SEVGİLİ VELİLERİMİZE

SEVGİLİ VELİLERİMİZE, 

Yaşamda herkesin başkalarının yardımına ihtiyaç duyduğu dönemler vardır. Bunu çekinilecek bir olay ya da olumsuz bir durum olarak kabul etmemek gerekir.
Güvensizlik, arkadaşlık, cinsiyet, ruh sağlığı gibi durumlar insanı zaman zaman rahatsız eder. Bunlara benzer başka sorunlarda eklenebilir. Bütün bunlar
insanı mutsuz kılar, verimli çalışmayı engeller, yaşamın temellerini eksik oluşturur.

 Okul çağında, özellikle de çocuğunuzun birden bire değiştiği ortaöğretim
çağında bu gibi durumlarla sıklıkla rastlayabilirsiniz. Yaptığımız test ve anketlerde, öğrencilerimizin genel görüş bildirimlerinden elde ettiğimiz sonuçlar
bizi bu noktalarda siz sayın velilere bazı öneriler getirme fikrini oluşturdu. Gerek aile ve gerek okul eğitimi için gereken en önemli ilke sevgi dir. Çocuğa karşı gerçek ilgi ve sevgi göstermek iyi bir eğitim ortamının en önemli koşuludur.
Yapılan araştırmalarda; çocuk sevdiği kimsenin ya da kendisi ile ilgilenen kimsenin, ona sevgisini verebilen kimsenin güvenini yitirmemek için; onun hoşuna
gidecek davranışlarda bulunacak, kendini sürekli yenileyecek ve onu örnek alacaktır. Böylece davranışlarını geliştirir, zamanla kişilik çatışmasından kurtulur
güven hissetmeye başlar. Bu nedenle; evde anne-baba, okulda öğretmenler çocuğun duygusal güvenini kazanmasına önem vermek zorundadırlar. 

Çocuğunuzla sağlam bir ilişkinin temeli kayıtsız şartsız sevgi dir. Ancak böylesi bir sevgi, çocuğunuzdaki potansiyeli tam olarak ortaya koymasını, çocuğunuzdaki
davranışların tam olarak anlayabilmenizi, yaramazlıklarına-hırçınlıklarına karşı tutumunuz yolunu çizmenizi, sevgisizlik-güvensizlik-başarısızlık nedenlerini
belirlemenizi sağlar.        

Sevgi, sizin ve çocuğunuzun hangi noktalarda olduğunu, disiplin dahil her alanda ne yapmanız gerektiğine işaret eden göstergeler oluşturacaktır. Eğer sevgi
olmasaydı; annelik ve babalık insanı çaresizliğe sürükleyecek bir yük haline gelirdi. Çocuğunuzu sevgiden ve sevgi göstergelerinizden mahrum bırakmayın.
Her ortamda ve her fırsatta sevginizin-desteğinizin  varlığını hissettirin. Bu sayede gerekli sabrı ve çaresizlikten doğan rahatsızlıklarınızın çıkışlarında
bulabilirsiniz.           

Ruh sağlığı güçlü yetişen bir gençlik, başarılı ve mutlu bir toplum oluşturur. Bu nedenle evde anne-baba olarak yapabildiğinizin tüm özverilerinizin tekrar
bir gözden geçirilmesini; Kendi eksikliklerinizi ya da yanlış gördüğünüz davranışlarınızı değerlendirmeniz sizin ve çocuğunuzun sürekli bir gelişimini
sağlayacaktır.           

Hepimiz bu çocukluk döneminden geçtik belki ancak; gelişen ve değişen yaşam standartlarımız yeni neslin farklı olmasına sebep olabiliyor. “Ben senin yaşındayken
……” diye başlayan hiç bir cümle akılda kalmaz, bilakis yeni neslimizi sıkar ve bocalamalarına neden olabilir. Bu aşamada çocuğumuzun ruhsal gelişmesine
yapabileceğimiz en büyük yardımlardan biri, kendi manevi hayatınızı çocuğunuzun gelişim düzeyine göre paylaşmanızdır. En uygun yöntem ile onunla şu anki
yaşamınızın iyi ve kötü yanları ile mutlu ve mutsuzluklarınız ve hatta onunla ilgili duygularınızı paylaşmanız ile onun eğitimine önemli bir adım atabilirsiniz.
Çocuğunuzun ruhsal gelişimine yardımcı olabilecek olayları sonradan değil de şu anda yaşanırken paylaşmak; çocuğunuzun kendi deneyimleri ile öğrenmesine
yardımcı olacağı gibi sizin deneyimlerinize de katılmasından dolayı aranızdaki bağın kuvvetlenmesini sağlayacaktır.           

Bir çocuk duygusal açıdan doymak için anne be babası ile (ve başkalarıyla) göz iletişiminden yararlanır. Anneler ve babalar sevgilerini bir iletme yöntemi
olarak, çocuklarıyla ne kadar çok gözle iletişim kurarlarsa, o çocuk o kadar çok sevgiye doyar, duygu dağarcığı da o oranda gelişir. Gözle iletişim; Çocuğunuz
ile kurabileceğiniz en önemli kontak yöntemidir. Bu sayede sözlerinizi, duygularınızı, amaçlarınızı vb. ona aktarabilirsiniz. Onunla iletişim kurmaktan
korkmayın.           

Ergenlik belirtilerinin ortaya çıktığı 12-15 yaşlarında çocuklarımızın ilk gençlik döneminde olumsuz davranışların yoğun yaşandığı görülür. 15-17 yaş arası
güvensizlik ve çekingenliğin belirgin olduğu dönemlerdir. Bu dönemlerde; hırçınlık, ders çalışmama ve başarısızlık, sorumluluklardan kaçma, can sıkıntısı,
tepkilerini sert dile getirmesinden  görüş ayrılığından doğan kuşak çatışması, çabuk karamsarlığa düşme, alıngan ve huzursuzluk, gezme ve eğlencelerden
kısıtlandığında yalan söylemesi, kardeş çatışmasının yoğun yaşanması, güvensizlik, başaramama korkusu, sağlıklı arkadaşlık ilişkileri kuramama vb davranışların
çok görülmesi normaldir. Bu çağda gençlerimiz yeni arayışlar içinde bunalırken bir yandan da kendi bedeni ile ruhsal gelişimini dengelemeye çalışmakta,
ancak doğal olarak tepkilerinde belirgin iniş ve çıkışlar oluşturmaktadır. Bir yandan büyümek için sabırsızlanırken öte yandan çocuksu tavırlardan sıyrılamamanın
verdiği rahatsızlığı yaşamak, davranışlarındaki sebatsızlığı açıklayabilir. Çocuklarımız bizden farklı ve ayrı bir kişilik geliştirebilirler. Bunu makul
ve olgun karşılamak, hoşgörü ve sevgi ile yaklaşmak, bazen de bocalamalarında onlara destek olmak, güven aşılamak gerekir. Sözcüklerle anlatılan bir hayat
felsefesinin, deneme ve yanılma ile öğrenmenin yanında daha az etkili olduğunu düşünürsek; burada amacımızın yanılma paylarını en aza indirgemek ve başarı
sağlayarak onlara güven duygusunu aşılamaktır. Doğal olarak hata yapacaklardır. Her ortamda kollanan, yapma sorumluluğu ona verilen ancak sizlerin tamamladığı
davranışlarının sonuçlarını yaşayarak görüp öğrenmesini sağlayın.           

Çocuklarımızın dünyasının, bizim yaşadığımız gerçek dünyadan farklı olduğunu her zaman sezinleriz; ancak onların dünyasına inmeye bir türlü cesaret edemeyiz
nedense… Belki yetişkinliğimizin bize gerekleridir bu. Çocuklarımızla tam bir yetişkin gibi konuşur, hatalarımızı kabul etmeyiz. Çocuklarımızda bizim
hatalarımızı görmemeleri için var gücümüzle uğraşırız. Bazen de onlara ağır ithamlarda bulunabiliriz. Eğer yetişkin hatasız ve doğru ise çocuğun da bu
ithamların gereklerini yerine getirmesi çok doğaldır. Bunun yanında özür dileyen, hatalarını kabul ederek doğruyu birlikte tartışarak bulmaya çalışan yetişkin,
çocuğunun dünyasına inebilmiş demektir. O zaman sorunlar birlikte tartışılarak, çözüm formülü birlikte keşfedilir.           

Kısaca; okullarda verilen eğitim-öğretim çalışmalarının, ailedeki eğitim ve öğretim ile desteklenmesi, çocuğunuzun başarısında sizin da çok önemli katkılarınızın
olabileceğini kabul etmeniz; sevgi, ılımlı yaklaşım, güven ve destekle adımlarını daha sağlam atmasına yardımcı olabileceğinizi bilmeniz çok önemlidir.
Bu doğrultuda getirebileceğimiz birkaç öneri aşağıda sıralanmıştır. 

Çocuğunuzu iyi tanıyın, onun yapabileceği düzeyde verim bekleyin. Kapasitelerinin üzerinde çalışmalarını düzenlemeyin. Verimli olarak ders çalışabilmesi
için çalışma ve dinlenme saatlerinin programlanması gerekmektedir. Planlı olarak çalışılan dersler, bilinçli olarak öğrenmeyi oluşturur. Çocuğunuz ezberlemeden,
not için değil de öğrenmek için çalışmayı bilmeli. Ondan not istemeyin, neler öğrendiğini sorun. Kazanılan bir bilgi ancak bir sonraki bilgi ile transfer
edilebilirse öğrenilmiş olur. 

Çocuklarınızın sınıf geçmesi önemli değildir. Önemli olan bir üst öğretim ve eğitime kendini hazır görerek güçlü bir şekilde geçmesidir. Çocuklarımız temelsiz
yetişirse, bir sonraki eğitimlerine de hazırlıksız devam ederler. Bu da nedenli sağlıklı bir gençlik oluşturur tartışma konusudur? Özellikle bu yaşlarda
yönlendirilen çocuklar; ilgi, yetenek ve çeşitli alanlara göre kaydırılmalı, alternatiflerini belirlemesinde yardımcı olmalı, başarılı olabilecekleri iş
yaşantılarına yönlendirilmeleri sağlanmalıdır.  

Çocuklarınıza kıyas getirmeyin, sürekli başkaları ile kıyaslanan çocuk kendini güvensiz ve gelişmeye kapalı çocuktur. Onlara olumsuz eleştiriler getirirseniz
bir süre sonra olumsuz davranışları kendilerinde bir görev bileceklerdir. Çünkü yetişkin her zaman doğru söyler ve hata yapmaz ilkesini kabullenmiştir.
Yapıcı ve teşvik edici her söz, onlara bir adım daha ileri gitmelerini sağlayacak sizin güveninizden emin olacaklardır.  

Çocuklarınızın  sizin isteklerinizi yapması için korkutmayın, ağır cezalardan ve baskıcı tutumlardan uzak durun. Yüksek sesle verilmeye çalışılan hiç bir
öğüt dinlenmez. Sevgi ve ılımlı bir yaklaşımla, yapabileceğiniz arkadaşça tavırlarınızla iletmek istediğiniz mesajı tam olarak verebilirsiniz. 

Anne ve baba olarak ortak kararlar alınız ve davranışlarınızda her zaman doğru ve tutarlı olunuz. Çelişkili davranışlarınızla çocuğunuz her zaman bocalayacak
ve doğruyu bir başkasında arayacaktır.  

Aile içi problemlerin, tartışmalarınızın çocuğunuza yansıması; huzurlu bir ortamda yetişemeyen çocukların geleceklerini de bu doğrultuda düzenlemelerine
sebep olacaktır. Çocuklar önünde yapılan tartışmalar, okul ve öğretmenler hakkındaki eleştiriler çocukta bocalamaya, tatta öğretmenlerini eleştirme  hakkına
sahip olmasından kaynaklanan eğitim başarısızlığına ve okuldan soğumasına neden olacaktır.  

Çocuğunuzun devam durumunu ve okul ile ev arasındaki geliş-gidiş saatlerini sürekli kontrol altında tutun. Zararlı alışkanlıklar hakkında iyi bir örnek
olun ki söyledikleriniz sadece lafta kalmasın. Ülkemizde zararlı alışkanlıklara başlama yaşı bir hayli inmiştir. Bu yaşlarda uyarılan ve gerekli tedbirleri
alınan çocuklarımızın sağlıklı bir gençlik oluşturması için tüm imkanlarımızı zorlamalıyız. 

Çocuklarınızın ihtiyaçlarını karşılarken tutarlı ve titiz olunuz. Her türlü ihtiyaçlarının karşılanması için, onlardan beklentilerinizin gerçekleşip gerçekleşmediğini
kontrol ediniz. Çocuklarınızın yaş konum itibarı ile cinsel gelişimlerine başlamış durumdalar. Onların sorabileceği cinsellikleri ile ilgili konulara da
hazırlıklı olunuz. Yalın ve dürüst bir şekilde makul olarak cevaplayınız. Korkup çekinebileceği bir ortam yada sır ve gizlerle dolu bir hale girmesini
engelleyiniz. Bu konudaki ılımlı ve destek verici yaklaşımınız, çocuğunuzun çevreden yalan yanlış bilgiler almasını engeller. Bu çağdaki çocukların beden
ve ruhsal gelişimleri doğru bir orantıda olmayabilir. Beden gelişiminin bir anda hızlanması, ruhsal gelişiminin ise daha yavaş olması bazı hırçınlıklara
ve asiliklere sebebiyet verebilir. Bu durumu anlayışla karşılamak ve mantıklı bir yaklaşım ile aşılmasına yardımcı olmak çocuğunuzun cinsel kimliğini kazanmasında
en önemli görevdir. 

Çocuklara karşı sabır, soğukkanlılık, anlayış, sebatlık ve sevgi ile yaklaşın, bu onların sizin ile olan ilişkilerinde daha yakın olmalarını sağlayacakladır.
Yüksek sesle söylenen emir verici sözler, ağır eleştiriler ve azarlamalar asla fayda getirmeyeceği gibi çocuğunuzun sizden kopmasına ve uzaklaşmasına hatta
bir çok konuda yalana başvurmasına sebep olacaktır. 

Çocuğunuzun derslerinde ve davranışlarında daha iyiye yöneltilebilmesi için öğretmenleri ile sıkı bir ilişkiye girilmeli, toplantılara mutlaka katılmalı
çocuğunuzun gelişimi ile ilgili konularda takipçi olmanızda yarar vardır. Öğretmenlerin alınmasını istediği ders araç ve gereçlerin zamanında temin edilmesine
önem veriniz. Çocuğunuzun kılık ve kıyafetine, temizliğine özen gösteriniz. 

Çocuğunuzun sağlık durumu ile yakından ilgileniniz. Hastalıklardan bir kısmı çocuğun yaşam enerjisini önemli ölçüde azaltarak onu dermansız bırakabilir.
Bir kısmı ise, neden oldukları devamlı acı ve ağrılar yüzünden çocuğun ilgi ve dikkatini ders konuları üzerinde toplamasına engel olabilir. (Çocuğunuz
asılsız bedensel yakınmalarda bulunuyorsa bunlarında dikkate alınması gerekir. Bu yakınmalar aslında onun sorunlarını dolaylı olarak anlatış şekli olabilir.)
 

Çocuğunuzu kahvaltı etmeden yada yemek yemeden kesinlikle okula göndermeyiniz. Özellikle orta öğretim çağındaki çocuklar, hızlı bir büyüme ve gelişme dönemi
içindedirler. Bu konuda titiz olunuz. 

En iyi dinlenme, uyuyarak yapılan dinlenmedir. Özellikle düzenli olarak planlanan uyku çocukların yaşamında büyük önem taşır. Sinir sisteminin dinlenmesi
ve enerji toplayabilmesi uyumaya bağlıdır. Bu sebeple çocuğunuzun uyku saatlerinin düzenli olmasına önem veriniz. 

Çocuğunuza yeteri kadar harçlık veriniz. Harçlığını mümkünse aylık veya haftalık olarak belirleyiniz. Böylelikle kendisini yönetmeyi öğrenecek, sorumluluk
kazanacaktır. 

Çocuğunuzun yaşamında en önemli çevre, aile çevresidir. Çocuk yaşamında en etkili örnekleri ailesinden alır. Anne ve baba olarak tüm davranışlarınızda örnek
olduğunuzu unutmayınız. Çocuklarınızın belirli davranışlarını da anne ve baba olarak farklı davranışlar göstermeyiniz. Ortak bir karar alarak ikinizde
davranışlarınızda örnek ve tutarlı olunuz. Onun eleştirilerini dinleyerek makul bir şekilde cevaplandırınız. Hatalarınızı düzeltme yönünde onunla tartışınız,
gerekirse özür dilemeniz bile çocuğunuzun gözünde sizi yüceltecektir. 

Çocuğunuzun gerekli tüm sorunları için sınıf ve okul rehber öğretmenlerine başvurunuz. Bu konuda size yapılan çağrılara mutlaka uyunuz. Onunda sorunlarını
gerektiğinde sınıf ve okul rehber öğretmenlerine anlatması için teşvik ediniz. Sizin ve çocuğunuzun sorunlarınızın gizliliğe önem verilerek çözülmeye çalışılacağından
emin olunuz. 

Çocuklarınızın çoğu evde, aileleri tarafından ders çalışma uyarılarının fazlalığından yakınmaktadırlar. Sürekli dersine çalış uyarısı olumsuz etki yapabileceği
gibi aynı zamanda çocuğunuzun çalışma azmini de kıracaktır. Çocuğunuzun programlı çalışmaya alıştırılması, dinlenme, eğlence saatlerinin planlanması için
onu yönlendirilmesi, dersi öğrenmesi için çalışması gerektiği aşılanmalıdır. Aksi taktirde saatlerce bilinçsiz olarak çalışılan bir konu sadece zaman kaybıdır.
Ders öğrenmek için çalışılır, öğrenmede ancak bir başka öğrenilen bilgiye transfer edilirse pekişir. Ancak öğrenilen bilgi yaşamda uygulanabilir. Planlı
çalışma ise her zaman düzeni ve bilgiyi oluşturur. 

Çocuklarımız, kendilerine güvensiz olmaktan ve sosyalleşememekten rahatsızlar. Nedenlerini düşünürsek, çözüm yine bizlerde. Çocuğunuza değer verdiğinizi,
ona güvendiğinizi, sorumluluklarını yerine getirebileceğinden emin olduğunuzu ona her fırsatta belirtin. Ona ve fikirlerine değer verin, onu dinleyin,
sosyal yaşantısında faal olması için onu destekleyin. Okul ve çevresindeki sosyal faaliyetlere katılması için teşvik edin. Ona değer verdiğinizi, güvendiğinizi
her ortam ve fırsatta övgülü sözlerle dile getirin. Çocuğunuzun şımarmasından korkmayın; bilakis size ve düşüncelerinize layık olmaya çalışacaktır. Ona
olan güveninizi gösteremezseniz, ondan nasıl güven bekleyebilirsiniz ki?…  

Çocuğunuzun ders çalışma ortamını hazırlamasına yardımcı olunuz. Mümkünse bir çalışma odası oluşturunuz. Eş dost toplantılarınızı onun programına uygun
hale getirmeye gayret ediniz, ev işlerini ya da  alış-veriş sorumluluklarını ders çalışma saatlerinin dışında oluşturunuz. Başarabildiği bir boş zaman
etkinliğinin mutluluğunu birlikte paylaşıp, onunla gurur duyduğunuzu her fırsatta belirtin.  

Çocuğunuzun arkadaş çevresi, onun gelişimi ve sosyal hayatının oluşumunda çok büyük etkendir. Okul dışı zararlı arkadaşlıklar, farklı problemleri de beraberinde
getirir. Zararlı alışkanlıkların bu yaşlarda büyük merak konusu olduğunu, kişiliklerinin oluşma döneminde yanlış yönlendirilebileceklerini unutmayınız.
Çocuğunuzun arkadaş edinmesi ve bu arkadaşlıklarda beklentilerini aza indirgeyerek mutlu arkadaşlıkların oluşumunu gerçekleştirebileceklerdir. 

Çocuğunuzu sık sık eleştirmekten kaçınınız. Bunu başkalarının, hatta arkadaşlarının yanında yapmayınız. Beğendiğiniz ve taktir ettiğiniz yönlerini ona söyleyiniz.
Onu kendi yapısı ve kişiliği ile kabul ediniz. hiç kimse bir başkası olmak istemez, herkes bir başkası gibi olmak için çalışsaydı; hiç kimse olmazdı. 

Çocuğunuzun okul yaşantısı ile ilgileniniz. Anlattıklarını büyük bir sabırla dinlemeye çalışınız. Mutluluklarını veya Mutsuzluklarını onunla paylaşınız.
Son olarak; çocuğunuz sürekli bir büyüme ve gelişme içinde olduğunu unutmayınız. Sizin çocuğunuz olsa da; sizden farklı bir kişilik geliştirmekte. Onlara
karşı sabırlı, soğukkanlı ve anlayışlı olunuz. Deneme ve yanılma yolu ile öğreneceklerdir. Kusurları ve olumsuz hareketleri olacaktır. Çocuklarımızın,
bizim gibi düşünüp bizim gibi hareket ve tavırları göstermiş olsalardı, ailede ve okulda eğitime gerek kalmazdı. 

Okuldaki eğitim ve öğretim çalışmalarının ailedeki eğitim ve öğretim çalışmaları ile desteklenmesi gerektiğini, çocuğunuzun başarısında sizinde çok önemli
katkılarınızın olabileceğini kabul etmeniz ve ona gereken yardımları yapmanızın başarısını olumlu yönde etkileyebileceğini kabul etmeniz gerekiyor. Ancak
bu mantıkla yola çıktığınızda onlara istediklerini verebilir ve onlardan istediklerimizi alabiliriz.

Yorumunuzu Yazınız

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir