ANNE VE BABANIN ÇOCUKLARA KARŞI TUTUM VE DAVRANIŞLARININ ÖNEMİ

ANNE VE BABANIN ÇOCUKLARA KARŞI TUTUM VE DAVRANIŞLARININ ÖNEMİ

            Anne-baba-çocuk ilişkisi, temelde anne ve babanın  tutumlarına bağlıdır. Çocuklar arasında uyum bozukluğuna yol açan birçok vakaya, yeterli
ve uygun olmayan anne-baba çocuk ilişkilerinin neden olduğu saptanmıştır.

            Anne babanın tutum ve davranışlarını oluşturan nedenler incelendiğinde tüm tavır alışlarda  olduğu gibi, anne babaların çocuklarına takındıkları
tavrın da bir öğrenme ürünü olduğu görülür.

            Anne ve babaların, çocuklarına karşı tavırlarını etkileyen başlıca faktörler şöyle sıralanabilir:

•          Anne ve babanın zihinlerinde nasıl bir çocuk istedikleri konusunda, daha doğumdan önce hayalı bir çocuk kavramı oluşur. Dünyaya gelen çocuk,
anne ve babanın beklentilerine uygun olmadığı taktirde, oluşan kırıklık sonucu, anne ve babada reddetme tavrı gelişir.

•          Toplumun kültürel değerleri, çocuklarını yetiştirme konusunda anne ve babaların tutumlarını etkiler.

•          Üstlendikleri ebeveyn rolünden haz duyan ve görevlerini gereğince yaptıklarına inanan anne ve babaların, çocuklarına karşı tıkındıkları tavırlar,
çocuklarını nasıl yetiştireceklerini bilemeyen, güvensiz ve kendilerini yetersiz hisseden anne babaya oranla, daha başarılı ve olumludur.

•          Çocuklarının sayı, cinsiyet ve kişilik özelliklerinden memnun olan anne ve babalar, memnun olmayanlara oranla, daha uygun tavırlara sahiptirler.

           Bütün bunların dışında, anne ve babanın kendi çocukluk yıllarındaki deneyimleri, şimdiki tutumlarında etkili olabilir. Çocukluk yıllarında kendi
anne babasıyla sağılıklı bir etkileşim kuramayan, yeterli sevgi göremeyen bir baba ya da genç kızlık            

ANNE VE BABANIN

ÇOCUKLARA KARŞI TUTUM VE DAVRANIŞLARININ ÖNEMİ

            Anne-baba-çocuk ilişkisi, temelde anne ve babanın  tutumlarına bağlıdır. Çocuklar arasında uyum bozukluğuna yol açan birçok vakaya, yeterli
ve uygun olmayan anne-baba çocuk ilişkilerinin neden olduğu saptanmıştır.

            Anne babanın tutum ve davranışlarını oluşturan nedenler incelendiğinde tüm tavır alışlarda  olduğu gibi, anne babaların çocuklarına takındıkları
tavrın da bir öğrenme ürünü olduğu görülür.           

Anne ve babaların, çocuklarına karşı tavırlarını etkileyen başlıca faktörler şöyle sıralanabilir:

·        Anne ve babanın zihinlerinde nasıl bir çocuk istedikleri konusunda, daha doğumdan önce hayalı bir çocuk kavramı oluşur. Dünyaya gelen çocuk, anne
ve babanın beklentilerine uygun olmadığı taktirde, oluşan kırıklık sonucu, anne ve babada reddetme tavrı gelişir.

·        Toplumun kültürel değerleri, çocuklarını yetiştirme konusunda anne ve babaların tutumlarını etkiler.

·        Üstlendikleri ebeveyn rolünden haz duyan ve görevlerini gereğince yaptıklarına inanan anne ve babaların, çocuklarına karşı tıkındıkları tavırlar,
çocuklarını nasıl yetiştireceklerini bilemeyen, güvensiz ve kendilerini yetersiz hisseden anne babaya oranla, daha başarılı ve olumludur.

·        Çocuklarının sayı, cinsiyet ve kişilik özelliklerinden memnun olan anne ve babalar, memnun olmayanlara oranla, daha uygun tavırlara sahiptirler.

           Bütün bunların dışında, anne ve babanın kendi çocukluk yıllarındaki deneyimleri, şimdiki tutumlarında etkili olabilir. Çocukluk yıllarında kendi
anne babasıyla sağılıklı bir etkileşim kuramayan, yeterli sevgi göremeyen bir baba ya da genç kızlık yıllarında aşırı baskı altında büyümüş bir annenin
tutumları, bu kötü deneyimler nedeniyle olumsuz olabilir.

            Aile içinde eşler arasındaki ilişki, çocuklara karşı takınılan tavrı etkileyen  bir başka faktördür. Örneğin, eşiyle anlaşamayan, mutsuz bin
anne, tüm sevgisini çocuğuna vererek onunla aşırı derecede bütünleşebildiği gibi, tam tersine, saldırgan bir tutuma da bürünebilir.

            Anne ve babanın geçmişteki deneyimleri, onların çocukları hakkında bazı projeler geliştirmelerinde de etkili olabilir.

            Çocukluk yıllarını zor koşullar altında geçiren bir baba ya da anne, parasal olanaklara sahip olur olmaz, çocuğuna en iyi ortamı hazırlamak
ister. Bunun için de çocuğun ilgi ve yeteneklerini dikkate almadan, bale, folklor, yabancı dil gibi konularda dersler aldırır, koleje girmek üzere onu
hazırlar. Bütün bunları yaparken, anne ve babaların en büyük hataları, çocuklarını tanımadan, ilgi ve yeteneklerini saptamadan, onları kendi arzu ve tutkuları
doğrultusunda yönlendirmelerinden kaynaklanmaktadır.

            Büyüme aşamalarında başarılı olan çocuklar, iyi aile ilişkileri içinde yetişmiş bireylerdir. Aile içinde gerçekleşen başarılı ilişkiler, mutlu,
arkadaşça, bunalımdan uzak ve yapıcı bireylerin oluşumunu sağlar. Bunun tersine olarak, uyum bozukluğu gösteren çocuklar, genellikle başarısız bin anne-baba-çocuk
ilişkisinin ürünüdürler. Anne ve babanın sevgi ve ilgisinden yoksun olarak büyüyen çocuklar, büyük bir sevgi açlığı gösterirler. Bu açlık da birtakım davranış
ve uyum bozukluklarına neden olabilir.

Çocukluktan erişkinliğe geçiş dönemi olarak tanımlanabilen ergenlik dönemindeki ergenin, sorunlarını kolaylıkla çözebilmesi ve bu köprü evresini zorluğa
uğramadan aşabilmesi, geçmişteki olumlu aile ilişkilerine bağlıdır. Çocukluk döneminde anne ve babası tarafından yeterince sevgi, sevecenlik ve güven duygusuyla
yetiştirilen ve başarılı bir  disiplinin uygulandığı ortamda büyüyen çocuk, mutlu bir ergen adayıdır. Daha o dönemde anne ve babasıyla başarılı bir diyalog
kurabilen çocuk; zorlu ergenlik döneminde, aynı arkadaşça ilişkilerini sürdürerek, kişisel sorunlarını kolaylıkla çözebilir. 

ANA-BABA TUTUMLARI

1-Şiddetli Reddedici Anne Baba Tutumları

2- Kayıtsız ve Pasif Anne- Baba Tutumları

3- Baskıcı, otoriter, katı ve sıkı anne-baba tutumları

4- Dengesiz, kararsız ve tutarsız anne-baba tutumları

5-Abartılmış Sevgi ve Aşırı Koruyucu Anne-Baba Tutumları

6-Gevşek  Anne-Baba Tutumları

7-Amaçsız Hoşgörülü Ana-Baba Tutumları

8- Mükemmeliyetçi, ana-baba tutumları

9- Kabul edici, güven verici, hoşgörülü ve demokratik ana-baba tutumları 

ŞİDDETLİ RET EDEDİCİ ANNE BABA TUTUMLARI

Reddetme, bir anlamda, çocuğun bedensel ve ruhsal gereksinimlerini karşılamayı aksatacak kadar çocuğa karşı düşmanca duygular beslenilmesidir.

Şiddetli ret edici ailelerde çocuğa sevgi, şefkat ve sıcaklık verilmez.Öz evlat olduğu halde üvey evlat muamelesi görür,bazen anne, bazen baba düşmanca
duygular içindedir.Aile içi iletişimde çocuğa karşı soğuk davranılır. Beğenilmez,yaptığı her davranış eleştirilir. çocuğun eksik ve yanlış davranışları
araştırılır. Baskı yapmak için her türlü fırsat kollanır, kötü yönleri ön plana alınarak değerlendirme yapılır. Ailenin her türlü angarya işi bu çocuğa
yıkılır, kardeşler arasında günah keçisi olarak bir çocuk seçilir.

Aile ortamı kesinlikle sıcak -sosyal ve güven verici havadan yoksundur. Aile arası ilişkiler kavga,çatışma,gerilim doludur.Anne ve baba çocuğu sevmemekte,
anlamamakta ve onu diktatörce yönetmeye çalışmaktadır.

Bu ortamdaki çocuk, yardım duygusundan uzak, sinirli, duygusal kırıklıkları olan, diğerlerine, özellikle kendinden küçük ve zayıflara karşı düşmanca duygulara
sahip  bir birey olabilir.

            Bu tür anne baba davranışlarının çok farklı sebepleri vardır.Çocuk evlilik dışı ilişkinin sonucu olabilir.İstenmeyen, zamansız ve hazırlıksız
doğan bir bebek olabilir. Çocukta bedensel ve ruhsal açıdan bir engel veya özür olabilir. Anne ya da baba hayal kırıklığı yaşıyor ve suçluluk hissediyor,
suçu da direk çocuğa yüklüyor olabilir.Anne yada baba çocuğa aşırı düşkünlük gösterip eşini ihmal ediyor olabilir. İhmal edildiğini düşünen eş çocuğu kendisine
rakip  görebilir.  Bunun gibi daha bir çok farklı sebep ana banının çocuğu ret etmesi konusunda söylenebilir. Ama bunlar sadece bahanedir. Hiçbir bahane
çocuğu ret etme konusunda kabul edilir olamaz.         

ÇOCUĞUN KİŞİLİK GELİŞİMİNE ETKİLERİ

Şiddetli ret edici aile ortamında yetişen çocuklar, yardım  ve   merhamet duygusundan uzaktır.  Duygusal kırgınlıklar yaşayan, agresif ve saldırgan yapıdadırlar.Hayvanlara, 
kendinden küçük ve güçsüzlere karşı düşmanca duygular beslerler.Anne ve baba tarafından şiddete maruz kalmamak için, onlara karşı uysal, edilgen ve erdemli
olurlar. Anne babaya karşı içten içe düşmanca duygular beslerler..Korkak ve pasif karakter yapısına sahiptirler. İnatçılık, hırçınlık, uyumsuzluk, çete
başı olma, yasa dışı eylemlerde bulunmaya yatkınlık, intihar eğilimli olup psikolojik rahatsızlıklara yakınmaya yatkın,kendine güvensiz ve dengesiz bir
kişili sergilerler. Bastırılmış duygularından ve kendini ifade edememekten dolayı kendilerine zarar verme eğilimindedirler. 

KAYITSIZ VE PASİF ANNE BABA TUTUMU

Kayıtsız ve pasif anne ve babalar, çocuğun davranışları karşısında ilgisiz ve kayıtsız davranışlar sergilerler.Onlar için çocuğun varlığı ve yokluğu belli
değildir.Bu gruba giren anne-babalar hoşgörü ile boş vermeyi birbirine karıştırmaktadırlar.Anne –baba çocuğa karşı çocuğun kendisini rahatsız hissedecek
kadar kayıtsız kalabilmektedir. İhmalkar ebeveyn zorunlu zamanlarda çocukla yüzeysel ilişki kurmaktadır.Çocuk eğer anne babayı rahatsız ederse düşmanca
tutuma maruz kalır.Çocuğu düşman kuvvet ilan ederler. Anne-Babaların kişilik yapıları değişkendir. Rahatsız, sessiz, vurdumduymaz pasif oldukları gibi
saldırganda olabilirler. Bazı anne-babalar çocuğa karşı kayıtsız kalmanın ,ona ilgi ve sevgi vermemenin doğru olduğunu düşünmektedirler. Niçin böyle düşünürler?
İhtimaller:Çocuk şımarabilir,yarın öbür gün anneyi anne babayı da baba olarak bilmez.Evde anne babanın otoritesi sarsılır,doğru anne baba tavrı böyle olmalıdır.
Çünkü benim annem babamda böyle davranırdı…gibi bilimsel olmayan düşünceler nedeniyle istemelerine rağmen çocuklarıyla yakın ilişki kurmaktan kaçınırlar.Yıllar
sonra yaptıkları hataları anlayıp torunlarına aşırı sevgi gösterir onlara rüşvet verirler.Torunlarına koyulan kurallarda gedikler açarak onlar için sığınılacak
liman olurlar…..        

Bu tür anne ve baba davranışlarının çok farklı sebepleri vardır. Çalışma koşullarından dolayı  aşırı yorgunluk ve çocuklara ayrılabilecek zamanın kısıtlı
olması, çocuk bakımını annenin dışındaki büyükannenin üstlenmesi, evde bakıcının bulunması ve bunların çocuğu anne ve babayla paylaşmak istememeleri, çocuğun
her işinin bu kişiler tarafından yapılıyor olması, çocukla paylaşımın az olması, çocuktan uzak yaşanılıyor olması, anne baba olmak için fiziksel ve ruhsal
açıdan hazır  bulunuşluk seviyesinde bulunulmaması, anne babanın aralarındaki problemlerle haşır neşir olmaları ve problem yumağında çocuğu yok saymaları,
çok fazla çocuğa sahip olunduğu için gerekli ilgilinin gösterilmemesi gibi daha bir çok nedenler sayılabilir. Ama hangisi çocuğunuzu kaybetmeniz için yeterli
neden olabilir?

ÇOCUĞUN KİŞİLİK GELİŞİMİNE ETKİLERİ 

Anne babanın ilgisini çekmeye çalışıp saldırgan ve suça yönelik davranışlar gösterirler. Çocuğun tek amacı dikkat çekmek ve varlığını ispatlamaktır.bütün
enerjisini bu tarz davranışlara harcar.Yaşı büyüdükçe anne babadan uzaklaşıp ,onlara karşı kin güderek intikam almaya çalışacaktır.Aradığı sevgi ve şefkati
ailede bulamadığı için dışarıdaki ilişkilerde arayacaktır. Ufakta olsa sevgi mesajını farklı yorumlayacak ve sığınılacak bir liman arayacaktır.

            Çocuk büyüdükçe aile ile çatışmaları artacak, aileden intikam alma yollarını arayacaktır. Yaşı ilerledikçe aileden uzaklaşacaktır. Anne babanın
ilgiye bakıma muhtaç olduğu zamanlarda onların yanın da olmayacaktır. Çünkü kendisinin ilgiye ve sevgiye ihtiyacı olduğu zamanlarda anne ve baba tarafından
bu ilgi ve sevgi ondan esirgenmiştir. 

BASKICI ,OTORİTER,KATI VE SIKI ANNE BABA TUTUMU

Otoriter ana-baba çocuğunu belki sevmektedir ancak sevgisini, çocuk istenilen şekilde davrandıkça gösterir. Yani sevgiyi istenen davranışların belirip gelişmesi
için bir pekiştireç olarak kullanır. Çocuğunu, kendi ideallerinde yaşattığı kalıplara uygun küçük bir yetişkin yapma çabasında olan anne-babalar katı,
baskıcı ve hoşgörüsüz bir tutum içinde olurlar. Evde askeri bir sistem hakim olup çocuğun kendisini yaşaması engellenir.Çocuğun bütün davranışları  sıkı
bir kontrol altındadır,her türlü davranışına müdahale edilip eleştirilir. Çocuğun duygu ve düşüncelerine önem ve değer verilmez. Çocuk kendi istekleri
ve ailenin kuralları arasında sıkışıp kalmıştır. Anne ve babalar çocuklarını sürekli eleştirip cezalandırırlar, çocuklar ise zor durumla karşılaştıkları
zaman hemen ağlayarak tepkilerini dışa vururlar.

Bu tür tutum gösteren ailelerde yaptırım gücü anne babadadır. Onlar devamlı haklı kısımdadır. İsteklerinden en ufak ödün vermezler. Çocuğunu anlama çabasını
hiç göstermezler. Belki sonuçta çocuğun aileye gösterdiği direnç kırılır ve ailenin istediği kılıfa zorda olsa çocuk girer. Aile istediği gibi uzaktan
kumandalı bir çocuğa sahip olur.  Ama geriye çocuktan çok fazla bir şey kalmaz. Anne baba başarıya ulaşmıştır. Ama silik bir kişiliği olan çocukları olmuştur. 
Bu ailelerin verdiği eğitim de ceza her zaman ön plandadır. Ayrıca çocuğun işlediği suçla ceza orantılı değildir. Genelde “ Ona iyi bir ders olsun, bir
daha ömür boyu bu Hatayı yapmasın diğer çocuklara da örmek olsun.” Düşüncesinden yola çıkarak çocuğa verilen cezalar çok ağır olur. Ailenin verdiği disiplin
çocuğu bunaltır, sıkar hatta hayattan usandırır. Çocuğun en doğal hakları dahi aile üyeleri tarafından çocuğa uslu olmasının bir ödülü olaraktan verilir.
Çocuktan yaşının üstünde bir olgunluk beklenir ve çocuğa özgürlük kesinlikle verilmez.

  Bu davranışın nedenleri,

– Geçmiş yaşantısının alışkanlıkları ve deneyimleri

-Teknolojinin hızla gelişmesi,ebeveynlerin  kendilerini yeni gelişmelere   kapalı tutmaları 

-Bilgisizlik ve aile ilişkilerinde eşit sorumluluk ve paylaşımların olmaması           

-Ekonomik ve toplumsal nedenler…

ÇOCUĞUN KİŞİLİK GELİŞİMİNE ETKİLERİ 

Anne ve banının çocuğu sürekli eleştiriyor olması çocuğu çekingen yapar.  Çocuk duygularına ve isteklerine önem verilmediğini görerek, bunları içinde tutmaya
çalışır. Duygu ve düşüncelerini içine atarak bastırır. Çocuk attığı her adımda yanlış yapma korkusu içindedir. Duygularına ve isteklerine önem verilmediğini
görerek, bunları içinde tutmaya çalışır. Duygu ve düşüncelerini içine atarak onları bastırır. Çocuk, hassas, kırılgan, hastalıklı bir kişilik yapısına
yatkındır.  Aşağılık duygusu gelişmiş, kendine güvensiz, pasif, zorluklar karşısında teslimiyetçi bir yapıdadır.Kendini ifade etmede zorlanır.

 Anne ve babası tarafından sürekli, cezalandırılan, suçlanan, her yaptığına karışılan çocuklar, kolayca ağlama eğimi gösterirler. Bu tür ailelerde yetişen
çocuklar, başkasının etkisinde kolaylıkla kalabilirler. Kim nereye çekse o tarafa yönelirler. Çünkü  kendisine ait bir kişilik özelliği geliştirememişlerdir.
DENGESİZ,KARARSIZ VE TUTARSIZ ANNE BABA TUTUMU

Ana-babanın dengesiz ve kararsız olması, çocuğun eğitim ve gelişimini olumsuz açıdan etkiler. Bu dengesizlik ve tutarsızlık, ana-baba arasındaki görüş ayrılığından
olduğu gibi anne-babanın gösterdikleri değişken davranış biçiminde de görülebilir. Anne-babanın çocuğun yanında “çocuk konusunda” birbirlerini eleştirmeleri,
birinin olumlu yaklaşmasına, diğerinin olumsuz tutum yada taraflardan birinin çocuk kayırması çok sıklıkla rastlanılan eğitim yanlışlıklarındandır.

Çocuklar çok iyi gözlemcidir. En iyi gözlemledikleri kişilerse anne babalarıdır. Etkili gözlemleri sonucunda çocuk anneyi ve babayı nasıl kullanabileceğini,
onlardan nasıl yararlanabileceğini çok çabuk öğrenir.

 Çocuğun belli bir davranışı kimi zaman hoş görülmesi kimi zamanda aynı davranış yüzünden ceza alması çocukta cezanın anlamı ve suçun niteliği hakkında
kuşkular uyanmasına neden olur. Anne baba mutlaka aynı eğitim görüşüne sahip olmalıdır. Baba çocuğa bir suç işlemesi sonucunda ceza verdiğinde anne çocuğu
kucaklayıp sevmemelidir. Aldığı cezanın niteliği, hangi davranışın sonunda aldığı, çocuğa açıklanmalıdır ki çocuk bir daha aynı davranışı tekrarlamasın.

Anne ve babaların çocuklar arasındaki tutarsız ve ayrımcı davranışlarından bir başkası da kız erkek çocuk ayrımıdır. Erkek çocuklar kız çocuklara oranla
daha ayrıcalıklıdırlar.Erkek çocuklar el üstünde tutulurken kız çocuklar daha geri planda yer almaktadır. Bazı aileler de ise durum tam tersine olabilmektedir.

Çocuğa verilen eğitim türünde de tutarsızlık görülmektedir. Anne babalar çocuklarına karşı bazen çok hoşgörülü, bazen katı, bazen demokratik bazen de vurdumduymaz
davranabilmektedir. Bu durumda çocuğun kafası oldukça karışmaktadır. Hatta eğitimindeki bu tutarsızlık anne baba arasında da görülmektedir. Bazen sadece
anne tutarsız davranırken bazense baba tutarsız davranabilmektedir. Çocukta bu nedenle dengesiz hareketler sergilemektedir.

Büyük çocukların yetiştirilme tarzı ile küçük çocukların yetiştirilme tarzları arasında farklılıklar görülmektedir. İlk çocuğu yetiştirirken daha otoriter,
kuralcı ve hatalı olurken, ortanca çocuklara biraz daha esnek davranılmakta, küçük çocuklar de ise daha sevecen ve hoş görülü olunmaktadır. Anne babaların
küçük çocukları daha fazla korudukları ve büyük çocuklara ise erken yaşta sorumluluk yükledikleri gözlenmektedir. 

ÇOCUĞUN KİŞİLİK GELİŞİMİNE ETKİLERİ 

            Böyle bir aile ortamında yetişen çocuk, hangi davranışın nerede ve ne zaman yapılacağını kestiremez. Neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilemez.
Çocuk kendini kanıtlamak ve dikkatleri üzerine çekmek için sinirli, ürkek yumuşak huylu, ılımlı, söz dinleyen bir çocuk olma yada kendi benliğini ve bağımsızlığını
göstermek için kavgacı, asabi, çabuk kırılıp öfkelenen, tepkisel bir kişilik yapısı geliştirebilir.  Dengesiz, tutarsız ve karasız anne baba tutumu çocuğun
kişilik gelişimini baltalar. Çünkü çocuk her zaman “Neyi, nerede, ne zaman ve nasıl yapmalıyım?” sorularıyla o kadar meşgul olur ki o yapmaya kalkana kadar
başkaları çoktan eyleme geçmiş olur. Çocuk kendi kişilik gelişimini sağlamak için oldukça uzun zaman ve emek harcar. 

ABARTILMIŞ SEVGİ VE AŞIRI KORUYUCU ANNE BABA TUTUMU

Aşırı istenilen, geç kavuşulan, tek çocuk, ilk çocuk, tek erkek veya kız çocuk en küçük çocuk, en geniş sülalenin tek erkek çocuğu gibi çocuklar genellikle
abartılmış sevginin odak noktası olurlar. El bebek gül bebek büyütülürler, kucaktan yere indirilmezler genellikle bu tür çocuklar erken konuşup geç yürürler.
Bir kral gibi her dediği istisnasız anında yerine getirilir.Aile tarafından adeta üstüne titrenir(ağlamasın, üşümesin, terlemesin v.b) Kısaca cam fanus
içinde büyütülürler.

Ana-babanın aşırı korumaları, çocuğa gerektiğinden fazla kontrol ve özen göstermesi anlamına gelir. Bunun sonucun da çocuk, diğer kişilere karşı aşırı bağımlı
güvensiz, duygusal kırıklıkları bir kişi olabilir. Bu bağımlılık, çocuğun yaşamı boyunca sürebilir ve aynı koruyucu tutumu, gelecekteki eşlinden bekleyebilir.

            Aşırı koruyucu ve abartılı sevgisi olan anne babalar çocuklarına derin duygusal bağla bağlıdırlar. Anne baba çocukları için sebepsiz yere aşırı
kaygı içindedirler. Bu kaygı da onları çocuklarını aşırı korumaya yönlendirir. Çocuğu mutlu edemeyeceklerini düşündükleri için hep endişelidirler. Çocuğa
karşı boğucu şefkat gösterirler.

Çiçeğin suya ihtiyacı vardır ama çok sularsanız ölür gider.           

Bu tür ailelerde çocuğa doğal yaşam hakkı verilmez. Onu ilgilendiren karalar da yaşı kaç olursa olsun fikri sorulmaz. Çocuğa ve onun problemlerine karşı
objektif davranılmaz. Çocuğun yanlışları anne baba tarafından görülmek istenmez, olanlar ise bertaraf edilmeye çalışılır. Anne baba çocuğa yaptırmak istedikleri
bir davranış için duygu sömürüsü metodu ve şiddetli şefkat yöntemi kullanırlar. Aşırı bağımlı bir çocuk kendine ait bir kişilik yapısı geliştirmekte zorlanır.

            Aşırı koruyuculuğun altında yatan ana sebep annenin yalnızlığı ve hayattan özelliklede eşinde ve evliliğinde beklediğini bulamamış olmasıdır.Anne
çocuğu ile o kadar bütünleşir ki onun büyüdüğünü ve olgulaşabileceğini asla kabul etmez.Anne kendini çocuğuna adayarak onun her türlü işini kendisi yapar.
Çocuğunu kendine aşırı bağımlı yaparak kendisini değerli ve eşi bulunmaz hisseder.Çünkü çocuk en ufak davranışta bile annesinin fikrini alır annesine bağımlı
ve tutsak olur.Anne babalar çocuklarına derin duygusal bağlarla bağlıdırlar.Sebepsiz yere kaygılanıp boğucu şefkat gösterirler.Çocuğa doğal yaşam hakkı
verilmez onunla ilgili kararları kendileri alırlar.Çocuğun hataları görülmez. Örtbas edilir.Çocuktan bir şey istedikleri zaman duygu sömürüsü yaparlar.
 

ÇOCUĞUN KİŞİLİK GELİŞİMİNE ETKİLERİ 

            Aşırı koruyucu ve sevgi ile büyütülen çocuklar hayata ve sosyal yaşama gereğince hazırlanamazlar. Hayattan edinmeleri gereken deneyimleri edinmeden
hayatla karşı karşıya kaldıklarında uyum sağlamakta gülcük çekmektedirler. Ailenin sıcak kucağından ayrılmak istemezler. Toplum içinde bu tür çocuklara
“ Anne kuzusu” veya “ Süt çocuğu” gibi isimler takılmakta ve bu şekilde muamele görmektedirler. Beceriksiz, çekingen ve sakar görünürler. Atılım ve başarma
gücünden, kendilerini kabul ettirme istek ve yeteneğinden yoksundurlar. İçlerindeki cevher kolay kolay su yüzüne çıkmaz. Çoğunlukla başarısız ve mutsuz
olurlar.          Aileden uzak yaşama çocuk için oldukça acıdır. Ailenin aşırı hoşgörüsü ve çocuğa olan düşkünlüğü çocuğu bencil yapar. Çocuk dünyanın
merkezi olarak kendini görür. Daima dikkat çekmeye ve etrafındaki kişileri kendi emri altında tutup, hizmet ettirmeye çalışır. Çok zayıf bir sosyal uyumu
vardır. Çocuk kendini topluma kabul ettirmek için zaman zaman isyankar davranışlar sergileyebilir. Çocuk ailesine olan bağımlılığını dış çevreye de genelleyebilir.Onu
himayesi altına alabilecek herkese karşı bağımlı olmaya başlar. Yaşamı boyunca bu böyle devam eder.

            Anne baba alarak çocuğa doğal yaşam fırsatını vermeliyiz. Psiko-sosyal gelişimi için yardımcı olmalıyız. Gelecekte girişimci, sosyal ve olgun
bir kişi olması için imkanlar sağlamalıyız.  

GEVŞEK ANA BABA TUTUMU ( ÇOCUK MERKEZCİ AİLE)

                    Çocuk merkezci aileye genellikle orta yaşın üzerinde çocuk sahibi olan ailelerde ya da çocuğun kalabalık yetişkinler grubu içinde yetişen
tek çocuk olması halinde sıklıkla rastlanır. Böyle bir ortamda çocuk, ailede insiyatif sahibi tek kişidir ve onun isteklerine diğer aile bireyleri kayıtsız
şartsız uyarlar. Çocuğun dengesiz bir ortam içinde abartılmış bir sevgi gösterisi içinde büyüyor olması, onun doyumsuz bir birey olmasına zemin hazırlar.
Böyle yetişen bireyler her isteğinin yerine getirileceğini zanneder ve okul kurumundaki kurallar karşısında hayal kırıklığına uğrarlar ve kolay kolay uyum
sağlayamazlar.

            Çocuğun aşırı hareket ve davranış serbestliği vardır. Kendine ve çevresine zarar verebilecek davranışlar da bile etkili denetimden uzaktır.
Çocuğun neyi yapması veya neyi yapmaması konusunda bilgi verilmez. Çocuğa hiçbir zaman kesin kurlar belirtilmez. Aile içinde çocuğa  sayısız haklar tanınmıştır.
Ancak çocuğun nerede duracağı kesinlikle belirlenmemiştir. Kuralları uygulama ve denetleme düzensizdir.

               Gevşek ana baba tutumunda yetişen çocuklar bir müddet sonra anne babalarını denetim altına alırlar. Şımarık olurlar. Çocukların da her ortamda
istediklerini elde ettikleri için doyumsuzdurlar. 

ÇOCUĞUN KİŞİLİK GELİŞİMİNE ETKİLERİ           

Bu tür ailelerde yetişen çocukların genel özellikleri bencil, sorumsuz, çabuk kızan, darılan, kırılgan, her dediğinin anında olmasını isteyen, sabırsız,
şımarık, zor sosyalleşen antisosyal davranış özellikleri gösterebilirler. Ayrıca kendilerini olduklarından daha fazla değer verirler. Gururlu, kibirli,
kendini beğenen bir kişilik özelliği sergileyebilirler. Başkaları üzerinde etkili ve kuvvetli olduklarından emindirler. Ailenin ilgisini çekmek için bazen
çok çılgın davranışlarda bulunabilirler. Ben merkezci bir kişilik geliştirirler.

AMAÇSIZ HOŞGÖRÜLÜ ANNE BABA TUTUMU           

Anne babanın çocuklarına karşı hoşgörü sahibi olmaları çocukların bazı kısıtlamalar dışında, arzularını diledikleri biçimde gerçekleştirebilmelerine izin
vermeleri anlamına gelmektedir. Düzeyli hoşgörü sahibi olan anne babaların çocukları evlerine yönelik  olumlu bireyler olurlar. Hoşgörü normal düzeyde
ise, çocuk kendine güvenen, yaratıcı ve toplumsal birey olarak karşımıza çıkar.Amaçsız hoşgörüde, anne baba ev içinde ve dışında çocuğun kendilerini rahatsız
etmemesi şartıyla, çocuğun tüm davranışlarında serbestlik vardır.Böyle ana babalar hoşgörülü tutumlarından kolay kolay ayrılmak istemezler. Çünkü çocuğa
dilediğini vermenin ona karşı koymaktan daha kolay olduğu düşüncesini kendilerine yerleştirmiştirler. Çocuğu en kolay metotla büyütmektedirler. Çocuğun
istekleri “ Bırak ver de ağlamasın, çocuk üzülmesin.” veya “ Çocuktur yapar, siz hiç çocuk olmadınız mı?” denilerek yerine getirilmeye çalışılır.Kendi
yaşamadıkları çocuklarının; çocukları tarafından yaşanmasını isterler.               

ÇOCUĞUN KİŞİLİK GELİŞİMİNE ETKİLERİ

            Seviyeli hoşgörülü bir ailede yetişen çocuğun kişiliği olumlu olarak etkilenir. Baskıdan uzak olması nedeniyle daha yaratıcı ve kendinden emindir.
            Amaçsız hoşgörülü aile ortamında yetişen çocuk boşlukta gibidir. Başka çocukların  ve toplumun içine girdiği zaman çekingenlik, ürkeklik göstermekti,
grup içinde etkin rol alamamakta, gurubun önemsiz işlerini yapmaya eğilim göstermekte, dolayısıyla ile güvensizlik içinde ve endişeli olmaktadır. Çünkü
evin dışındaki kurallar ev kuralları ile çok farklıdır. Evde tek kural vardır.”Anne babayı kızdırma!”Topluma dahil olabilmek için kavgacılığı, hırçınlığı,
agresifliği, kırıcılığı geliştirebilir. Grubun onayını kazanmak için yasa dışı işler yapabilir. Böylece ana babalarından yeterli ilgiyi görmeyen ama serbestliği
olan çocuklar ya edilgen ya da etken olarak arkadaşlarından onay ve ilgi almaya çalışırlar. 

MÜKEMMELİYETÇİ, ANA-BABA TUTUMLARI

Anne baba çocuktan en iyisini bekler, kendi gerçekleştiremedi yaşantıları çocuklarının gerçekleştirmesini ister.Çocuklarını oldukları gibi kabul etmezler,
kural ve kalıpları vardır. Çocuklarda bu kurallara uymak zorundadır.Çocuklardan aşırı din ahlak ve toplum kurallarına uymalarını beklerler kendi çocuklarına
bütün çocukça davranışlar yasaklanmıştır.Arkadaş seçimi dahi aileye aittir.Çocuk anne babanın kurallarına uymadığı zaman ise katı ve sert şekilde cezalandırılırlar.Çocuklarından
aşırı titizlik ve temizlik bekler.Askeri sistem aile ilişkilerine hakimdir.Çocuklarının dört dörtlük olmasını beklerler. Bu tür ana babalar, çocuklarını
olduğu gibi kabullenmez, onun mükemmel ölçülere göre davranmasını isterler. Bilgi yönünden iyi yetişmiş olmasını istedikleri gibi, bedensel yönden de mükemmel
olmasını isterler.Bunun için zihinsel yönden gelişmesi için özel eğitim uygularlar. Bedensel yönden gelişmesi için de özel dietlere tabi tutar ve ağır
beden hareketleri yaptırırlar. Çocuğun olağanüstü yüksek başarı için yeteneği varsa, herhangi bir sorun çıkmayabilir. Fakat çoğu kez çocuk, ana babanın
beklentilerini ve isteklerini karşılama gücüne sahip değildir. Orta bir notu iyi bir nota çıkarabildiğinde dahi niçin pekiyi olmadığı sorulur. Böylece
ana baba, sürekli olarak çocuğa, ulaştığı yerin yeterli olmadığını, çaba gösterirse daha iyi olabileceğini anlatır. Gösterdiği çabaya karşın bir türlü
ana babanın onayını kazanamayan ve onların istediği düzeye ulaşamayan çocuk, giderek kendi gözünde de değersizleşir. Anne babanın isteklerinin aşırılığı
karşısında sürekli olarak başarısızlığa uğrayan çocuk, giderek “nasıl olsa yapamıyorum, öyleyse neden deneyeyim? duygusunu geliştirmeye başlar.  Çocuğun
arkadaşlarının seçimi de aileye aittir.

Mükemmeliyetçi anne babalar çocuklarından aşırı titizlik ve temizlik beklerler. Çocuğun azıcık üstünü kirletmesi dahi büyük bir olay haline getirilir. Dört
dörtlük insan projesi çocuğa çizilerek “ İşte sen böyle olmalısın.” Denilir. Anne babanın çocuktan beklentileri çocuğun kapasitesinin çok üstündedir. Çocuk
devalı onların istedikleri kalıba uymak zorundadır.  

ÇOCUĞUN KİŞİLİK GELİŞİMİNE ETKİLERİ

            Bu tür ailelerde yetişen çocuklar ağır nörotik gelişim gösterirler. Kişilik ve karakter yapıları genelde çok katıdır. Esneklik görülmez. Aşağılık
kompleksi vardır.Kendi iç dünyasında çatışma halindedir.Hayatta doyumsuz ve mutsuz olurlar.Çocuk daima bir çatışma içindedir. Kendi doğal iç güdüleri ve
ağır kurallar arasında sıkışıp kalmıştır. Sürekli sevgi ve nefret karışımı duyguları aynı anda yaşar. Çocuk her işte en iyisi ve en üstünü olmak ister.
Fakat her işte istediği seviyeyi yakalamayınca hayal kırıklığına uğrar.Aşağılık duygusu çocukta gelişir. Anne baba doyumsuz olduğu ve hep daha hep dediği
için çocukta da doyumsuz yerleşir. Çocuk nerede durması gerektiğini bilemez. Son noktaya onunu yerine başkaları koyar.    

Çocuk DAİMA  

KABUL EDİCİ, GÜVEN VERİCİ, HOŞGÖRÜLÜ VE DEMOKRATİK ANA-BABA TUTUMLARI

uğrarAnne babanın çocuğu kabulü, sevgi ve sevecenlikle ele alması, çocukla ilgilenmesi şeklinde davranışa yansımaktadır. Kabul eden anne baba çocuğun ilgilerini
göz önünde tutarak onun yeteneklerini geliştirecek ortamı çocuk için hazırlar. Kabul gören çocuk genellikle sosyalleşmiş işbirliğine hazır arkadaş canlısı,
duygusal ve sosyal açıdan dengeli ve mutlu bir bireydir. Anne baba birbirlerine ve çocuklarına karşı olan duygularında net ve açıktır. Aile içinde güven
ve şeffaflık vardır. Aile huzurludur. Problemlerle nasıl baş edebileceklerini birlikte araştırırlar. Bu ortamda yetişen çocuğa kişilik özelliği olarak
aynen yansır.Ana babaların çocuklarına karşı hoşgörülü sahibi olmaları, çocuklarını desteklemeleri, bazı kısıtlamaların dışında çocuğun istek ve arzularını
yerine getirmeleri anlamına gelmektedir.

Her çocuk kabul edilmek ve yaptığı davranışın sonucunda onaylanmak ister. Büyük veya küçük olsun yaptığı davranışın sonucunu görmek ister. Onaylandıkça
daha fazla başarmak ve övünmek ister. Anne baba tarafından onaylanır. Aile çocuk için iyi bir rehberdir. Çocuğa yol gösterir.Ama alacağı kararlarda serbest
bırakılır.Bir çok alternatif sunularak tercih çocuğa aittir.Çocuğun aile içi ve dışında uyacağı kuralların sınırları bellidir.Aile içerisinde eşit bir
ilişki vardır.Aile fertleri iletişimde birbirlerin duygusal ve düşünsel  anlamda açıktırlar.

             Aile içinde herkesin değeri eşittir, kendine ait bir saygı ve özgüven vardır. Aile içi şiddet ve duygusal yaptırım yerine ikna etme düşüncesi
hakimdir. Aile her şeyden önce iyi bir rehberdir. Çocuğa yol gösterebilir ama alacağı karlar konusunda  çocuk serbest bırakılır aynı zamanda çocuğa birçok
alternatif sunulur. Seçim sadece çocuğa aittir. Seçimin sonucuna katlanması da çocuğundur.  Böylelikle çocuğa nasıl karar vereceği aldığı karalar sonucuna
da nasıl katlanacağı öğretilir. Böyle bir ailede evde ve toplumda kabul edilen ve edilmeyen davranışların sınırları bellidir. Çocuk neyi nerede yapacağını
veya yapmayacağını bilir. Ev ve toplum kuralları, çocuğa anlatılır. Anne ve baba iyi bir modeldir. Çocuklarında görmek istemedikleri davranışları kendileri
de yapmazlar. Çocuk sınırlar için de özgürdür. Sözü dinlenir, yetişkinler tarafından kendisine değer verildiği ve önemsendiğini çocuk hisseder. Kendine
ait bir saygı ve özgüven geliştirir.  

ÇOCUĞUN KİŞİLİK GELİŞİMİNE ETKİLERİ

            Kendine güvenen ve saygılı, sınırlarını bilen, yaratıcı, aktif, girişken, etkin, atılgan, sorumluluk duygusu gelişmiş, farklı fikirlere saygılı,
kendi düşüncesini ve duygularının sonuna kadar savunabilen, kendisi ile barışık kendini ve başkalarını sevebilen, hoşgörülü,toplumsal ilişkilerde yaratıcı,
özgüveni yüksek, açık fikirli ve bağımsızlığına ve özgürlüğüne düşkün kişilik özelliklerin sahip olurlar.  

SEVGİLİ ANNE VE BABALAR

Çocuklarınızı saygılı  yapmak için :

Ona karşı daima güler yüzlü olun.Küçük kabahatlerini cezalandırmayın.Onun hislerine değer verin ve bunu gösterin.

Çocuklarınızın güveninin kazanmak için:

Onları babaları ile korkutmayın, babasından ve annesinden her olumlu hareketinde destek göreceğini anlatın.Onların sevinçlerini paylaşın, acılarına ortak
olun, size bir şey sorduklarında ilgiyle cevap verin.Çocukların size güvenmesini sağlamak için onlara boş vaatlerde bulunmayın, vaadinizi yerine getirin,
eşler olarak birbirinize saygı gösteriniz çocuklarınızın önünde birbirinize karşı kırıcı davranmayın.

lÇocuklarınızın size saygı göstermesi ve iltifat etmesi için;

lÇocukların kusurlarını suçlarını alay ve hakaretle karşılamayın, her şeylerini tenkit etmeyin zira tenkit edilen çocuk çekingen olur.(Olumlu tenkitler
hariç)  

lÇocuklarınızın sözünüzü dinlemeleri için;

l.Onlardan yerine getirebilecekleri şeyleri isteyin. Kuru tehdit savurmayın.Çocukların kardeşlerini sevmeleri için birini cezalandırırken, öbürünü mükafatlandırmayın
bu düşmanlığa yol açar.Birini severken ve takdir ederken aynı şeyleri diğerine de yapın.Birbirlerine hakaret ettikleri zaman hemen araya girin.Ceza verirken
suçun kimde olduğuna bakın.

lÇocuklara insanları sevdirmek için;

lOnlara daima iyi insanlardan bahsedin.Dünyadaki yardımlaşmadan ve iyiliklerden söz edin. 

lÇocukları kıskanç yapmamak için;

lÇocuğun yanında durumu iyi olanları çekiştirmeyin.Varlıklı, işi yerinde, mutlu insanların başkalarını düşünmeyen insanlar olduğunu söylemeyin.

lÇocukların hayal ve kabus görmemeleri için;

lOnlara sihirden, büyüden, peri masallarından, kaf dağının ardındaki devden, kötü kalpli cadıdan vs bahsetmeyin.

lÇocukların inatçı olmamaları için;

lOnların her istediğini yerine getirmeyin, çünkü böyle bir durumda istediği şeyi alamayan çocuk inatlaşabilir.Yalnızca onların haklı isteklerini yerine
getirin.Eğer çocuk illa da istiyorum diye tepinmeye başlar ve sizde bundan sonra istediğini yerine getirirseniz çocuk haklı haksız her istediğini elde
etmek için tepinir.

lÇocuğunuzun yalancı olmamamsı için:

lYalan söylemeyin.Ona sürekli yalanın kötülüğünden bahsedin,daha küçüktür diye yalanlarını hoş görmeyin.Eğer çocuk suçunu itiraf ediyorsa onu cezalandırmayın.Çünkü
bazı durumlarda çocuk sırf yalandan kurtulmak için yalan söyler.

lÇocuklarınızı amaçlı,enerjik ve hayata sıcak bakan bir fert yapmak için;

lOnlara ders yönünden fazla baskı yapmayın,bunun yerine dersin öneminden bahsedin.Onu hoşlandığı ve yeteneği olduğu mesleğe yönlendirin.Çocuğu sosyal faaliyetlere
katın(Spor faaliyetler,Halk oyunları,satranç,resim vb.)

lÇocuklarınızı düzene ve temizliğe alıştırmak için;

l Yataklarını ,oyuncaklarını,kitaplarını ve düzelttiklerinde tebrik edin ve onlara ödül verin.Ama her zaman ödül vermeyin.Zira ödül araç olmaktan çıkıp
amaç olabilir.Çocuklara dürüstlük aşılayın,mutluluğun sadece  parada ve zenginlikte olmadığını canlı bir örnekle anlatın.

lÇocukların cimri olmamaları için;

lParaya çok değer vermeyin.Fakirleri ve yardıma muhtaç olanları koruyun,kollayın.Çocuğunuzun yanında yardıma ihtiyacı olanlara yardım edin.Bu onlarda merhamet
duygusunun gelişmesine yol açacaktır.

lÇocukların sağlıklı olarak yaşamlarını sürdürmeleri için;

lÇocuklarınızın üstüne çok titremeyin.Temiz havadan, kırdan, güneşten istifade ettirin. Vücudunu ilaca alıştırmayın.Yemeğini düzenli yemesi için (Mümkün
olduğunca) yemek saatleri dışında yemek yemesine müsaade etmeyin. 

lEĞER

lBir çocuk, düşman bir çevrede yaşarsa,kavga etmeyi öğrenir.

lBir çocuk korku içinde yaşarsa,korkmayı öğrenir.

lBir çocuk kıskançlık içinde yaşarsa,nefret etmeyi öğrenir.

lBir çocuk ona cesaret veren bir çevrede yaşarsa,kendine güvenmeyi öğrenir.

lBir çocuk onu öven bir çevrede yaşarsa,o da takdir etmeyi öğrenir.

lBir çocuk sevgi  içinde yaşarsa, sevmeyi öğrenir.

lBir çocuk kendine değer veren bir çevrede yaşarsa,bir gayesi olduğunu öğrenir.

lBir çocuk dürüst muamele görürse,adaletin ne olduğunu öğrenir.

lBir çocuk doğruluk içinde yaşarsa,hakikatin ne olduğunu öğrenir.

lBir çocuk daima dostluk,güler yüz anlayış gösteren bir çevrede yaşarsa,dünyanın içinde  yaşanacak güzel bir yer olduğunu öğrenir.

lKısaca ,çocuk yaşadığı çevreyi örnek almayı öğrenir.

lBir çocuk onu öven bir çevrede yaşarsa,o da takdir etmeyi öğrenir.

lBir çocuk sevgi  içinde yaşarsa, sevmeyi öğrenir.

lBir çocuk kendine değer veren bir çevrede yaşarsa,bir gayesi olduğunu öğrenir.

lBir çocuk dürüst muamele görürse,adaletin ne olduğunu öğrenir.

lBir çocuk doğruluk içinde yaşarsa,hakikatin ne olduğunu öğrenir.

lBir çocuk daima dostluk,güler yüz anlayış gösteren bir çevrede yaşarsa,dünyanın içinde  yaşanacak güzel bir yer olduğunu öğrenir.

lKısaca ,çocuk yaşadığı çevreyi örnek almayı öğrenir.   

KAYNAKÇA 

1- Yavuzer, Haluk, Çocuk Psikolojisi, Remzi Kitapevi, İstanbul, 14. Basım, 1997

2- Yavuzer, Haluk, Çocuk Eğitimi El Kitabı, Remzi Kitapevi, İstanbul, 7 Basım, 1997

3- Yörükoğlu, Atalay, Çocuk Ruh Sağlığı, Özgür Yayınları, İstanbul, 1996 

5 Yorum
  1. 30 Ocak 2008
  2. 30 Ocak 2008
  3. 01 Aralık 2008
  4. 27 Mart 2013
  5. 31 Temmuz 2014

Yorumunuzu Yazınız

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir