Memleketim

Memleketim

Gözlerin yuvalarından fırladığı alı al moru mor suretler vardı.Telâş kavramı saltanatını yaşıyordu ortalarda.Bir seyyah misali yollara yazılan itekleyişler verdi bu kararı. Tepki alınacaktı artık.Şimdiye kadar verilmişti verilen, alınsındı gayrı.

Büyük dağlar göz kırparak, küçük dağları kıpırdattı.Seher yeli elif elif baktı her ikisine de. Yırtılmalar ve sancılar yoksul bakışların yâreniydi o vakit.O vakit bir de sevda vardı ertelenen.

Uçaklar pike yaparken kentin üzerinde ayaklar birbirine düğümlenirdi.Sosyal güdüler alıp götürmeye adaydı erdemleri.Gönül koydu kardaşlar birbirlerine.Cüceler, devlerle aynı sahneyi paylaşmak istemiyorlardı.Yakın olsalar bile yeterdi.

Sosyal patlamanın habercisi dendi bir zaman bu belirtilere.Ağalar, paşalar tez tedbir alsınlar diye. Yaşanmamış ne varsa yaşamak gayesiyle atılan adımlar, sahneye yaklaştıklarını düşünerek kaynıyorlardı.Buharlaşıp uçanlar ise turnaların yâreniydi.

Cüce adını onlara kim vermişti bilmiyorlardı.Paslı dükkân kepenkleri, Arnavut kaldırımlı sokaklar, aktarlar, çilek kokan manavlar onların güzergâhındaydı.

Sahneye fersah fersah ilerliyorlardı.Kederleri bile bozguna uğradığından olsa gerek, cüce demişlerdi onlara.Sahneye çıkmayı hiç düşünemiyorlardı.Yakın olsalar bile yeterdi.Dört koldan yürüyorlardı hâlâ. Murat Çayı,Gediz,Kızılırmak,Ceyhan akıttı bir köpükte onları. Mavi cam kırıkları, savruk düşlerle anlaşmıştı. Gelgelelim hâlâ “sahneye yakın olalım yeter” nidalarıyla inleyen sokaklar bu anlaşmadan bihaberdi.

“Sahneye çıkalım” çığlıkları olmadan, ne çilek kokar sokaklar ne de şenlenir yeryüzü.

Gençliğimin memleketi sancıdan kıvranmıştı o vakit.Ya şimdi…

Iğdır

Esra ÜNAL
Atatürk İlköğretim Okulu Türkçe Öğretmeni Tuzluca/IĞDIR

Yorumunuzu Yazınız

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir