EPİLEPSİ NEDİR

Epilepsi nedir?

Epilepsi nöbeti, beyni etkileyen çeşitli nedenlere bağlı olarak bir grup beyin hücresinin anormal boşalımı sonucu ortaya çıkan bilinç, motor ve duysal belirtiler olarak tanımlanabilir. İnsan beyni kafa travması, ateş yükselmesi gibi çeşitli nedenlerle epilepsi nöbeti geçirme potansiyeline sahiptir.  İnsanların yaklaşık % 5’inin yaşamlarının herhangi bir dönemlerinde tek epilepsi nöbeti geçirdiği bilinmektedir. Tek nöbet geçiren hasta epileptik değildir. Çoğu epilepsi hastası sadece birkaç dakika süren nöbetleri dışında tümüyle sağlıklıdır.

Epilepsilerin yaklaşık 2/3’inde neden ortaya konulamamaktadır. Bu grup hastaların fizik muayenelerinde ve beyin görüntüleme yöntemleri dahil laboratuar araştırmalarında nöbetlerin nedeni gösterilememektedir. Epilepsi  de genetik nedenler önemli rol oynamaktadır. Bazı epilepsi türlerinde nöbetlerin çocuklarda da görülme olasılığı yaklaşık % 9-12 oranında olabilmektedir.

Nedeni saptanabilen epileptiklerde ise doğumsal anomaliler, doğum travmaları, kafa travması, beyin damar hastalıkları, tümörler, beyin iltihapları, alkol nedenler arasındadır. Çocukluk dönemlerinde doğum yaralanmaları, genetik nedenler, orta yaşlarda travma ve tümörler ileri yaşlarda ise beyin damar hastalıkları ön planda gelmektedir. Batı toplumlarında alkol epilepsisinin önemli bir nedeni olmasına karşılık ülkemizde alkolle ilgili epilepsi vakaları sık görülmemektedir. Epilepsi hastalarında uykusuzluk, adet dönemleri, aşırı alkol, bazı ilaçların nöbet sıklığını artırdığı bilinmektedir. Yine bazı epilepsi hastalarında parlak ışıklar, televizyon bir derece stres nöbetleri kolaylaştırabilmektedir.

Epilepsiye yol açabilen nedenler
Çoğunlukla epilepsinin bir açıklaması bulunamaz. Çocuklarda epilepsiye en sık yol açan nedenleri şöyle özetleyebiliriz:
Doğuştan gelen hastalıklar: Kromozom hastalıkları, yapım maddeleri ile ilgili değişiklikler içeren metabolik hastalıklar, bazı enzim eksiklikleri gibi doğuştan gelen nedenler.
Gebelikte bebeğin beyin gelişimini etkileyen mikrobik hastalıklar, annenin ilaç ve alkol alımı.
Doğum sırasında meydana gelebilecek beyin zedelenmesi, kanaması ve beynin oksijensiz kalması.
Doğum sonrası menenjit, beyin iltihabı.
Kazalara bağlı beyin zedelenmesi.
Beyin tümörleri.
Uzun süren ateşli havaleler.
Bazen nöbetler, olaydan yıllar sonra ortaya çıkabilir. Bir çok vakada da nöbetlerin nedenlerini en modern araştırma yöntemleri ile dahi bulabilmek mümkün olmayabilir.

Epilepsi hastalığının sıklığı gelişmiş ülkelerde binde beş, gelişmekte olan ülkelerde binde on olarak bildirilmektedir.  Güney Amerika ülkelerinde beyni etkileyen parazitlere bağlı olarak binde 49 gibi rakamlar bildirilmiştir. 1994 yılında Silivri’de yapılan çalışmada bu bölgede epilepsi sıklığı  binde on olarak  saptandı. Bu bilgi baz alındığında Türkiye’de yaklaşık 650.000 epilepsi hastasının olduğu söylenebilir. Epilepsi sıklığında erkek-kadın oranında farklılık yoktur.

Türleri
Epilepsi nöbetlerinin çok çeşitli türleri vardır.  Bunların farklılığı,tutulan beyin bölgeleriyle ilişkilidir.  Bir hastada tek nöbet türü olabileceği gibi birden fazla nöbet türü aynı hastada görülebilir. Bir hastanın tekrarlayan nöbet  veya nöbetleri genel olarak birbirine benzerler. En çok tanınan ve insanlara dramatik gelen,yollarda zaman zaman gördüğümüz  kol ve bacakların önce kasıldığı, sonra çırpındığı, yüzde morarma, ağızdan köpük gelmesi, idrar kaçırmasının olduğu sonra uzunca bir süre şaşkınlıkla seyreden büyük epilepsi nöbetleridir. 
Çocukluk döneminde görülen aile ve öğretmenlerin “dalma” olarak tanımladığı çocuğun yazı yazmasını ve konuşmasını ani olarak kestiği 5-10 sn. süreli, tam bir cevapsızlığın yaşandığı sonra bıraktığı aktiviteyi kaldığı yerden sürdürdüğü absans nöbetleri bir diğer örnektir.  Erişkin yaş döneminde en sık görülen nöbetler insanların “şaşkınlık” olarak tanımladıkları nöbet türüdür.  Bu nöbetlerde hastaların gözleri birden sabitleşir veya gözleriyle aranır.  Dudaklarında, ellerinde otomatik  hareketler olabilir, yanıt vermez veya anlamsız konuşur,  yürüyebilir, bir iki dakika sonrasında hasta kendine gelir o dönemi hatırlayamaz.  Bunların dışında kol ve bacaklarda ani sıçramalar  da bir diğer örnektir.
Nöbet anında yapılması ve yapılmaması gerekenlere ilişkin bazı basit kurallar
Büyük bayılma şeklinde nöbet geçirmekte olan çocuğunuza yapılacak şey onu olabilecek zararlardan korumak ile sınırlıdır.
Sakin olun, çocuğun yanından ayrılmayın, yardım gerekiyorsa bir başkasını bu işle görevlendirin.
Çocuğu yere yatırın, etrafındaki sivri maddeleri ortadan kaldırın.
Çocuğu yan döndürüp tükürüğünün dışarı akması ve daha rahat nefes alıp vermesi için başını hafif yana arkaya eğin.
Elbiselerini gevşetin, şayet takıyorsa gözlüklerini çıkartın, hastanın dilini ısırmasını engellemek amacıyla elle veya bir cisimle çeneyi açmaya çalışmayın, ağzına hiçbir şey koymayın. Ancak ağızdaki yiyecek maddelerinin çıkartılması yararlı olur.
Üzerine su dökmeyin, zorla nefes aldırmaya çalışmayın, çocuğu sallayarak ya da yüzüne vurarak, bazı maddeler koklatarak uyandırmaya çalışmayın.
Nöbet esnasında ilaç vermeye çalışmayın, doktorunuzun önerileri dışında kendi kendinize nöbetin geçmesine yönelik hiçbir şey yapmayın.
Unutmayın ki nöbet sonrasında çocuk yorgun, ne yaptığını bilmez haldedir, bu aşamada elinizden geldiğince sakin bir şekilde teskin ederek bu durumun düzelmesini bekleyin, güven verici olun.
Nöbetler hakkında verebileceğiniz tüm bilgiler hem çocuğunuza, hem de doktorunuza yardımcı olacağından dikkatli bir gözlem daha sonra doktorunuzun sorularını cevaplamada çok işe yarayacaktır.
Akıllıca gözlemek akılsızca müdahale etmekten daha yararlı olacaktır.
Nöbet 10 dakikadan uzun sürerse ya da kısa bir süre sonra tekrarlarsa doktorunuza haber verip tavsiyelerine uyun ya da en yakın sağlık merkezine başvurun.
Unutulmamalıdır ki tehlikeli görünümüne rağmen epilepsi nöbeti öldürücü değildir.

Kesin Tanı İçin Yapılması Gerekenler
 Hasta her şeyden önce bir nörolog tarafından muayene edilmeli. Doktorun muayene bulgularına göre kesin tanıya varması için bazı laboratuar tetkiklerinden elektroensefalogram dediğimiz beynin yaydığı elektrik sinyallerinin kaydına ve manyetik rezonans görüntüleme dediğimiz beyin dokusunun ileri teknikle görüntülenmesine ve  diğer bazı özel tetkiklere kadar bir dizi tetkik yapması gerekebilir.
 Uzman doktorun karara bağlaması gerekenler şunlardır:
1-Hasta gerçekten nöbet geçirmiş midir?
2-Bu bir epilepsi nöbeti midir? Epilepsi nöbetiyse ne tür bir nöbettir?
3-Hasta epileptikse söz konusu olan ne tür bir epilepsidir, birincil mi, ikincil mi?

Epilepsi çocuğunuza sizden mi geçmiştir?
Bir çocuğunuz daha olursa onda da epilepsi gelişme ihtimali var mıdır? Her iki soruya da verilebilecek cevap büyük oranda hayır olacaktır. Ancak hem anne hem de babanın ailesinde epilepsi olduğuna dair bulgu, ya da tek bir tarafta epilepsi hikayesi ile birlikte anne-baba akrabalığı varsa ve özel bazı epilepsi türlerine sahiplerse kalıtımın rolü olduğu söylenebilir. Bu konuda her hastanın kendi içinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu yüzden bu konuda daha fazla bilgi almak için doktorunuzla görüşmeniz tavsiye edilir.
Epilepsi de kullanılan ilaçların yan etkileri var mıdır, bilgi verir misiniz?
Epilepsi hastalarının tedavileri genel olarak bu amaçla kullanılan ilaçlarla yapılmaktadır. Hastaların yaklaşık %70’inde nöbetler kontrol altına alınabilmektedir. Her kimyasal madde gibi bu grup ilaçlarında yan etkileri vardır.  Bu yan etkilerin bir kısmı tedavi başlangıcında görülen ve zamanla kaybolan, ilaç kesilmesinin gereksiz olduğu türdendir.  Bazı durumlarda ise tedavinin kesilmesi ve bir başka grup ilacın kullanılması gerekmektedir.  Hastaların çoğunda düzenli kontrolle tedavi başarılı bir şekilde sürdürebilmektedir.  Yan etki olduğunda hasta hekimine danışmalıdır. 
Epilepsi çocuğun hayatını etkiler mi?
Epilepsi kesinlikle utanılacak bir hastalık olmadığından çocuğunuzla çok sık görüşen ya da birlikte vakit geçiren insanların durumu bilmelerinde hiç bir sakınca yoktur. Önemli olan çocuğunuzun epileptik olması dışında hiçbir farkın bulunmadığının bilinmesidir. Çocuğunuzun sorumluluğunu sizlerle birlikte paylaşan öğretmeni, okul hemşiresi, servis sürücüsü, antrenörü vb. gibi büyüklerin ve çok yakın bazı arkadaşlarının da epilepsi konusunda hiç olmazsa genel bir bilgiye sahip olmaları gerekir. Ne olup bittiğini bilmeyen kişiler böyle bir nöbeti seyretmekle korkabilir ve çocuğunuza yardım edemeyebilirler.
Öncelikle vurgulanması gereken nokta epilepsinin ruh ve akıl hastalığı ile hiçbir ilgisi olmadığıdır. Epilepsili çocukların çoğu normal zekaya sahiptir. Bazıları okulda ortalamanın üzerine bile çıkarlar. Epilepsinin ağır beyin hasarı ile birlikte olduğu bazı durumlarda (%20) zihinsel gelişme bozulabilir.
Epilepsinin çocuğunuzun hayatını bazı konularda etkileyeceğini kabul etmelisiniz. Pilot olamaz, yükseklerde çalışamaz ama üniversite dahil olmak üzere istediği okula gidebilir. Doktor, avukat, iş adamı, profesyonel sporcu, balerin, fizikçi olmaması için hiçbir neden yoktur. Epileptik insanlar evlenebilir, çocuk sahibi olabilir ve normal bir hayat yaşayabilir. Gerçekten çocuğunuzun yapamayacağı çok az şey vardır.
Dünyanın tarihi gidişini değiştiren nice ünlü insan epileptikti. Örneğin Julius Sezar, Büyük İskender, Napoleon Bonaparte gibi generallerin bu tür kişilerden olduğuna inanır mıydınız? Bu kişiler o dönemde günümüzün tıbbi bilgilerine sahip olunmamasına rağmen pek çok iş başarmışlardır.
Epilepsili çocukların aileleri nasıl davranmalıdır, neler önerebilir siniz?
Epilepsi tedavisinin temeli ilacın düzenli kullanılmasıdır. Çoğu hastada nöbetlerin temel nedeni ilacın unutulması veya kesilmesidir.  Uyku düzenli olmalıdır. Uykusuzluk nöbet sıklığını arttırmaktadır. Nöbeti olan çocukların eğitim kurumları bu konuda bilgilendirilmeli ve nöbet sırasında yapılabilecekler anlatılmalıdır. Yüzme, yüksekte bulunma gibi nöbet sırasında hastanın kendini koruyamayacağı durumlardan kaçınmasının gerekmektedir.
Anne ve Babalar: Çocuğunuzun durumunu değerlendirmede gerçekçi olmaya gayret ediniz. Çocuğunuza karşı anlayışlı olunuz. Çocuğun kendisini epileptik değil de epilepsisi olan (diyabeti, hipertansiyonu, tüberkülozu olan vb.) bir kişi olarak görmesini sağlayınız. Genellikle pek çok epilepsili çocuğu davranış ve kişilik açısından diğer çocuklardan ayırt etmek mümkün değildir. Epilepsi nöbetleri genellikle dış faktörlerden etkilenmezler ve ansızın ortaya çıkarlar. Çocuğun üzülmesi, isteğinin yerine getirilmemesi, iştahsızlık, çok terleme veya terli halde su içme gibi durumlar nöbetlerin oluşmasında rol oynamazlar. Bu nedenle anne-babanın kendilerini suçlamalarına ve aşırı koruyucu ve kollayıcı davranmalarına gerek yoktur. Bu tutum çocuktaki girişimciliği önler ve aşırı korunan bir çocuk toplum içinde anne-babası gibi koruyucular bulamayacağı için geçimsiz bir erişkin olmaya adaydır. Aşırı koruma epileptik çocuk için olduğu kadar, kardeşleri tarafından kıskanılmasına yol açacağından aile içi sorunlar da yaratacaktır. Epileptik çocuğunuza ilginiz, diğer çocuklarınıza olan ilginizden az veya çok olmamalıdır. Ona özel muamele yapmayın. Sevginizi, disiplin anlayışınızı, dikkat ve ihtimamınızı eşit bölüştürün. Birine bir sorumluluk verdiğiniz zaman, diğerlerine de ona benzer bir sorumluluk verin. Şüphesiz bu sorumluluklar yaşlarına ve yeteneklerine uygun olmalıdır. Epilepsisi olan çocuğunuza gereğinden fazla ilgi göstermeye gerek yoktur. Ailenin tüm fertleri bu durumu olgunlukla ve tebessümle karşılamalıdır. Çünkü koşulacak mesafe uzundur.
Çocuğunuza karşı karşıya kaldığı sorunu anlatırken yaşını dikkate alın. Çocuğunuz nöbetlere yol açan bir hastalığı olduğunu bilmelidir. Olayın nedenlerini anlayabileceği kadar anlatın. Üç-dört yaşlarındaki çocuklar bile beynin vücudumuzun merkezi olduğunu ve değişik organlarımıza yapılmasını istediği şeyler hakkında emirler gönderdiğini anlayabilirler. Ancak bazen beynin gönderdiği acayip emre vücudumuz uymak istemese bile itaat etmek zorundadır. İşte kasılmaların nedeni budur. Ancak çocuğunuzun yaşı ne olursa olsun sorunun hem bugün hem de yarın geçmeyeceğini öğrendiği zaman hissedeceği olumsuz duygulara karşı onu rahatlatmak zorundasınız. Size “Neden ben?” diye soracaktır. Sizin olayı kabullenmedeki beceriniz, gerek kendi gerekse çocuğunuzun hislerini kontrol edebilmeniz, çocuğunuzun söz konusu duruma karşı reaksiyonunu çok etkiler. Bu aşamada kendisi gibi krizleri olan bir çocukla buluşturmanın kendisine güvenini artırması açısından büyük yararı olacaktır. Bir kez daha vurgulayalım: kızmak, suçluluk hissetmek veya gelecekten korkmak gayet doğaldır. Her sorununuzu doktorunuzla görüşünüz.
Epilepsi bir derttir, ancak dünyanın sonu demek değildir. Siz çocuğunuzdaki epilepsiyi yok saymaz, bundan ürkmez, bu durumu mutluluğunuzu alt üst eden bir felaket olarak görmezseniz çocuğunuzun ruhsal ve fiziksel sağlığı açısından gerekli temel koşulları oluşturabilirsiniz. Ancak bu koşullarda doktorunuz bilgi ve becerisini başarılı olarak uygulayabilir. Tıbbi durumunuzu konuşacağınız tek kişi doktorunuz olmalıdır. Her şeyi tek başınıza çözmeye çalışmak sizin için zor olacaktır. Böyle davranmak zorunda değilsiniz. Çevrenizde dostlarınız var. Ayrıca unutmayınız ki her çocuk gelecekte, toplum içinde kendi yerini alacaktır. Ona sorunu ile barışık yaşamayı öğretebilirseniz, topluma mutlu ve başarılı bir insan kazandırmış olursunuz.
Ülkemizde bu hastalıkla ilişkili yaygın inanışlardan birisi de bu hastalığın muska yazılarak ve okunarak tedavi edilebileceğidir. Bu inançla bazen tedaviler kesilmekte ve ciddi sorunlarla karşılaşılmaktadır. Epilepsi, yapısal bir hastalıktır ve tedavisini hekimler düzenlemelidir.
Şu anda mevcut olan tedavi yöntemleriyle hasarlanmış beyin hücrelerini onarma olanağı olmadığı için epilepsinin de kesin bir tedavisi henüz yoktur.

Bir Yorum

  1. Bilinenin aksine onlar her düşmelerinde kaderlerine küsmek yetine hayata daha sıkı sarılan yaşam emekçileridir… şair kemal karslı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir