YENİ BİREYSEL EMEKLİLİK

Yeni Bireysel Emeklilik kaçmaz!
– [Saruhan Özel]

Demografik yapısı nedeniyle büyük tüketim gücü olan Türkiye ekonomisi, bundan faydalanmak için büyük ve uzun vadeli yatırımlar yapıyor.

Ama aynı tüketim ihtiyacı/isteği bu yatırımları finanse edebilecek büyüklükte ve vadede tasarruf yapılmasını da engelliyor. Sonuçta yurtdışından tasarruf ithal ediliyor (borçlanılıyor) ve cari denge açığı oluşuyor. Kalkınmak için yatırım yapmaktan vazgeçilmeyeceğine göre arzu edilen tasarrufların artması.

Tasarruflar nasıl artacak?

Çoğu gelir sahibi emeklilik döneminde yaşam standardını düşürmemek için tasarruf yapmak istiyor. Maalesef Türkiye’deki sosyal sigorta sistemi (belki erken emekli ediyor ama) bu imkanı sunamıyor. Kişiler kendi tasarruflarıyla emekliliklerini desteklemek zorunda kalıyorlar.

Ama Türkiye’de tasarruf yapmak da zor. Geliri en yüksek %20’lik grup toplam gelirin %50’sini elde ederken %80’i kalanı paylaşıyor. Çoğu hane halkı ancak zorunlu ihtiyaçlarını karşılayabilecek kadar kazanabiliyor. Biraz olsun tasarruf yapabilenler de bunu doğru şekilde değerlendiremiyorlar. Kâr payı ya da banka mevduatı gibi özel bir uzmanlık gerektirmeyen yatırımların getirileri düşen faiz ortamında eskisi gibi karın doyurmuyor. Getiri enflasyona yenilmese bile çok az üzerinde kalıyor ve bugünün tüketimini geleceğe erteletemiyor. Tasarruflarını kısa sürede büyütmek isteyenler riskli yatırımlara girişiyorlar. “Tüyo”lara güvenerek işlem hacmi düşük hisse senetleri alıp çoğu zaman ellerindekini de kaybediyorlar. Altın alsalar, saklama derdi olduğu gibi kimse altının fiyatı ne olacak bilmiyor; bir “uzman” yükselecek derken diğeri düşecek diyebiliyor. Kolayca nakite dönüştürülemeyen gayrimenkul yatırımlarından da iyi bir getiri elde etmek yine uzmanlık ve kısmet işi.

“Bireysel Emeklilik Sistemi-BES” dünyanın birçok ülkesinde başarıyla kullanılan önemli bir tasarruf kanalı. Gelir sahipleri bu sistemle yatırımları finanse edecek uzun vadeli tasarruf yapmaya özendiriliyor. Her ay istedikleri kadar bir tasarrufu devlet gözetiminde risklerine göre en doğru şekilde yönetmeye çalışan fonlara aktarıyorlar. Emekli olunca da birikmiş tasarruflarını ya tamamen ya da belli bir cetvele göre düzenli ödeme şeklinde geri alıyorlar. Sistem 2004 yılından beri Türkiye’de de uygulanıyor.

Doğal olarak, BES’in gelir sahibine üstelik uzun vadede cazip olması için diğer yatırımlara göre bir avantaj sunması gerekli. Mevcut sistem bunu Gelir Vergisi’nden düşme şeklinde sağlıyor. 2011 sonu itibarı ile 2,6 milyon katılımcı tarafından yılda %30 gibi yüksek bir hızla büyüyerek bu kanala aktarılan 12 milyar TL’nin üzerindeki tasarrufa bakılırsa yeteri kadar da cazip. Ama yine de pratikte Gelir Vergisi çok düşük olan az gelirli çalışanlara ve bir iş geliri olmayanlara bir faydası yok.

devlet yüzde 25 destek sağlıyor

Ekonomi yönetimi bu sistemi daha da cazip hale getirmek ve katılımcı havuzunu genişletmek için kaçırılmaması gereken yeni avantajlar getirdi. 1 Ocak 2013’ten itibaren ev hanımı, öğrenci herkes bu sisteme katılabilecek. Katılımcılara 10 yıl süreyle sistemde kaldıkları ve 56 yaşına kadar bekledikleri takdirde hesaplarına her ay yatırdıkları katılım payının %25’i kadar bir miktarı da (yani doğrudan %25 getiriyi de) devlet ekleyecek. Tasarruf ayrıca devlet tahvili, hisse senedi, değerli madenler, ya da bunların bir karışımında değerlendirilebilecek (devlet katkısının nasıl değerlendirilebileceğini devlet belirleyecek). Bugün Türkiye’de en çok rağbet gören “risksiz” yatırım araçlarından banka mevduat getirisinin yıllık %10 ve devlet tahvilinin %7-8 olduğu düşünülürse risksiz değerlendirildiğinde en az %25 getiri çok cazip.

Cazibeyi daha da somutlaştıralım. Her ay 100 TL gibi düşük bir tasarrufla sisteme giren 46 yaşındaki bir ev hanımı “10 yıl sonra emekli olduğunda” sisteme 12 bin TL ödemiş olacak ve bunu sıfır getiriyle değerlendirse bile devletin verdiği ek katkıyla en az 15 bin TL almaya hak kazanacak. Eğer bu tasarrufu yılda %5 gibi geleceğe yönelik makul bir getiri ile değerlendirirse 20 bin TL’ye, %10 gibi bugün için makul bir getiri ile değerlendirirse de 26 bin TL’ye ulaşacak (yandaki tablo). Eğer ev hanımı BES yerine bu 100 TL’yi yıllık %10 net getirili bir banka mevduatında değerlendirseydi, 10 yıl sonunda ancak 21 bin TL’ye ulaşabilecekti (yani BES bu örnekte 5 bin TL’den fazla bir katkı yapmış oluyor). 10 yıl sonunda emekli olmayıp bir 10 yıl daha devam ederse aylık 100 TL katkısı %10 getiri ile 96 bin TL’ye ulaşacak. Tabloda katkı payının 400 ve 800 TL olduğu alternatifler de var. Sistem %25 devlet katkısını en asgari ücret kadar bir katkı payına sağlıyor (yani bugün için 886 TL).

Dikkatli okurlar bu sistemde “bileşik getirinin gücünü” açıkça görüyorlar. Bu sistemin yüksek devlet katkısı yanındaki en büyük gücü bu. Küçük tasarruflar üst üste her ay getirisini de alıp kar topu gibi büyüyor. Elbette tasarrufu tamamen hisse senetlerinde değerlendirmek mümkün. Türkiye’nin yüksek büyüme potansiyeli düşünüldüğünde çok mantıklı. Ama getirinin garantisi yok. %1000 de olabilir, toplam tasarruf yarıya da düşebilir.

Risk nerede?

Elbette en önemli risk, tasarruf sahibinin sistemde en az 10 yıl ve 56 yaşına kadar bekleyecek olması. Bu, geçmişi yüksek enflasyon ve krizlerle dolu Türkiye’de yatırımcıların alışık olduğu bir vade değil. Uzun vadede her zaman risk var:

Birincisi, katılımcının erken vefatı. O durumda, o güne kadar ki tasarruf devlet katkısı dahil vârislere aktarılıyor. İkincisi, bir sebepten dolayı bu süreçte paraya ihtiyaç duyulması. Sistemin asıl amacı uzun vadeli tasarrufu özendirmek ama sistemden erken çıkmak mümkün. Sadece devletin katkı payı azalacak. Üçüncüsü, bu süreçte enflasyonun yükselmesi ve faizi yakalaması. Eğer enflasyonun hatırı sayılır şekilde üzerinde bir getiri elde edilmeyecekse bu tasarruf anlamsız ve geliri bugün tüketmek daha kârlı. Ama son 10 yılda %8 civarında gerçekleşen enflasyonun gelecek 10-20 yıllık süreçte %25’e yaklaşacağını öngörmek fazla komplo teorisi olur. Merkez Bankası’nın %5’lik mevcut enflasyon hedefinin iki katı gerçekleşse bile yıllık %15’e yakın “reel” getiri yeterince cazip. Dördüncüsü, devletin ödeme güçlüğüne düşüp bu bir anlamdaki zorunlu tasarrufu vakti geldiğinde ödeyememesi veya süresini uzatması. 2008’den beri dünyada yaşanan kriz düşünüldüğünde bu risk her zaman mümkün ama böyle düşünerek yatırım yapılacaksa da istikamet belli. Her ay altın/döviz alıp toprağa gömmek lazım.

Özetle, yeni BES sabırlı küçük yatırımcılara uzun vadede akılcı bir yatırım imkânı sunuyor. İmkânlar nisbetinde faydalanılmalı.

1 Cevap
  1. 10 Nisan 2013

Yorumunuzu Yazınız

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir