklerine hoşgörüyle başabiliyorsak, ilkeli bir yaşam biçimini temellendirmişsek, umudu yakalamış, ona doymuşuzdur. 
Yüreğimiz isyanlarla dolu ise, kötümserlikle yüklü bir yaşam biçimini gelenekleştirmişsek, umut bizden kuşkusuz uzak olacaktır. 

Umutlu olmak için, arı bir sevgiye koşmalıyız. Ve onu içimize sindirmek için daha hoşgörülü, daha sabırlı bir yaşam biçimini benimsemek durumundayız.

Çünkü, lekesiz bir evren, çıkarsız bir dünya ancak umutla sağlanır. Hiç kuşkusuz umut, dalgasız bir deniz değildir. Ve umut 

yaşamın inişli yokuşlu bir yolculuğudur. Özümüzdeki açlıkları gidermek açısından, doyumsuz arzuları kamçılamak noktasından bakmamalıyız umuda…

Çünkü,umut ne dikensiz bir dünya, ne de toz pembelikle dolu bir rüyadır. Umut yaşamın doğal ve yalın halidir. Umudu ancak böyle özümleyebilirsek, yaşamın
gerçek hazzına ulaşmış oluruz. Aksi takdirde, doyumsuzluklardan, huzursuzluklardan kurtulamayız. Daha uzun, daha onurlu, daha verimli yaşamak için umuda
gerçekten gereksinimimiz sonsuzdur. Bu nedenle, umuda türkü yakmak mutluluk kaynağımız, yaşam güvencemiz olmalıdır. Güneşe doymak için, suya kanmak için,
daha arı bir havayı solumak için buna zorunluyuz.

Aziz Kürkçü

Bir Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir