Mozart Hastalığı ve Ölümü Bölüm III

Mozart

  Bu yazımız VI bölümden oluşmaktadır. Diğer bölümleri okumayı unutmayınız. 

Hastalığı ve Ölümü Bölüm III 

Çocukluğunda kızıl, tifo, çiçek gibi çeşitli hastalıklardan yakasını zor kurtaran Mozart’ın sağlığı, yaşadığı hareketli hayat ve evlendikten sonra bir türlü
kurtulamadığı geçim sıkıntı yüzünden günden güne daha kötüye gitmeye başlamıştı. Besteci, La Clamenza di Tito’nun temsili için gittiği Prag’dan çok yorgun
dönmüştü.

 Constanze’nin Viyana’da olmadığı zamanlar Schikaneder’in evinde sabahlaradek süren ve her türlü aşırılığın yer aldığı söylenen eğlenceler de
onu iyice yıpratıyordu. 1791 Temmuz’unda koyu renkli giysiler giyinmiş biri evine gelerek ondan bir Requiem, ölmüşlerin ruhu için kilisede yapılan ayin
müziği bestelemesini istemiş, o da bu siparişi kabul etmişti. Hasta hasta bu yapıt üzerinde çalışırken, bu müziğin, ölüm meleğinin habercisi tarafından
kendi cenazesi için istendiği duygusuna kapılmış, günden güne gücünün tükendiğini gördükçe, zehirlenmiş olabileceğini de düşünmeye başlamıştı. Öğrencisi
Süssmayer’in yardımıyle yapıtı bitirmeye çalışıyordu. Lacrimosa bölümü üzerinde uğraşırken 4 Aralık 1991 gecesi bir yanına inme indi. Papaz çağırıldı ve
başında duaya başlandı. 5 Aralık gecesi son nefesini verdi. 6 Aralık günü, St Stephen katedralinde yapılan dinsel törenin ardından St. Mark mezarlığında,
yoksulların gömüldüğü bir çukura atıldı. Requiem’i daha sonra Süssmayer tamamladı. Mozart’a bu yapıtı ısmarlayanın kimliği uzun süre belli olmadığı gibi,
bestecinin ölümünün de, onu kıskanan bir başka bestecinin, Salieri’nin verdiği zehir yüzünden olduğu söylentileri ağızdan ağıza yayıldı. Hatta daha sonra
bu dedikodu, ünlü Rus şair Puşkin’in bir kısa oyununa ve o oyun üzerine Rimsky-Korsakov’un yazdığı bir operaya da konu oldu.Başta eşi olmak üzere, cenazesine neden kimsenin katılmadığını açıklamak için de, o gün son derece şiddetli bir kar fırtınası çıktığı, o yüzden kimsenin
mezarlığa kadar gitmeyi göze alamadığı ileri sürüldü.

Sonradan yapılan araştırmalar o gün Viyana’da öyle şiddetli bir soğuk ve fırtına olmadığını gösteriyor. Constanze’ye gelince, yukarıda da belirttiğimiz
gibi, kadıncağız, kocasının ölümü üzerine yatağa düşmüş ve üzüntüden neredeyse bilincini yitirmişti. Mozart’ın yakın dostu van Swieten de fazla masrafa
girilmemesi için üçüncü sınıf bir cenaze töreni yapılmasını önermişti. Salieri de, zehirleme iddiasını yalanlamış, üstelik Mozart’ın küçük oğlunu korumaya
alarak yetişip iş sahibi olmasına katkıda bulunmuştur.

Requiem’i ısmarlamaya gelen koyu renk giysili kişinin, aslında, Franz von Walsegg adlı bir Kont’un kahyası, onu gönderen   Kont’un niyetinin ise, yapıtı
aldıktan sonra, yakınlarına kendi bestesiymiş gibi göstererek caka satmak olduğu anlaşılmıştır.

Mozart’ı gömen mezarcı tarafından, sonradan alınıp saklandığı ileri sürülen ve halen Salzburg’da Mozarteum’da bulunan kafatasının da Mozart’ın olup olmadığı
yakın zamanlara değin tartışma konusu olarak kalmıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir