NE KADAR DOĞRU DAVRANIYORUZ!

NE KADAR DOĞRU DAVRANIYORUZ!

**İbrahim ELİBAL-UZM.PSİKOLOJİK DANIŞMAN**

Toplumun kendisiyle barışık olmasının yolu, toplumu oluşturan unsurlar arasındaki sağlıklı iletişimdir. Bu unsurların en iyi şekilde birbirlerini tanıması birlikte yaşamayı sağlayacaktır.

Toplumu oluşturan unsurlardan biri de özürlülerdir. Her özürlünün kendine göre sorunları vardır. Her özür gurubunun yaşadığı sıkıntı diğerinden farklıdır. Görmeyen duymayanın sorununu bilmez, duymayan yürüyemeyenin sorununu bilmez. Toplum doğru bilgilendirilmemişse hiç birinin sorununu bilmez.

Bu yazımızda görme özürlülere yönelik nasıl davranılması gerektiği konusunda dilimiz döndüğü kadarıyla yer vermeye çalışacağız.

Görme özürlü ile karşılaştığınızda bocalayıp, ne yapacağınızı bilemez bir duruma düşmeyin. Aşağıdaki hususları hatırlamanız hem görmeyen hem de sizin için yararlı olacaktır:

Görme özürlü kişi sıradan bir insandır. Sadece görmemek gibi bir engeli var. Bazı kişiler görme özürlü ile konuşurken sesini yükseltir. Unutmayın o sadece görememektedir.

Bazı kişiler görme engelli biri ile karşılaştığında ya da bir ortamda bulunduğunda çocukmuş gibi ya da farklı bir duygusal ses tonuyla davranmakta. Böyle davranmanıza gerçekten gerek yok. Görme özürlünün ne istediğini yanındaki kişiye sormayın. Kendisine duyabileceği bir sesle adını söyleyerek doğrudan sorun.

Görme özürlü bağımsız bir şekilde yürümek için uzun bir beyaz baston kullanmaktadır. Bazı ülkelerde ise görmeyenler özel olarak eğitilmiş rehber köpek kullanmaktadır. Bu durumlar söz konusu olmadığında da bir kişinin koluna girerek yürüyebilir.
Bir görmeyene yardımcı olmak istiyorsanız bu düşüncenizi ona uygun bir dille açıklayın. Bunu yaparken normal bir kişiye hitap eder gibi yapın. Eğer yardım talebiniz kabul edilmemişse buna üzülmeyin. Yardım talabiniz olumlu olarak karşılandığında da nasıl yürüyeceği konusunda kararı ona bırakın. Görme engelli baston kullanarak sizinle yürümek isteyebilir ya da kolunuza girmek isteyebilir. Lütfen bu kararına itiraz etmeyin. Birlikte yürürken siz onun koluna değil, görme özürlü sizin kolunuza girsin. Yükselti ve çukurları önceden sezebilmesi için sizden bir adım geride yürümesi gerekir.

Görme engellinin bulunduğu odada onunla birlikte kimin bulunduğunu bilmek ister. Lütfen odaya girdiğinizde konuşun, kendinizi tanıtın. Görme özürlüyü, tanımadığı diğer kişilerle tanıştırın. (çocuklar dahil). Eğer çevresinde kedi ya da köpek varsa, ona söyleyin.

Gören kişilerin normal zamanda pek dikkat etmediği konular görme özürlü için sorun oluşturabilir. Bir arabanın, odanın pencere veya kapısının yarım açık olması görme özürlünün yaralanmasına neden olabilir.

Çok sevdiğimiz arkadaşlarımızla, dostlarımızla karşılaştığımızda sevincimizi belirttiğimiz bazı cümlecikler söyleriz. Görme özürlü kişilerle beraberken “görmek” gibi sözcükleri kullanmaktan kaçınmayın. Bu sözcükleri kimi zamanlar de görme özürlü kişi de kullanır. Örneğin; sizi gördüğüme sevindim, gibi.

Görme özürlü kendisine acınmasını istemez. Her gurup içinde kötü niyetli kişilerin olduğunu biliriz. Özürünü acındırma aracı olarak kullanan kişileri de diğer görme özürlü kişilerle karıştırmamak lazım. Ancak, görme engelliliği yüceltircesine konuşmanız da doğru bir davranış değildir. Koku alma, dokunma veya işitme duyuları görme özürlü olduğu için ilerlemedi. Bu duyu organlarını sizden daha çok kullanıyorlar ve dolayısıyla, bu duyularla sizin aldığınızdan daha fazla bilgi alıyorlar. Siz çevrenizden gelen bilgileri beş duyu organınıza yaydığınız için, sizin başlangıçta farketmediğiniz algısal durumları o daha erken farkedebilir. Yukarıda da yazdığımız gibi bunun tek sebebi kullanılmayan bir duyu organının görevini diğer duyu organları yardımıyla yapmak istemeleridir.

Eğer sizin misafiriniz bir görme özürlü ise, ona banyoyu, lavaboyu, pencereyi ve hatta ışık anahtarını gösterin. Işığın açık olup olmadığını bilmesi için elektrik anahtarının yönlerini söyleyin. Bu tür gözden kaçan ayrıntılar misafirinizin rahat etmesini sağlayacaktır.

Eğer çok merak ediyorsanız, görme engellilik konusunda konuşabilirsiniz. Ama bu konuyu fazla uzun tutmamak yerinde olur. Onun da, sizin olduğu gibi, bir çok farklı alana ilgisi var. Bu konular hakkında konuşmak ona daha çok zevk verecektir.

Onu sadece özürlü bir adam/kadın olarak düşünmeyin. O yanlızca görme engeli olan bir kişidir. Görme duyusunu çeşitli sebeblerden dolayı kullanamaz. Gereken şartlar oluşturulduğunda doğrudan görme gerektiren işler ve eğitimler hariç her türlü eğitimi ve mesleği yapabilir. Hem Türkiye’de hem de dünyada yüzlerce örnek sayabiliriz. Görme özürlü avukat, öğretmen, öğretim elamanı, prof., hukuk doktoru, psikolog, elektrik-elektronik mühendisi, ekonomist, bilgisayar yazılımcısı, milletvekili, bakan, vali, marangoz, oto tamircisi vb…

Bugün, yaşadığımız şehrin caddelerinde yanlız başına yürüyen daha fazla görme engelliye rastlıyorsunuz. Bunun nedeni sayılarının artması değil, kendi ayaklarının üzerinde durmayı öğrenmeleridir. Eğitim alan, üniversiteye giden, farklı mesleklere yönelen kendine güvenen görme özürlülerin sayısı artmaktadır. Tabiki özürlülüğün artmaması için ilgili birimlerin gereken önleyici tedbirleri alması bir zorunluluktur. Koruyucu tedbirler alındığında topluma katılacak özürlü sayısı azalacaktır. Böylece bu alana ayrılan emek ve kaynaklar azalacaktır.

Daha mutlu bir toplum için bizden olanlarla barışık olmalıyız. Bu barışıklık, kendine güvenen, hedefleri olan bir toplum sağlayacaktır.

1 Cevap
  1. 24 Şubat 2011

Yorumunuzu Yazınız

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir