ÖFKENİN İFADE TARZLARI

Öfkenin İfade Tarzları

Öfke, çoğu insan için ifade edilmesi en güç duygulardan biridir. Dışa vurulamayan öfke, içe atılır, içe yöneltilerek bastırılır. Öfkenin içe atılması, bastırılması bireye zarar verir. Sosyal ilişkilerinde öfkeli oldukları halde öfkelerini ortaya koymayan, koyamayan insanlar, ilişkilerinde zorluk yaşamakta, içlerinde kırgınlık, kızgınlık ve gücenmişlik yaşamakta, hatta kin besleme boyutuna kadar yoğun duygular içerisine girmektedirler.

Öfkenin ifade edilmemesi, öfkeyi ortadan kaldırmaz, aksine bastırılan öfke, beklenmedik bir anda daha kontrolsüz ve abartılı şekilde ifade edilir.

Bazı bireyler öfkelerini o anda, bazıları ise o durum sona erdikten sonra fark edebilir; kimilerinde ise bu duygu öylesine bastırılır ki yaşam boyu kişinin bilincine ulaşmayabilir. Öfke yaşadığımız kişi, yitirmekten korktuğumuz ya da bizi sevmesini istediğimiz biriyse öfkenin bastırılma olasılığı daha fazladır. Bazen böylesi durumlarda bastırılan öfke, bileşik kaplar yasası uyarınca, nasıl olsa yitirmeyeceğimizi düşündüğümüz kişilere yöneltilebilir(Geçtan,1999)

Öfkenin ifade edilme şekli ve kontrolü, kültürel özelliklere ve beklentilere, öğrenilmiş davranışlara, ailenin davranış şekillerine, eğitim durumuna, yaşa ve cinsiyete göre değişmektedir. Bu toplumda çocukların bağımsız olma, düşüncelerini ortaya koyma ve girişimcilik eğilimleri engellenmekte ve saldırgan eğilimlerini baskı altında tutmaları için zorlamalar yapılmaktadır. Öfkenin sözel olarak ifade edilmesi engellenirken, uysallık, boyun eğme, konuşmama, bastırma gibi davranışlar ise onaylanmaktadır (Akt: Erkan, Kaya,2005:301).

Yetişkin bireylerde, kadınların öfke ifade tarzlarının erkeklerden farklılaştığı bildirilmektedir. Bu durum, cinsiyetten ziyade cinsiyet rolü ile ilgilidir. Kadınlar, toplumun kendilerinden beklentileri doğrultusunda öfkelerini kontrol etmeyi öğrenirken; mutluluk, üzüntü ve korku gibi duyguları ifade etmede kabul görürken; öfke ve gurur gibi duyguları göstermelerine toplum tarafından pek imkân tanınmamaktadır. Ayrıca erkeklerin toplum içinde duygularını (olumlu-olumsuz) anlatmaları yönünde desteklenmemeleri, onların bu duyguları biriktirmelerine ve daha sonra patlama şeklinde ifade etmelerine de zemin hazırlamaktadır.

Çok az verici aileler çocukları ile fazla ilgilenmezler, istenmeyen çocuk ihmal edilmişlik, reddedilmişlik duyguları ile yetişmektedir. Her gün ayrılma, yanlış anlaşılma, hayal kırıklığı, korku, kaybetme, üzüntü ve ihanet duyguları ile baş etmek zorundadırlar. Bu çocuklar öfkelerini ifade edemezler çünkü ailesinin kendisini daha fazla reddedeceğinden korkarlar. Ailesi tarafından sürekli olarak istismar edilen ve katı eleştirilen çocuk “yapamazsam eleştirilirim, yaparsam eleştirilirim” inancı ile yetişir. Sözel ve fiziksel istismara uğrayan çocuk bu haksızlıklara öfkelenir. Diğerlerine karşı düşmanlık hisleri öfke ile yer değiştirmiştir. Eğer saldırganlık ve şiddet eve gösteriliyorsa, bu çocuk güçle ilişkili baskıyı öğrenir ve davranışlarını bu yönde belirler(Akt.Togan,2005:5).

Spielberger, kaygı çalışmalarında olduğu gibi öfke duygusunu da “süreklilik” ve “durumsallık” ayrımı ile incelemiştir. Durumsal öfke “amaca yönelmiş davranışın engellenmesi veya haksızlık algılaması karşısında ne şiddetle gerginlik, kızgınlık, sinirlilik, hiddet gibi subjektif duyumsamaların yaşandığını yansıtan bir duygu durumudur. “Sürekli öfke ise, durumsal öfkenin genelde ne sıklıkla yaşandığını yansıtan bir kavramdır(Akt.Özer,1994 a)

Tavris’e göre öfke, içe atıp, bastırılarak ya da dışa yöneltilerek saldırgan davranışlar şeklinde ifade edilirken, öfkeyi kontrol etme şeklinde de ifade edilebilir(Akt.Aydın, 2005: 4).

Dışa vurma/ yansıtma da öfke ifade şekillerindendir. Engellenme ile karşılaşıldığında; engellenmenin ortaya çıkardığı engeli kaldırmak için birey, harekete geçer, birey öfkesini bağırma, kapıları çarpma, bir şeyler atma, kötü sözler söyleme gibi davranışların yanı sıra, öfkesini başkasına yönelterek kavga etme, sataşma ya da kabahat bulma şeklinde davranışlar ile ifade edebilir. Öfkenin dışa vurulmasında, her ne kadar istendik davranış şekli olmasa da saldırgan davranış ile dışa vurma, en sık tercih edilen ve en kolay olan öfke ifade etme yoludur(Aydın,2005:5).

Mantığa bürüme, inkar, bastırma, yer değiştirme gibi savunma mekanizmalarını kullanma da öfke ifadesinin bir yoludur. Savunma mekanizması sayesinde birey, öfkesini anlık olarak baskı altında tutabilir, kontrol geliştirebilir, karşısındakine sabırlı davranabilir. Böylece öfke duygusu nedeniyle oluşabilecek istenmeyen olayların önüne geçilebilir(Aydın,2005:5).

Bastırılmış öfkenin en yaygın ifade şekli pasif saldırganlıktır. Bu tarzda öfke yaşantısı, ya pasif olarak yaşanır ya da farklı şekilde ifade edilir. Bastırılmış öfkenin bir başka formu da öfkenin gizlenmesidir. Öfkeli birey, kendini kurban gibi ya da kendini kullanılmış hisseder ancak bunu paylaşmaz, kendi içinde yaşar(Akt. Aydın,2005:4).

Bireyin öfke durumu ile başa çıkması için duygularını tanıması en önemli koşuldur. Birey kendi duygu dünyası içinde duyguları, öfkesi ile farkındalık kazandığı noktada kontrol mekanizmalarını kullanabilir. Ayrıca duyguyu bastırmaya gerek kalmayacaktır. Bastırılan öfke daha sonra daha güçlü ve kontrolü daha zor bir şekilde patlayarak ortaya çıkar. Bastırma mekanizması öfke duygusunun saldırganlık şeklinde ortaya çıkmasını da tetikleyici bir durumdur. Dışa vurulan şiddetli öfke tezahürü, kişinin sosyal beceri yeteneğinde de zafiyet yaratır(Aydın,2004).

Uzmanlar bastırılan öfkenin, kaygı ve depresyona yol açtığını ifade etmektedirler. İfade edilmeyen öfke, kişiler arası ilişkileri bozacağı gibi, zihinsel ve fiziksel problemlere de yol açabilir. Doğru ifade edilmeyen öfkenin yol açtığı fiziksel problemler arasında;
* Baş ağrıları,
* Mide rahatsızlıkları,
* Solunum problemleri,
* Cilt problemleri,
* Jenital ve böbrek fonksiyonlarında problemler,
* Artirit,
* Sinir sistemi rahatsızlıkları,
* Dolaşım sorunları,
* Varolan fiziksel rahatsızlıkların kötüleşmesi,
* Duygusal rahatsızlıklar,
* İntihar sayılabilir (Kökdemir,2004:7-8).

Üniversite öğrencileri üzerinde yapılan bir araştırmada öfke ve ifade tarzları ile bağlanma stilleri arasındaki ilişki incelenmiştir(İmamoğlu,2003). Öğrencilerin sürekli öfke düzeyleri ile çocukluk döneminde yerleşmiş olan güvenli olmayan bağlanma (korkulu, kayıtsız ve saplantılı) stilleri arasında doğrusal ve önemli ilişki olduğu saptanmıştır. Bastırılmış öfke ile güvenli olmayan bağlanma stilleri arasında da doğrusal ve önemli ilişkiler tespit edilmiştir.

Lise ergenlerin öfke durumları ve tepkileri incelendiğinde, 15-16 yaş ergenlerin öfke ve öfke ifade tarzlarının kendilik imgelerine bağlı olarak değişiklik gösterdiği saptanmıştır. Yüksek düzeyde kendilik imgesi değeri bulunan ergenlerin öfke kontrollerinin daha iyi olduğu saptanmıştır. Kendilik imgesi olumlu olan ergenlerde, öfkelerini sözlü olarak veya davranışları ile çevreye yansıtma eylemleri önemli ölçüde düşüktür. Öfkenin içe atılıp bastırılması durumu da ergenlerde kendilik imgesi ile ilişkilidir. Olumlu kendilik imgesi de bu durumu telefi edici olmaktadır(Okman,1999).

Dr. Seval KÜÇÜKTEPE EMİNOĞLU
&
Ayşe DOĞAN

KAYNAKÇA

2 Yorum
  1. 12 Nisan 2017
  2. 12 Nisan 2017

Yorumunuzu Yazınız

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir